6 Mayıs tarihinde Sayın Hasan Hüseyin Akbulut'un “Sanattan Yansımalar”portalındaki yazısında veciz bir şekilde “Devrimin Sanat Kurumu” olarak adlandırdığı Ankara Devlet Konservatuvarı'nın 79.kuruluş yıldönümünü kutladık.
Kutlama H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı önünden Anıtkabir'e yapılan yürüyüşle başlayıp ardından Ata'ya saygı duruşu ile devam etti. Öğlen Cebeci'deki tarihi konservatuvar binasında bir öğle yemeği ve mezuniyetlerinin 50. Yılına ulaşmış mezunların plaket töreni vardı.
Ardından ADK-DER'in bu yıl adı efsaneleşmiş çellistimiz, oda müzikçi ve çello hocası rahmetli Aziz Gürerk adına düzenlenen yarışmanın ödül töreni ve konseri gerçekleşti. Hepsi çok anlamlı ve duygu dolu anlar yaşanmasına neden olan etkinlikler akşam da Ankara Devlet Opera Sahnesinde düzenlenen bir konser ile sona erdi.
2011 yılından bu yana Ankara'da olduğum için yakından izleyebildiğim, “Devrimin Sanat Kurumu”nun bu tarihi ve anlamlı gününe katılım yine düşüktü. Yürüyüş ve törenlere Konservatuvarın ilk ve orta öğrenim öğrencilerinin ağırlıkta olduğu ve ne yazık ki öğretim elemanı ve mezunların az ilgi gösterdiği bir katılım vardı. Her zamanki gibi CSO provadaydı, ADOB’un büyük çoğunluğu turnedeydi. Devlet Tiyatrosu ortada yoktu. Bu kurumların Genel Müdürlükleri ve Müdürlükleri Ankara'da olmasına rağmen idari kadrolarından kimsecikler yoktu. H.Ü Ankara Devlet Konservatuvarı’nın akademik ve idari personelinin dahi eksik katıldığı, Bölüm ve Ana Sanatdalı Başkanları’nın bazılarının katılmadığı bir törene mezunların ve sanat kurumu yöneticilerinin katılmasını beklemek de fazla iyi niyetli bir düşünce oluyor o zaman. Davet edilip edilmedikleri de ayrı bir konu. İnsanların kendiliklerinden kalkıp gelmelerini beklemek de iyi bir idarecilik örneği değil ne yazık ki.
Törene Ankara'nın diğer müzik ve sahne sanatları eğitimi veren kurumlarından katılım ise yoktu. Bilkent ve Başkent Üniversiteleri, kardeş kurum Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı da ortada yoktu. Diğerleri için bir şey diyemeyeceğim ama 2011 yılından bu yana Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kendi öğrencilerinin Konservatuvarlılık bilincinin gelişmesi ve annesi olan ADK’na minnet duygularını sunmak için bu törenlere idari, akademik ve öğrenci düzeyinde, belki de en az H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı kadar katılım göstermişti. Kurucularının ve akademik personelinin büyük kısmı ADK mezunu olan bu kurum dört yıl sonra birden bire bu törene katılmamaya karar vermişti herhalde.
Duygusal ve anlamlı olmasının yanı sıra ilgi ve katılım düşüklüğü nedeniyle acı verici bulduğum bu günün ardından H.Ü. ADK’na, yöneticilerine ve mezunlarına bir önerim olacak. Kuruluşunun 80. Yılına 12 ay kala “Devrimin Sanat Kurumu”nun yöneticilerinin ve akademisyenlerinin sorumluluklarını idrak ederek, 79. Yıl etkinlikleri tecrübesinden de ders çıkararak akademisyenlerini, öğrencilerini, mezunlarını ve içinden doğdukları bu kurumun çocukları olarak Türkiye ve dünyaya yayılmış tüm sanatçı, sanat ve eğitim kurumları yönetici ve mensuplarını bir araya getirip etkin bir kutlama yapmak için şimdiden çalışmaya başlaması gerekmektedir. Bu kutlama için mutlaka şimdiden danışma kurulları ve komisyonlar kurulmalı, başta basın olmak üzere kamuoyu ve sanat camiasına bu olağanüstü kurumun Türkiye için anlam ve önemini anlatacak ve dikkatleri bu kuruluşa ve onun anası olduğu sanat ve eğitim kurumlarına çekecek etkinlikler planlamaya derhal başlanmalıdır.
Yoksa yine bir avuç kişinin katıldığı bir kutlama ile geçiştirilen bir yıldönümü yaşayacağız demektir.
Ve eğer 80. Yıl böyle bir etkinlikler dizisi ile kutlanmazsa, değerlerine sahip çıkmayan ve etrafında kenetlenmeyenlerin bundan böyle “Tarihi binamızı elimizden aldılar, Kebapçı, nikah salonu yaptılar”, “Kurumlarımızın içini boşalttılar”, “TÜSAK garabetiyle saldırıya uğruyoruz” diye sızlanmalarının da bir anlamı olmayacaktır.
Şimdiden planlanacak bir programla yapılacak ve bir güne değil belki daha uzun bir zaman dilimine yayılacak “sanatsal ve akademik bir güç gösterisi” ile sanat kurumlarımızı yok edemeyeceklerini haykırmaya hazırlanmanın zamanı şimdi değilse ne zamandır “ey Konservatuvarlılar”…..