İDSO'nun 22 Nisan 2016 tarihinde Caddebostan Kültür Merkezi'nde verdiği konserini Hakan Şensoy yönetti. İtalyan gitarcı Anielo Desiderio (1971) ve Sırp gitarcı Goran Krivokapic (1979) konsere solist olarak katıldılar. Nikolai Rimsky-Korsakov'un İspanyol Kapriçiyosu, Heitor Villa Lobos'un Gitar Konçertosu, Joaquin Rodrigo'nun Re Majör "Aranjuez" Gitar Konçertosu ve Manuel de Falla'nın Ateş Dansı'nın seslendirildiği konserde başkemancı koltuğunda çoğu kez olduğu gibi Ayşe Özbekligil oturuyordu.
HAYALLE BAŞLAYAN FESTİVAL
Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Uluslararası İstanbul Klâsik Gitar Festivali kapsamına giren İDSO konseri gerçekten önemli iki gitarcıyı ağırlayarak önemli bir konsere imza atmış oldu. Konser öncesinde festivalin sanat yönetmenliğini de yapan Cem Küçümen ile yaptığım mini söyleşide festivalin gerçekleşme hikâyesini de dinleme olanağı buldum.
Hikâyenin başlangıcına bakıldığında aslında hayâl etmenin ne kadar önemli bir şey olduğunu bir kez daha görmek mümkün. Aklının köşesinden bile bir festival düzenlemek geçmediğini belirten Küçümen, bir öğrencisinin "neden gitar festivali düzenlemiyorsunuz?" sorusu üzerine yola çıktığını, başta sponsor bulmakta epey zorlandıklarını, ancak daha sonra bir müzik aletleri firması ile özel bir bankanın sponsorluğu sayesinde üç konserle başladıkları festivalin bugün beş gün süren ve uluslarası düzeyde tanınan bir festival durumuna gelmesinden bahsederken yüzünde ilk günkü heyecanı görmek mümkündü.
23 NİSAN...
Yazıyı yazdığım 23 Nisan sabahında aklıma gelen ilk şey, bu günün ne kadar çok şeyi içinde barındırdığı oldu.
Bana göre bu ülkenin topraklarında doğmuş olmak bile kimseye nasip olmayacak bir hediye aslında. Her köşesinden tarih fışkıran bu topraklarda yazılan destanları düşündüğünüzde ne Avrupa, ne de başka bir kıtada böylesine bir şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Bu destanlardan belki de en önemlisi, yıkılmış, parçalanmış ve yok olmanın eşiğine gelmiş bir ulusun ayağa kalkarak, küllerinden yeniden doğan Anka kuşu gibi var olmayı başarmasıdır elbet.
Kurtuluş Savaşı destanın yazılmasında kuşkusuz en önemli rol Mustafa Kemal Atatürk ve onunla birlikte bu yola baş koyan isimlere aittir.
Günümüz liderlerinin anlaması gereken şey, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın bir "eğlence" bayramı olmadığı, bir "Zafer" bayramı olduğudur.
Bu zafer bayramı her koşul altında ulusça kutlanmalı ve bu ulusun nasıl yok olmanın eşiğinden bugüne geldiği asla unutturulmamalıdır.
Bugün bu bayram ülkemizi aşıp dünya devletleri tarafından da kutlanıyorsa, Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçek bir dünya lideri olduğunu yazmak sanırım "abartı" bir ifade olmayacaktır.
GİTAR ŞÖLENİ
İDSO konsere başlamadan önce sahneye gelen şef Hakan Şensoy dinleyicilere kısa bir konuşma yaptı. Doğal olarak 23 Nisan'ın öneminden bahseden Şensoy, gitar festivaline de değinerek yukarıda bahsettiğim hayâlin bugün geldiği durumu da dinleyiciye özetledi.
Keman sanatçısı olmakla birlikte son dönemlerde kendini şefliğe adayan Şensoy, İDSO ile de iyi bir kimya yakalamış.
Geçen hafta haklarında yazılan yazının moral bozukluğunu üstlerinden atmış bir İDSO görmek gerçekten güzeldi. Bu nedenle Hakan Şensoy'un bu hafta İDSO'yu yönetmiş olması yabancı bir şefin yönetmesinden daha iyi olmuş diyebilirim. Sanırım biz Türkler başka uluslara göre daha duygusal bir ulusuz ve moral bizim için çok çok önemli.
Söz moralden açılmışken, Perşembe günü açıklanan ancak tam olarak ne içerdiği pek fazla anlaşılamayan "Yeni Kültür Paketi" kulislerde konuşulmaya devam ediyor ve görülen o ki hiç bir sanatçı bu paketin içinden gerçekten sanat adına bir şeylerin çıkacağına inanmıyor. Umuyorum ki bu düşünce haklı çıkmaz...
Konsere geri dönecek olursak, bu haftanın programının dinleyici için gerçekten zevkli olduğunu söyleyebilirim. Seçilen eserlerin bütünlüğü ve solistlerin uluslararası kalitesini düşünürsek bu hafta konsere gelmeyenlerin iyi bir konser kaçırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Rimsky Korsakov'un İspanyol Kapriçiyosu'nun seslendirilme açısından bir sorunu olmamakla birlikte İDSO'nun keman grubunun birlikte tınlamasını dışarıdan dinlemesi gerektiğini düşünüyorum. Birinci Keman grubu ile İkinci Keman grubunun arasındaki tını farkı kayıt sırasında dikkatimi çekti. Kayıtlarım sırasında keman grubunu bir bütün olarak düşündüğüm için, gözüm kapalı dinlediğimde birinci ve ikinci keman grubunu hep "bir grup" olarak hissetmek istiyorum. Nedense bu hafta özellikle İspanyol Kapriçiyosu'nda iki grup birbirinden tını olarak farklıydı.
SIRP VE İTALYAN MUTFAĞI
Bu hafta konserin solistleri dünyaca ünlü iki gitaristti. Goran Krivokapic ve Aniello Desiderio alanlarında usta isimler ve konserde de bunu bir kez daha ortaya koydular.
Uluslararası İstanbul Klâsik Gitar Festivali kapsamında İstanbul'da bulunan sanatçılar hafta içinde ustalık sınıflarında ders verirlerken, Cuma gecesi İstanbul dinleyicisi ile birlikte olmaları iyi plânlanmış bir organizasyonun sonucu olmuş.
Villa-Lobos'un yer yer modern tınıları salonda dolaşmaya devam ederken arkasından gelen Rodrigo'nun deyim yerindeyse "Klâsik" tınıları dinleyici için enfes bir ziyafet oldu diyebilirim.
Bu arada Rodrigo'nun konçertosu denilince aklımıza tabii ki meşhur ikinci bölüm ve Korangle solo geliyor. Kayıtlarım sırasında en çok endişe ettiğim zamanlar bu tip çok bilinen eserleri kaydettiğim zamanlardır. Çünkü bu tip "insanı vezir de eden rezil de eden" eserler ister istemez sanatçılarda bir baskı oluşturur. Konser gecesi Korangle partisini seslendiren Orkun Balık gecenin veziri oldu diyebiliriz. Onunla birlikte nefesli grubu da üstlerine düşeni başarı ile yaptı.
Gecenin son eseri olan Manuel de Falla'nın Ateş Dansı dinleyici için güzel bir kapanış parçası oldu.
Alkışların devam etmesi üzerine Hakan Şensoy orkestraya bis yaptırarak bu alkışların karşılığını Jacop Gade'in Tango Jalousie parçasına yaptığı düzenleme ile verdi. Düzenleme gerçekten güzel olmakla birlikte keşke üzerinde biraz daha çalışılsaymış dediğim bir kayıt oldu maalesef. Neyse, bu da gecenin nazar boncuğu olsun diyelim.
Özetle bu hafta İDSO oldukça iyi bir konser verdi diyebiliriz. Yer yer orkestranın denge problemleri olsa da bütünlük açısında kayıt masama yansıyan bir aksilik olmaması güzeldi. Gelecek hafta konser programının değiştiğini, 23 Nisan haftasına özel bir konserin programa konduğunu da notlarımıza ekleyelim. Çok yönlü sanatçılarımızdan viyolacı Efdal Altun'un anlatıcı olarak katılacağı çocuklara ve gençlere yönelik bu konseri kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.
Hakan Şensoy'un konserdeki konuşmasında da bahsettiği gibi, "Çok Seslilik" güzeldir ve bu çok sesliliği mutlaka çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor.