Ben yıllardır Leipzig Bach Festivalini duyardım, basından izlerdim; ancak gitmek hiç kısmet olmamıştı. Bu yıl bir şans diyelim, bu Festivali izleme fırsatım oldu.
THY’nin resmi sponsorluğunu yaptığı Leipzig Bach Festivali için, bu yıl festival boyunca her gün İstanbul’dan Leipzig’e sefer düzenledi. THY, bununla da yetinmedi, Facebook sayfasında, açtığı bir yarışma aktivasyonunda, J.S.Bach’ın eserini doğru tahmin edenlerden, kura ile bir yarışmacısını, bir arkadaşı ile birlikte, Leipzig’e gidiş-geliş biletini karşılayacağını duyurdu. Ben de bu yarışmaya katıldım.
Birkaç gün sonra, THY’den bana bir yanıt geldi, yarışmayı kazandınız diye, iletişim bilgilerimi istediler. Şaka, biri beni işletiyor zannettim, ama gerçekmiş. Böylece benimle iletime geçen THY sonunda biletimi de yolladı. Ben de 14 Haziran 2016 sabahı, İstanbul’dan Leipzig’e geldim. Gelmeden önce de tüm Bachfest programını bilgisayarıma yüklemiş, gidebileceğim etkinlikleri de işaretlemiştim.
Leipzig’e gelir gelmez, deli gibi, önceden işaretlediğim etkinliklere saldırdım. O kilise senin, bu konser salonu benim demeden her yere koşturmaya başladım.Kilise ve konser salonu dışında da, müzeler, üniversite kampüsü, sokaklar, Leipzig tren garı hatta hayvanat bahçesine kadar birçok yerde yapılan etkinliklere ulaşmaya çalıştım. Fiyatların yüksek ve aynı anda değişik yerlerde farklı etkinlikler olması nedeniyle, birçoğunu da izleyemedim. Ancak, Festival hakkında genel bir fikre sahip oldum.
Bach Festivali bu yıl, org bestecileri Max Reger ve Johann Sebastian Bach arasındaki müzikal bağları "Uyumun Sırları" teması altında işliyor. Bununla ilgili Leipzig Üniversitesi’nde bir söyleşi vardı, katıldım, gerçekten yararlı olduğunu söyleyebilirim. Bu arada müze ziyaretleri ile birlikte, buralarda da konserler yapılmaktaydı. J.S.Bach’ın özellikle uğradığı kiliselerden olan Nikolay Kilisesinde izlediğim Bach passionu beni duygulandırdı.
Kilisede bu konser yapılırken, dışarıda da bir bakır nefesliler beşlisi, Bach’ın eserlerini yorumluyordu. Bu konseri de izlerken, cep telefonumla fotoğrafımın çekilmesini birinden rica ettim. Bir bey, yanındaki bebek arabasında bebeği ile ilgileniyordu, ondan rica ettiğimde, kendisinin Türk fotoğraf sanatçısı olduğunu, Berlin’den geldiğini ve Alman eşinin kilisede bu konserde soprano partisini söylediğini anlattı. Aslında Bayreuth Festivalinde tüm Wagner operalarında soprano partilerini söylemişken, aldığı davetle bu festivale gelmiş.
Bu Festivale katılan çok ünlü sanatçı ve topluluk da var. Bu nedenle Festivale ilgi büyük. Halkın kültüre ve sanata ilgisi ile devlet ve sponsorların desteği sayesinde bu kurumlar ayakta duruyor.
Dünyaca ünlü Alman besteci Bach'ın geçmiş zamanlardaki uğrak yerlerine olan bağı ve St. Thomas Boys Choir ve Gewandhaus Orchestra gibi yerel müzik topluluklarının katılımıyla Leipzig Bach Festivali özgün konser deneyimleri yaşattı.
Sadece mekanlardaki kurumsal konserlerle yetinilmedi. Sanatçılar bireysel olarak da, meydanlarda, Bach müzikleri ile bakır nefesli toplulukları, ksilifon sanatçısının Bach uyarlamaları da zaman, zaman yer aldı. Bach adına çeşitli yarışma ve ödüller de bu ekinlik kapsamındaydı.
Bu Festivaldeki bazı sanatçı ve toplulukların başlıcaları şunlardı: Leipzig Nikolay Kilisesi Bach Korosu, Matthias Bergmann, William Christie, Riccardo Chailly, Leipzig Operası Korosu ile Çocuk Korosu, Gewandahaus korosu ve orkestrası, Monteverdi Korosu ve birçok sanatçı ile topluklar.
LEİPZİG BACH FESTİVALİ’NİN TARİHÇESİ
Uzun bir geleneğe sahip bir festival olan Bach Festivali, 1904 yılından bu yana, Johann Sebastian Bach’ı onurlandırmak için festivaller zaman, zaman Leipzig’de düzenlenmiştir.
Öncelikle Neue Bachgesellschaft (Yeni Bach Derneği) üyeleri tarafından başlatılan ilk Leipzig Bach Festivali St. Thomas Meydanında yeni Bach anıtı açılışını kutlamak için yapılmış, festivalin düzenlenmesini de , 1908 sonrasında bu örgüt üstlendi.
Bach adına 26 festival çeşitli isimler altında yer alıyordu. Bachfest, Leipzig Bach Günleri, Bach Festivali veya Bach Haftası Festivalleri gibi. Bazırejimler, festivali başka etkinliklere katmak için çalıştı, örneğin, 1935 yılında Reichs-Bach-Fest bunlardan biridir. Naziler, Bach'ı kendi propagandaları için kullanmaya çalıştılar.
Leipzig’de bulunduğum dört gün içinde, çok iyi izlenimler edindim. Şunu gördüm ki, toplumlarda, ekonomik kalkınmadan önce kültürel kalkınma çok önemli. Bunu sağlayan toplumlar, nasıl olsa ekonomik kalkınmayı gerçekleştiriyorlar.
Not: Festival etkinliklerini izleyebilme fırsatını sağlayan Leipzig Bach Festivali sponsorlarından, THY Leipzig Bürosu yetkilileri Levent Güven ve Metin Sorgın’a çok teşekkür ediyorum.