Kendi coğrafyalarında ezilen, acı çeken ve bunu müzikle ifade eden insan toplulukları bulunduğu sosyolojik bir gerçek. Bazen acının ifadesinin eğlenceye dönüştüğü bir başka gerçek. Tarihsel gelişimi içinde bu acı ifade eden müziklerin, yorumcuları tarafından işlenerek yeni tarzların doğduğunu biliyoruz. Örnekleri sıralayalım: Tango, Flamenko, Rebetico, Arabesk ve Fado...
Portekiz Fadosunun insana ne denli hüzün, üzünç verici olduğunu, hâttâ sözleri anlaşılmasa da kimi dinleyicilerinin ağladıklarını biliriz. Amelia Rodrigez, bu Fado türünün en önemli yorumcusu olarak günümüzde CD'lerinden Portekiz dışında da hâla dinlenmektedir.
Portekiz Atlas okyanusuna kıyısı nedeniyle tarihte halkının bir bölümünün balıkçılıkla geçindiği, keşşaflığın ya da denizcilliğin bir meslek olarak geliştiği ülkedir. Ama Atlas okyanusuna açılanların bir bölümü geri gelmez. Sevgililerinin, kocalarının geri dönmemesi karşısında Portekiz kadınları ağıtlar yakmışlar, Fado da işte bir tür olarak bu ağıtlardan türemiştir. Bu nedenle Fado, derin acıların, hüzünlerin, özlemin, aşkın ifade edildiği bir müzik türü olarak gelişmiştir.
Bir Portekiz gitarıyla bir klasik gitar eşliğinde icra edilen klasik Fado'ya karşın “yeni Fado”da şarkıcıya değişik kombinasyonlar eşlik edebilmektedir.
23.Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nde 18 Nisan gecesi dinlediğimiz Cristina Branco, günümüzün en sevilen “yeni Fado” şarkıcılarından biri. Niye türünü “Yeni Fado” diye nitelendiriyoruz? Çünkü hem sözlerini yaşayan çeşitli Portekizli şairlerin, yazarların metinlerinden seçiyor, ya da kendi yazıyor. Tüm kayıt ve konserlerinde kendisine Portekiz gitarı, piyano ve kontrabastan oluşan bir üçlü eşlik ediyor. Piyanoda Ricardo Dias, Portekiz gitarında Bernardo Couto ve kontrabasta Bernardo Moreira.
Cristina Branco, Ankara'da ilk kez sahneye çıktı. Büyüğü 11 yaşında iki çocuk annesi bir kadın. Abartısı yok ama İngilizce olarak dinleyiciyi okşamasını biliyor. Portekizcenin telaffuzundan doğan, mikrofona yaklaştığında bazı cümle sonları ıslık sesi gibi duyuluyor! Söylediklerinin tamamı, kendine özgü yeni Fado türünün örnekleriydi. Ama konser sonunda yoğun alkış karşısında söylediği ilk “bis”, tam anlamıyla “damardan” ve “acılı” bir Fadoydu: “Fado Menor”...
4 Nisan'da başlayan 32. Festival'de, bugüne kadarki etkinlikler arasında 1100 kişilik MEB Şura Salonunun tamamen dolu olduğu ilk konserdi Branco'nunki. Hâtta veda cümlelerini sarfettiğinde salon neredeyse hepbir ağızdan “ Aoao” diye sızlandı!
Daniel Müller-Schoot gibi çok iyi bir çellistin harika programında, Genç Yıldızlar'da 300 kişi zor bulunurken, Fado şarkıcısında salon lebalep dolu!
Galiba en iyisi “acılısından” bir Fado dinleyip, oturup ağlamak!