Makalenin tam başlığı:
“Phaselis’li entelektüeller- I:THEODEKTES”
(rhetor, tragedya yazarı ve bir bilmece ustası)
CEDRUS... Akdeniz Uygarlıkları Araştırması Enstitüsü’nün hakemli dergisi. Benim gibi arkeoloji ve eski çağlara dâir bilgilere meraklı olanlar severek okurlar.
Yılda bir yayınlanan bu dergide genç akademisyen Nihâl TÜNER ÖNEN’in çok güzel bir makalesini okudum dün gece.
Tâtilimizi geçirdiğimiz yerin yanıbaşındaki Phaselis’in entelektüellerinden ilk olarak ünlü düşünür Theodektes’i (MÖ 380-340) anlatmış.
Hani şu; Platon ve Aristoteles’in öğrencisi, ünlü hatip ve trajedi ozanı.
Koca Aristoteles, O’nun retorikteki teknik ustalığını pek över. Ben de “RETORİK” Seminerlerimde sık sık anarım adını.
Günümüze kadar gelen kimi söylevleri ve trajedilerini okumuşsunuzdur. En sevdiğim de O’nun MAUSOLLOS adlı bir tragediasıdır.
Hikâye pek bilindik:
Karısı, Karia Kralı Mausollos’a deliler gibi âşıktır.
Mausollos ölünce kadın ye’isten neredeyse aklını yitirir.
Acısından, kederinden ve kocasına duyduğu hasretten yanıp tutuşur.
Bulduğu çâre unutulmazdır ve akla ziyândır; ölen Kralın küllerini kokulu otlarla karıştırır, iyice ezer...
Ve toz hâline gelen bu külleri suya karıştırıp içer...
Tekrardan tek beden olurlar aklınca...
Daha neler neler... Törenler, şiir yarışmaları vs.
En sonunda O’nun anısına ünlü mezar anıt HALİKARNAS MAUSOLEUM’unu yaptırır.
Hani şu “DÜNYANIN YEDİ HÂRİKASINDAN” biri...
Hani şu medeni dünyanın (iyi ki) hırsızlayıp götürdüğü, bize de çukurunun kaldığı. Hani şu çukurunda bile eşeklerin otladığı anıt mezar...
Nihâl TÜNER ÖNEN güzel bir iş yapmış. Sâyesinde PHASELIS’Lİ THEODEKTES’i biraz daha yakından tanıdım. Elli kadar oyun yazmış meselâ...
Ve babası henüz hayattayken o 41 yaşında Atina’da ölmüş.
Şeytan taşlarken değil, cehâleti taşlarken... Vesselâm..