GEÇMİŞİ ve GELECEĞİ
Büyükşehir Belediyesi, Ankara Tarihi Kent Merkezi’nin, cumhuriyet öncesinden kalan yapılarına cumhuriyetin ilk yıllarında eklenen yapıların da katılmasıyla edindiği görünümü yok etmeye kararlı gibi. İlginçtir tüm tahribat, “Kentsel Dönüşüm” maskesi altında ve Ulus’a büyük bir “meydan” kazandırılacağı oyalamaları ile kotarılıyor. “Kaleiçi’nde-Hacıbayram’da-Bentderesi’nde-Hamamönü’nde”, bir Ankara Sevdalısı olarak hiç onaylamamakla birlikte, ne derece başarılı olduklarını ve Mimarlık Tarihi açısından değerlendirilmelerini mimarlara ve mimarlık kuruluşlarına bıraktığım, “tamamen yeniden yapılanmalar” yetmedi. Sıra, eski “Millet Bahçesi-Milli Eğitim Bakanlığı-Karaoğlan Çarşısı” alanları üzerine oturtulan “Anafartalar Çarşısı-100.Yıl Çarşısı-Ulus İşhanı ve Çarşısı-Spor Genel Müdürlüğü-Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” binalarının yıkılması aşamasına geldi.
Yıkılması tasarlanan alanın geçmişine göz atarsak ilkin, 1986-87’lerde açılan yarışmalarla “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma-Islah İmar Planı” hazırlandığını görüyoruz. Bu plan, yerel yönetimin el değiştirmesi ile uygulamaya konulmayıp bir süre bekletiliyor. 16.12.2004 günlü Belediye Meclisi Kararı ile bu kez “Ulus Tarihi Kent Merkezi Projesi” kabul ediliyor. 2010’da Bakanlar Kurulu, Ulus’u “Yenileme Alanı” ilan ediyor. 2015’de Danıştay, yürütmeyi durduruyor. 2017 Haziran’ında ise bu yürütmeyi durdurma kararı, Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılıyor. Böylece yıkımların önü açıldığından son yıllarda toplumun alıştırıldığı “baskın”lardan biri ile “bir gece ansızın” gelinebilir.
ANAFARTALAR ÇARŞISI ve SORUNLARI
Yarım yüzyıllık yaşamlarını henüz tamamlayabilmiş, yıkılacak bu binaların üzerine “Ulus İşhanı-Millet Çarşısı-Taşhan Kapalı Çarşısı” gibi nostaljik adlarla “dev alışveriş merkezleri-işhanları-otoparklar” yapılması düşünülüyor. Geçtiğimiz günlerde, tasarlanan Ulus İşhanı için feda edilmesi düşünülen binalardan Anafartalar Çarşısı’nı dolaştım. Önceki yıllarda birkaç kez öylesine dolaştığım çarşının aşağıda değineceğim türden bir hazine olduğunu ancak fark edebildiğimi baştan itiraf edeyim. Kader birliği ettiği binalarla birlikte 1954-1967 yılları arasına yayılan bir zaman aralığında inşa edilen çarşı, Ferzan Baydar-Affan Kırımlı-Tayfur Şahbaz’ın ortaklaşa eseri. Eski Karaoğlan Çarşısı’nın bir çok yapısının yanısıra, çocukluğumun unutulmazlarından Üçel Oyuncakçısı’nın tam üzerine inşa edilmiş. Bodrumuyla birlikte 5 kattan oluşan çarşı, kentin ticaret merkezinin önce Ulus’tan Kızılay’a, daha sonra da Tunalı Hilmi’ye ve giderek AVM’lere kaymış olmasından ötürü, ilk yıllarındaki göz kamaştırıcılığını kısa sayılabilecek bir sürede yitirmiş. Bugünün dükkanları, görece düşük nitelikli mal sunumları ile alt gelir gruplarına ulaşmaya çalışıyorlar. Merkez kaymasının yanına, yakın yıllardaki bombalı saldırı, ekonomik daralmalar ve satınalma gücündeki gerilemeler ve yıkım söylentileri de eklenince çarşıda kapısına kilit vuran esnaf sayısı çoğalmış. Emekli Sandığı’nca Ankara Belediyesi’ne devredilen çarşıda “kapatılmış/terk edilmiş dükkanlar” ile “açık ama iş yapmayan mağazalar” içiçeler. Çarşının tüm katlarında saatler geçirdiğim iki gün içerisinde, TASİŞ dışında alışveriş yapılan işyerlerine rastlamadım. Konuştuğum çarşı esnafının “mal satamamak-ev geçindirememek-vergilerini,elektrik, su borçlarını ödeyememek” dışında “geleceklerini kestirememek”, ortak sorunları.
Atilla Galatalı
ÇARŞININ PLASTİK DEĞERLERİ
Binanın bir müzeyle yarışırcasına son derece zengin dekorasyonu mimar Ruşen Dora tarafından gerçekleştirilmiş. Çarşı’nın Anafartalar Caddesi’ne açılan önyüzünde iki giriş kapısı var. Heykel tarafındaki girişin büyük açıklığında Attila Galatalı(1936-1994)’nın, doğru okuyabildimse 1961 tarihli devasa seramik duvar panosu yer alıyor.
Bu panonun hemen karşısında ise Cevdet Altuğ’un, bodrum katının tabanından en üst katın tavanına değin yükselen 1963 tarihli çokkatlı rölyefi uzanıyor. Ne yazık ki bu yapıtın önüne sonradan tasarımlandığını sandığımız yürüyen merdivenler( o zamanın ilk büyük mağazalarından olan GİMA’ya da ev sahipliği yapan çarşı, Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli çarşısı olarak biliniyor), aralarına adeta gizlenen bu güzelliği tam olarak algılamamızı engelliyorlar.
Füreya
Çarşı’nın Hal tarafındaki giriş holünün duvarı ise, Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçılarından olan Füreya Koral(1910-1977)’ın büyükçe bir yapıtına ayrılmış. Bodrum ve diğer üç katın merdiven başlarından koridorlara sapan iç duvarlarının ilk kolonları ise duvar seramikleri ile bezenmiş.
Seniye Fenmen
Sayabildiğim kadarıyla 4 katın 16 köşesinde, 8’i Füreya’nın, 8’i ise Seniye Fenmen(1918-1997)’in seramikleri var.Çarşının zemin katının dışındaki diğer 4 katının orta boşluklarında yaratılmış dikdörtgen prizma şeklindeki beton bloklardan alttan iki kattakinin dörder yüzünde Nuri İyem(1915-2005)’in, üstten iki kattakinin dörder yüzünde ise Arif Kaptan(1906-1979)’ın duvar resimleri bulunuyor.
Arif Kaptan
Arif Kaptan
Nuri İyem
Nuri İyem
Çarşıyı dolaşanların bir çoğunun farkına bile varamadıkları(esnaf, bu günlerde seramiklere ilginin arttığını, resimleyenlerin çoğaldığını söylüyor) bu kocaman yapıtlar neredeyse bir Plastik Sanatlar Müzesi oluşturacak sayıya ulaşmış. Bu kadar çok ve değerli bezemenin, değil Ankara’nın, Türkiye’nin herhangi bir çarşısında hatta galerisinde görülebileceğini sanmıyorum. Bugüne değin ufak hasarlarla da olsa gelmeyi başarabilmiş bu değerli yapıtlara bu kadar kayıtsız kalınması, korunup gözetilmemeleri (Gümrük’ten artan malların tasfiyesi için kurulmuş bir devlet mağazası olan TASİŞ Perakende’nin bile, kendine bitişik duvarlara yaptığı ihlallere dikkat !) anlaşılır gibi değil.
Gözler, bugüne değin bir türlü bir araya gelip ağırlıklı bir baskı grubu oluşturamayan Ankaralı Sivil Toplum Kuruluşları’nı arıyor. Acaba diyorum, bu kuruluşlar Anafartalar Çarşısı’ndan başlayarak elele verip, çarşının bu emsalsiz değerlerinin, Etibank ve İller Bankası örneklerinde olduğu gibi yok edilmelerini ya da gözönünden uzaklaştırılmalarını önleyecek eylemler oluşturabilirler mi ? Bu eserlerin kurtarılıp, korunmalı bir Anafartalar Çarşısı Plastik Sanatlar Müzesi yaratılmasına önayak olabilirler mi ? Ankara’nın Tarihi Kent Merkezi’ni yok etme konusunda adeta bir keçi inadı sürdüren Büyükşehir Belediyesi’ne, karşı bir Ankara Keçisi gibi diklenebilirler ve onu bu kararından caydırabilirler mi ? Elele verip bekleyelim, görelim.
Savaş SÖNMEZ
8 Ekim 2017