İstanbul'a kültür-sanat alanında mekânsal ve özendirme olarak önemli katkı sağlayan kadıköy belediyesi Başkanı aykurt nuhoğlu ile yapılanları ve planlananları konuştuk.
- Kadıköy Belediyesi, sanat etkinliklerine ciddi destek veriyor. Ben de Ankara'dan dikkatle izliyorum. Sanata özel merakınız da mı var?
- Özel merak meselesi değil… Tiyatroya gençliğimden beri yakınlık duyarım; izlerim. Ama bu sebeple yaklaşmıyorum. Bütün sanat dallarını olanaklar ölçüsünde; hattâ bu olanakları zorlayarak desteklemek, sanatçıları teşvik etmeyi bir kamu görevi ve sorumluluğu olarak kabul ettiğim için özen gösteriyorum. Belediyelerin asli yükümlülüklerinden saydığım için… Nitelikli sanat gösterilerinin, eserlerinin toplum hayatında yer almasının insanları sosyalleştireceğine, yaşam kalitelerini yükselteceğine inanıyorum. Bu benim kişisel zevklerime bağlı olmamalı. Bütün sanat türlerinde belediyeler gerekli teşvik programları, yatırımları yapmalı. Bu, gelişen dünyayla beraber olabilmek için de zorunlu bir görevdir. Hayatı ve dünyayı algılama bilincini yükseltir. Yani sanat ve kültür hayatının önemine bu bilinçle yaklaşmalıyız diye düşünüyorum. Bu hizmetler, çağcıl ve sosyal belediyeciliğin “olmazsa olmaz”ı değil midir?
- Tam da öyle… Peki, bu yaklaşımınızı bazı örneklerle açabilir miyiz? Mesela belediyenize bağlı sanat programlarının yapıldığı birçok mekân var, kültür merkezi var. Nasıl işlevlendiriliyor bunlar?
- Süreyya Operası, Caddebostan Kültür Merkezi (CKM), Kozyatağı Kültür Merkezi (KOZY), Yeldeğirmeni Sanat, Barış Manço Kültür Merkezi, Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi (TESAK), Barış Manço Müzesi, Karikatür Evi, Gençlik Sanat Merkezi bahsettiğiniz mekânların başlıcaları. Farklı işlevleri oluyor. Etkinlik türleri, mimarilerine, iç yapılarına göre programlanıyor. Mesela;
CKM, Kadıköy’ün çok yönlü sanat ve kültür programlarının icra edildiği bir mekân. Büyük sahnesi özel tiyatrolara, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konserlerine veriliyor. Özel günler ve temalara göre konferans ve paneller organize ediliyor. CKM’nin sanat galerisinde, ressam ve heykeltraşların, grafikerlerin sergileri açılıyor. İki küçük salonunda da film, gösteri, konferans etkinlikleri sürdürülmekte. ckm bu etkinliklerle Kadıköy hayatında son derece canlı ve yoğun bir kültür odağı olarak çalışıyor.
Aynı değerlendirmeyi Kozyatağı Kültür Merkezi için de söyleyebilirim. Kozyatağı Sahnesi’nde, özel tiyatroların yanı sıra iki yıldır İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun oyunları da yer almakta.
İskele Meydanı’ndaki tarihsel mimarlık anıtı olan eski Belediye binasında örgütlenen TESAK bir ihtisas kitaplığı işleviyle beraber haftanın üç günü düzenli şekilde yapılan edebiyat, tarih, felsefe, sanatla ilgili konferans, panel, söyleşilerin mekanı. Zaman zaman, konferans konularıyla ilgili belgesel sergiler de oluyor.
Barış Manço Kültür Merkezi atölye çalışmalarının, sergilerin, konferans ve panellerin, tiyatro gösterilerinin yapıldığı hareketli bir kültür odağı.
- Müzikle uğraşan biri olarak bu alandaki çalışmalarınızı izliyorum. Beste yarışmaları düzenliyorsunuz. Süreyya Operası’ndaki oda müziği konserlerini biliyorum, hâttâ bazılarını Ankara'dan kalkıp gelip izliyorum. Sürdürecek misiniz?
- Evet, müzikle ilgili çalışmalar ağırlıklı olarak Süreyya’da. Ama başka yerlerde de değişik müzik programlarına olanak sağlıyoruz. Önce onlara değineyim.
Mesela 'Yeldeğirmeni Sanat'… Burası güzel bir tarihsel yapı. 19. Yüzyılda Tanzimat Dönemi’nde kilise olarak yapılmış. Restore edilerek yeni işlev verildi ve burada klasik müzik dinletileri, caz konserleri, şan resitalleri icra ediliyor. Ayrıca film gösterileri yapılıyor. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası geleneksel Cuma Konserlerinden birini her ay CKM’de icra ediyor.
Geçen yıl üç katlı bir geleneksel tarzdaki konutu restore ederek 15-25 yaş arasındakilere “Gençlik Sanat Merkezi” olarak tahsis ettik. Genç meraklılara enstrüman öğretim kursları yürütülüyor. Ayrıca, mekân zorluğu içindeki Marmara Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesi piyano bölümüne de derslerini burada sürdürme olanağı sağladık.
- İstanbul Devlet Opera ve Balesi de on bir yıldır Kadıköy Belediyesi'nde... Müzik sanatına tam anlamıyla kucak açmışsınız!
- Bildiğiniz gibi Süreyya Operası’nda İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ni misafir ediyoruz. Süreyya Opera Sahnesi ülkenin bu değerli Sanat Kurumu’na tahsisli. Önemli olan İstanbul'un opera ve bale sanatlarından mahrum kalmamasıdır. AKM kapanınca bildiğiniz durum ortaya çıktı. Belediyeler de kamu kuruluşlarıdır. Kadıköy Belediyesi de Süreyya'yı tam olarak İDOB'un kullanımına verdi. 15 milyonluk İstanbul operasız olmaz. Keşke AKM de olsa, Süreyya da olsa, başka sahneler de olsa. Elimizden geleni yapıyoruz. Binanın güvenlik, bakım ve lojistik giderlerini belediye karşılamakta. Gerekli cihazları da yine biz tedarik ediyoruz. Haftanın bir gününde ise belediyemiz müzikseverlere her Pazartesi günü düzenli şekilde oda müziği konserleri düzenleyip sunuyor. Ülkenin ve dünyanın değerli müzisyenlerinin İstanbul izleyicisiyle buluşmasını sağlıyor. Süreyya Operası’nın İstanbul’da bir klasik müzik odağı olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Şehirde yanızca klasik müzik icralarına tahsis edilmiş tek mekân olduğuna dikkatinizi çekerim. Şimdilerde moda deyişle böyle bir “kurumsal kimlik” oluştu. CKM de aynı yaklaşımla İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konserlerine açıktır. Halkımız bu etkinliklerden hoşnuttur. Elbet devam edilecektir.
- Geçen yıl oda orkestrası için beste yarışması açmıştınız. Bu yıl da tekrarlıyorsunuz. Bunun da devamı gelecek herhalde...
- Sanat ve edebiyat hayatının gelişmesi her şeyden önce yerli, yani telif eserlere muhtaç değil midir? Çağdaş Türk Müziği repertuvarının gelişmesine küçük de olsa bir katkı olması için ulusal beste yarışması düzenliyoruz. 35 yaşına kadarki gençlere yönelik olsun istedik. Elbet bu yarışmaları mesleğin uzmanları ile danışarak düzenliyoruz. Başarılı eserlerin seçimini de ülkenin önde gelen müzisyenlerinden oluşan seçici kurula bırakıyoruz. Yani tam bir mesleki değerlendirme ile belirlensin istiyoruz. 2017’de derece verilen dört genç bestecinin eserlerinin CD ‘leriyle birlikte güzel bir kitapçığını da yayımladık. 2018’de bu yarışmayı yineledik. Yine aynı anlayışla, Türk Tiyatrosu’na yeni telif eserler kazandırmak amacıyla “Tiyatro Sahne Eseri (oyunu) Yarışması” da düzenledik. 2017’de kazanan eserleri topluca kitap halinde önümüzdeki günlerde yayımlayacağız.
- Tarihsel eserler ve geleneksel konut yapılarına da eğildiğinizi görüyoruz...
- Tarihsel ve geleneksel kültür yapılarını korumak, onarmak, yeni işlevlerle değerlendirmek bütün belediyelerin başlıca görevlerinden olmalı. Kamu yararına ciddi bir yükümlülüktür. Elbet bizim kültürel anlayışımızın da esaslarından biridir.
Yine geçen yıl az önce değindiğim Gençlik Sanat Merkezi’nde olduğu gibi 120 yıllık bir ahşap konut yapısının onarımını tamamlayarak “Karikatür Evi” işleviyle hizmete sunduk. Sanırım özgün bir projeyi uygulamaya soktuk. Benzerinin olmadığını sanıyorum.
-Hangi bakımdan benzersiz?
- Karikatür Evi kuruluş ve etkinliklerinde, Karikatürcüler Derneği başta olmak üzere, Kadıköylü çizerler, karikatür dergileri, bağımsız sanatçılar, akademisyenlerin geniş katılımına özen gösterdik. Sürekli düzenlenen sergiler, atölye çalışmaları ve kurslarla her yaş ve sosyal çevreden insanın mizah dünyasıyla buluşmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Burada yetenek ayrımı yapmaksızın, başta çocuklar olmak üzere, çizmeye meraklı her yaştan yurttaşı profesyonel çizerlerle buluşturuyoruz. Ve bu durumu bir kültür hakkı çerçevesinde ele alıyoruz. Buraya gelen ziyaretçiler atölyelerde çizerlerle aynı ortamı solumanın yanı sıra; çeşitli sergilerle karşılaşma, mizah, çizgi roman, karikatür, illüstrasyon, manga söyleşilerine katılma imkanı bulabiliyorlar. Bunun da özellikle çocuklar için gelecekte topluma sanatla harmanlaşmış, iyi insanlar olarak yetişmelerine olanak sağlayacağına inanıyoruz.
Burada geçtiğimiz sezon her atölye katılımcısının eserinin sergilendiği 3 sergi gerçekleştirdik. Pek tabii yetenekleri keşfedilen öğrenciler ile de çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Gazete Kadıköy’de iki sayıda bir yayımlanan “Amatör Köşe” ise karikatür çizerliğinin en önemli geleneklerinden birini yaşatma çabamızın bir uygulaması.
- Peki, Kadıköy için kültür sanat alanında başka, yeni ve değişik projeler var mı?
- Düşünce aşamasından daha ilerde hazırlıklar, yürüyen işler var. Yeni hizmet dalları ve bunlara uygun yeni mekânlar oluşturmaya başladık. İki önemli sanat etkinlik odağı daha önümüzdeki bir-bir buçuk yıl içinde İstanbul ve Kadıköy’ün sosyal hayatına katılacak. Birincisi Acıbadem’de yapılmakta olan sosyal kompleksin bir bölümü olan 400 kişilik tiyatro sahnesi ile, ayrıca çok amaçlı salon… İkincisi de Yoğurtçu Parkı’nda yapılacak olan ‘Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinemaevi’… İkiyüz kişilik seyirci kapasiteli sinema salonu ile bir sinema arşivinin de oluşturulacağı bu yeni ve özgün proje sanırım sinemaseverlerce heyecanla karşılanacak. Burada sinema tarihinin önemli eserleri düzenli programlarla izleyiciye sunulacak. Biliyorsunuz, “Sinematek’ uluslararası sayılacak prensiplere göre çalışan, sinema ürünlerini koruyan, belgelikler oluşturan, film kültürünü yayan, sinema tarihinin ve sanatının örneklerini düzenli olarak meraklılara sunan ve ticari olmayan kuruluşlardır. 1965’de İstanbul’da kurulan ve 1980’in sosyal şartlarında kapatılan Sinematek Derneği’ni hatırlıyoruz. Kadıköy’de bu anlayışa uygun bir kurum oluşturmayı amaçlıyoruz.
- Son bir soru: Anlattıklarınız genişce ortaya koyuyor ama, Belediyenizin kültür politikasını bir iki cümleyle nasıl özetlersiniz?
- Sanat eserlerini ve etkinliklerini bireyler, sanatçılar yapıyor. Belediyelere ve kamu yönetimlerine düşen görev serbestçe yaratma ve icra etme ortamını oluşturmak olmalıdır. Bunun için gerekli mekânları, teşvik proje ve programlarını hazırlamak, mümkün olduğu kadar çok insanın nitelikli sanat ve kültür etkinliklerinden yararlanmasını sağlamaktır diyebilirim.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN