Genç yaşta yitirdiğimiz operamızın değerli sopranosu Zehra Yıldız’ın ölümünün 20. yılı nedeniyle, Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde müzik alanında eğitim gören genç sanatçı adaylarına burs sağlamak amacıyla bir anma gecesi düzenlendi.
Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı ile Kartal Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği anma gecesi bu kez İstanbul büyükşehir belediyesi tarafından tahsis edilmediği için, Kartal Belediyesi'nin Hasan Ali Yücel salonunda yapıldı.. Geceye Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz ve eşi Feray Öz’ün yanı sıra; Belediye üst düzey yöneticileri, Av. Celal Ülgen, Gazeteci - yazar Mustafa Mutlu, Kartal’da bulunan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, zehra yıldız Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı ve aynı zamanda Zehra Yıldız’ın eşi olan Süha Yıldız ile birçok sanatçı ve yüzlerce sanatsever Kartallı katıldı.
Açılış konuşmasında Vakıf Başkanı ve Zehra Yıldız’ın eşi Süha Yıldız şunları söyledi:
‘’Değerli dostlarımız , 12 Aralık 1997 yılında , ülkemizi temsilen gittiği Almanya'nın Heidelberg kentinde, hiç beklenmedik bir zamanda, sanatının en verimli çağında gencecik yaşında bir beyin kanaması sonucu sonsuzluğa uğurladık sevgili Zehra’yı.. Ülkemiz sanat dünyasında olduğu kadar dış basında da geniş yer ayrılan bu acı haberin ardından 20 yılı geride bıraktık..
Sevgili Zehra, fizik varlığıyla aramızdan ayrılmıştı ama; onun işine olan saygısı, çalışma disiplini, sanata olan aşkı, tutkusu genç kuşaklara mutlaka iletilmeli ve Zehra Yıldız adı sanat dünyasında var olamaya devam etmeli diye düşündük ve başta bilim ve siyasetin saygın ismi Prof. Dr. Merhum Erdal İnönü olmak üzere bilim, sanat ve iş dünyasından 17 sanat sever bir araya gelerek, Zehra Yıldız'ın adını ve sanatını genç yeteneklerimizin başarılarında yaşatabilmek, Opera ve Bale gibi görsel işitsel sanatların yurt genelinde tanıtımını ve yaygınlaştırılmasını desteklemek için 6 Mayıs 1999 tarihinde Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfını kurduk.. Kurucu Mütevelli heyet üyelerimize en içten teşekkürlerimi borç bilirim.
Bu özgün oluşum bir yandan gelecekteki sanatçılarımızın yetişmelerine maddi manevi olanaklar sağlamak, bir yandan da ülkemizin, müzik ve sahne sanatları alanlarında sağladığı gelişime çeşitli sanat etkinlikleriyle aktif katılımda bulunmak, ileri müzik beğenisini yaygınlaştırmak gayesi ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Vakfımız bu temel hedefleri yanında, her yıl Aralık ayında uluslar arası ün sağlamış sanatçılar ve genç yeteneklerimizin yer aldığı "Zehra Yıldız Gecesi " adıyla bir gala konser düzenlemektedir.
İşte bu akşam bu güzel salonda gerçekleşecek özel gecemizde, hangi salonda olursak olalım 20 yıldır bizi hiç yalnız bırakmayan Zehra'nın sevgili seyircileri dostları olduğu kadar, çok doğal ki, onu sahnede hiç izlememiş, hiç tanımamış, yalnızca değerli yazarlarımızın kalemlerinden onun sanatı ve kimliği hakkında bilgi edinmiş, ya da onun adını bu akşam ilk kez duymuş olan bir çok sanatsever dost bir aradayız...
Zehra hakkında kısa ve öz bilgi olması bakımından, hem de genç sanatçılarımıza örnek olacağı düşüncesiyle Dünyaca ünlü, gurumuz Sayın Leyla Gencer 'in Zehra’nın ardından gazetelere verdiği ilanı izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum.. Şöyle sesleniyordu sayın Leyla Gencer, "Zehra Yıldız'ın, o çocuğun, benim için çok ayrı bir yeri vardı, sesi güzeldi, kendisi güzeldi ve çok yetenekliydi. Ama bu özellikler, insanı her zaman gerçek bir sanatçı yapmaya yetmez. Onu gerçek bir sanatçı yapan, her şeyin hep en iyisini yapmaya çalışmasıydı. Mükemmeli yakalamaya dönük çabasıydı. Müthiş alıcı, aynı zamanda müthiş verici bir kişiliği vardı. Onunla çalışmak benim için de mutluluktu. Söyleneni hemen kapardı. Anlaması, kavraması, öğrendiklerini hazmedip yeniden yorumlaması mükemmeldi. Kendini sürekli geliştirirdi. Hiç kuşkusuz, tanıdığım tüm sanatçılar içinde en "Batılı" olanıydı. Yalnız işiyle, performansıyla değil, çevresine ve dünyaya olumlu bakışıyla, olumlu ışınlar yaymasıyla da öyleydi... O çocuğun yeri doldurulamaz.’’
KARTAL BELEDİYE BAŞKANI OPERA BİNASI SÖZÜ VERDİ
Daha sonra Süha Yıldız, bu etkinliğe destek olan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü sahneye davet ederek ona bir teşekkür plaketi verdi. Plaketi alan Altınok Öz, şunları söyledi:
‘’Geçen yıldan hatırlarsınız, E-5 Karayolu üzerindeki Kartal Köprüsü yanındaki arsayı İBB otobüs garajı yapmak istiyordu. Biz mahkeme kararıyla o plan değişikliğini iptal ettirdik. Oraya opera binasını yapacağız. Bizler, alanlarda Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyoruz. Asker olup da elimize silah almıyoruz, bizler kültür ve sanat askerleriyiz. Bir toplumu dönüştürecek olan sanattır, bunun da öncüsü ve rehberi olan da Mustafa Kemal’dir.
Dilimize çok dolanmış bir şey var, kültür ve sanat. Kültür olmadan sanat olmuyor. Özgür düşünce ve beyin çok önemlidir. Bazıları beyin ile düşünür, bazıları da başka şeyi ile düşünür.
Bizler13.YY'da Hacı Bektaşi Veli’nin, ‘’Bilimsel olmayan yolun sonu karanlıktır’’ ve 20. YY'da da Mustafa Kemal’in ‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ sözlerini örnek alıyoruz. Bizler bu bağlamda Kartal’ı sanatla buluşturacağız ve inadına sanat, inadına kültür diyeceğiz.”
PROGRAMIN İÇERİĞİ
Belediye Başkanından sonra sahneye çıkan ve programı hazırlayan İDOB solist sanatçısı bariton Caner Akgün, program hakkında şunları söyledi:
‘’Ölümünün 20. Yılında, değerli sanatçı Zehra Yıldız'ı anmak için toplandığımız, bu anlamlı etkinlikte, buluşmak ve katkıda bulunmak benim için çok önemli. Değerlerimize sahip çıkmak, onların ışığında Opera sanatını topluma anlatmak, bilinçli bir Sanatsever toplum yaratmak, kuşkusuz en büyük arzumuz.
Zehra Yıldız'ın yüksek seviyedeki icralarının, geride bıraktığı biz genç sanatçılardaki etkilerini, bu akşam dinleyeceğiniz programın içeriğinde kolayca bulabileceğinizi umuyoruz.1996 yılında Aya irini de verdiği bir konserde seslendirdiği, Antonio Vivaldi'nin Bajazet (Beyazıt) Operası'ndan " Sposa son disprezzata " adlı aryası, bugün dinleyeceğiniz konser programının temel fikrini oluşturdu. Eseri dinlerken kendimi Rus edebiyatında yaratılan kahramanların paradoksal ruh halinde bulmuştum. Ölüm ve yaşam arasındaki dengeleri sorgulamama sebep olan bu müzik anısı, aslında gerçeğin, ardımızda bıraktığımız sihir olduğuna inandırmıştı beni.
Bu akşam performans sergileyecek tüm sanatçılar, bir tiyatro metninin içerisindeki karakterler gibi librettonun bir köşesinde yerlerini almaktalar ve başrolde Piyanistimiz var. Onun iç dünyasındaki ölüm ve yaşam sorgulamaları ise bizim eser akışımızı belirledi. Kurgu içerisinde, piyanistimiz, melodi ve şarkı temasına hayran bir virtüözdür. Rastladığı bir konserde dinlediği Tanrısal sese kapılıp, hayranlıkla peşinden gider. Barok Dönem aryalarına eşlik eden piyanistimiz, Romantik dönemin en anlamlı senfonik anlatımlarını yazan Schubert ile içindeki paradoksu anlamlandırmaya çalışır. Schubert'in Ölüm ve Genç Kız liediyle başlayan çabası, aynı bestecinin aynı isimli dörtlüsüyle devam eder. Sonunda Erlkönig isimli bir şaheserle bilinç olarak dışına çıktığı yolculuğunu anlatıcı olarak sonlandırır.
Rus literatürü dendiği zaman aklımıza gelen ilk isim Gökhan Aybulus olmuştu. Onun sanatına incelikli yaklaşımı ve hassasiyetle biriktirdiği deneyimler ışığında aramızda olması kaçınılmazdı. Ardından etkilenilen eser Barok dönem olunca Türkiye'de bu alanda yoğun çabalar harcayan ve haklı yer edinen sanatçı arkadaşlarımıza ulaştık ve beraberce çok önemli bir program oluşturduk. Barok Dönem 1600-1750 yılları arasında kültürel ve sanatsal anlamda yaşanan bir akımdır. Müzik de bu dönemde mimari, edebiyat ve resim alanları gibi etrafındaki değişimlerden etkilenmiştir. Yapı olarak aşırılık ve süslemeye dayalı anlayış, görkemli bir üslupla sunulmaktadır. İlk bölümde dinleyeceğiniz Barok dönem eserlerinde bu etkiyi rahatça görebilirsiniz. Rönesans döneminde kadınların şarkı söylemelerine karşı kilisede bir tutum gelişmişti. Bu tutum erkeklerin kafa sesi yardımıyla dini eserleri seslendirmelerine sebep olmuştur. Bu etki ilerleyen yıllarda gelişecek olan din dışı eserlerin yorumlanmasında ve Belcanto sanatının icrasında da görülmüştür. 17. Yüzyılın ortalarında İngiltere'de sıkça görülen bu yaklaşımın örnekleri 20. Yüzyıl bestecilerine kadar uzanmıştır. Günümüzde Kontrtenor şeklinde tanımlanan bu ses tipini bu akşam sizler de dinleme fırsatına sahip olacaksınız. Ülkemizin yetiştirdiği önemli değerlerden Kaan Buldular ile buluşacaksınız. Ardından lied sanatının inceliklerine ulaşmış, kendi adanmışlıklarıyla geldikleri noktayı ve olgunluklarını takdir ettiğimiz mezzosoprano Elif Tuğba Tekışık ve Bariton Bahadır Noyan Coşkun'un Barok Dönem yorumlarının yanı sıra Lied yorumlarına da şahitlik edeceksiniz. Vakıf olarak her etkinliğimizde genç bir sesi tanıtma ve ona yürüdüğü zorlu yolda destek olma amaçlı sizlerle buluşturmaktayız. Bu sene Soprano Bengisu Çimen'i bu hedefle aramızda görmekteyiz. Konser programı oluşurken Schubert'in liedi ve o lied üzerine yazılan dörtlüyü düşündüğümüzde bu eseri defalarca yorumlayan Nemeth Quartet'e ulaşmazsak olmazdı. Onlar da bu akşam, Zehra Yıldız için seslerini verecekler ve biz de bu ödüllü kuarteti dinleme fırsatı bulacağız. Her bir sanatçımıza hayalimize ortak oldukları için ve heyecanla verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz.
VE KONSER
Konuşmalardan sonra konsere geçildi. Sahneye gelen Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümü öğretim üyesi Gökhan Aybulus, F.Schubert’in, F.Liszt tarafından piyano için düzenlenen ‘’Auf dem wasser zu singen’’ adlı liedini çok güzel yorumladı. İkinci eser de, yine F. Schubert’in yine F. Liszt tarafından viyolonsel ve piyano için düzenlediği D.954 ‘’Ständchen’’ adlı liedi, piyanist Gökhan Aybulus eşliğinde, Bursa Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı viyolonsel ve oda müziği öğretim üyesi Mutlu Varlık Kocaili, bariton sesi aratmayacak güzellikte sundu.
Sıra Çaykovski’nin güzel bir ‘’Ninni’’si olan ve S. Rahmaninov tarafından piyano için düzenlenen Op.16, 1 numaralı Ninni (Lullaby) adlı eserini piyanist Gökhan Aybulus zarif bir sunumla seslendirdi.
Sırada Barok dönem eserler vardı. Banttan, Zehra Yıldız’ın sesinden, daha önceden de bahsetmiş olduğum ve Aya İrini’deki konserinde kaydedilmiş olan A. Vivaldi’nin Bejazet operasından, Irene’nin aryası olan " Sposa son disprezzata " dinletildi ve çok alkış aldı. Efsun Öztoprak’ın öğrencisi Bengisu Çimen G. F. Häendel’in Jül Sezar operasından Kleopatra’nın aryası ‘’Piancero la sorte mia’’ , aynı bestecinin Alcina operasından Ruggerio’nun aryası ‘’Verdi prati’’ yi de bariton Bahadır Noyan Coşkun, A. Vivaldi’nin Agrippo operasından ‘’A miei piedi svenato’’ adlı aryayı ise kontratenor Kaan Buldular söylediler. İngiliz besteci H. Purcell’in Oedipus operasından ‘’Music for a while’’ adlı aryayı mezzosoprano Elif Tuğba Tekışık, G. F. Häendel’in Joshua operasından ‘’Oh, had I Jubal’s lyre’’ ı Bengisu Çimen, aynı bestecinin Jül Sezar operasından Cornelia-Sesto düeti ‘’Son nata a lagrima’’ Elif Tuğba Tekışık, Kaan Buldular, G.B.Pergolesi’nin Stabat Mater’inden ‘’Dolorosa, iuxta crucem’’ düetini Bengisu Çimen- Elif Tuğba Tekışık, G.F. Häendel’in Serse operasından ‘’Ombra mai fu’’ aryası Bahadır Noyan Coşkun, H.Purcell’den ‘’Sound the trumpet’’ düetini Kaan Buldular – Elif Tuğba Tekışık söylediler.
İkinci yarıda F. Schubert eserleri vardı. Bestecinin ‘’Der tod und mädchen’’ (Ölüm ve genç kız) liedini Elif Tuğba Tekışık, yine aynı eserin yaylılar dörtlüsünü Nemeth Quartet ve son olarak da ‘’Erlkönig’’ adlı liedi bariton Bahadır Noyan Coşkun başarı ile seslendirerek seyircilerden bol alkış aldılar.
Böylece konser ve Zehra Yıldız’ı anma gecesi başarılı bir şekilde sona erdi.
Şimdi aklımıza takılan, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’ün düşü olan Kartal Operası projesinin yaşama geçmesinde. Zaten, bu tip projeler hep yöneticilerin özel çabaları sayesinde gerçekleşebilmektedir. İyi ki de böyle yöneticilerimiz var. Ne diyelim, çok sevindim, Kartal ve İstanbul’a hayırlı olsun.
İsmail Hakkı Aksu