Yaratılan algılar üzerinden sanal dünyanın "gerçekmiş gibi" kurgulandığı bir dünya düzeninde, sanat ve özelinde sinema bize hakiki olanı hissettirecek ölçüde benzersiz bir güce sahiptir. Elbette beyazperdeye yansıyan hikaye istediği kadar uyarıcı olsun, bu mesajın karşı tarafa ulaşması için bakmakla görmek arasındaki sınırın aşılması gerekir ki işin en zor kısmı da burada yatıyor. Tıpkı "Prestige" filminde Cutter'ın sihirbazların izleyiciyi nasıl kandırdığını açıkladığı sahneyi vurgulaması gibi: "İşin sırrı nedir diye merak ediyorsunuz, ama bulamayacaksınız; çünkü dikkatle bakmıyorsunuz. Aslında öğrenmek değil, aldatılmak istiyorsunuz."
Televizyonlarda gösterildiğinde tamamen bir "kamu spotu" algısı yaratan Akkuyu nükleer santral reklamları tepkiler üzerine tanıtıma kısa bir ara vermişti. Şimdi ekranın yerini ulaşım araçları, gazete ve dergi sayfaları almış durumda. Türkiye enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtuluyor; ülkemizin en dev yatırımlarından biri gerçekleşiyor. Reklamın rengarenk arka fonu üzerinde yüzleri gülen; neşe içinde bisiklete binen çocuklar... Bundan iyisi can sağlığı!
"Bana Masal Anlatma" filminin kahramanı Rıza, Suriçi'nde kentsel dönüşüm kılıfıyla amaçlanan rant ve betonlaşmaya karşı semt halkını uyarmak için "anılarınız, hayalleriniz ve bütün yaşanmışlığınız yok olmak üzere" deyince, tüm mahalleli "yaşasın" diyerek oynamaya başlıyordu. Aynen bunun gibi, biz de Mersin Akkuyu reklamı karşısında ne kadar sevinç gözyaşı döksek azdır.
2010 yılında Rusya ile yapılan anlaşmaya göre, Mersin'deki santral Akkuyu NGS ismiyle faaliyet gösterecek Rus Rosatom şirketi tarafından kurulacak ve her ne koşulda olursa olsun ortaklık payı %51'in altına düşmeyecek. Türkiye, dört nükleer reaktörde üretilecek elektriği kilowatt saati 12.35 Amerikan Doları olmak üzere Rosatom'dan satın alacak. Görüldüğü gibi enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtuluyoruz!
Santralın deprem bölgesinde kurulmasından rahatsız oluyor ve radyasyon sızıntısı tehdidiyle yaşamak istemiyor musunuz? Ya da Rusya'nın bu konulardaki kötü sicilini hatırlıyor ve nükleer atıklardan, Mersin'deki güzelim koyun yok olmasından endişe ediyorsanız, cevabı belli: O kadarcık kusur enerjide bağımsız olmak uğruna gözardı edilebilir!
Konunun iyiden iyiye mizaha evrildiğinin farkındayım. Zaten "Naked Gun" filmlerini hatırlatmam da bu yüzden. Naked Gun/Çıplak Silah üçlemesinin ikinci filmi tamamen Bush döneminin çevreyi hiçe sayan, sürdürülebilir olmayan enerji politikalarında ısrar etmesini hicvetmeye odaklanmıştı. Filmin bir sahnesinde nükleer santral önünde mangal yapan bir adamı gösteren "tertemiz reaktör" temalı reklam oynar. Reklamdaki adam nükleer enerjinin ne denli temiz ve sağlıklı olduğunu anlatırken, evin çift kuyruklu köpeği de önünden geçer. Keşke bir televizyon kanalı akıl etse de, "Naked Gun 2,5" filmini gösterse.