Türkiye'deki Klasik Müzik Festivallerinin Yapıları ve Marsyas
Şefik KAHRAMANKAPTAN*
Türkiye'deki müzik festivallerine eğilmeden önce sözcüğün etimolojik geçmişine bakmakta yarar var. Festival, Latince “festa”dan geliyor, dilimize ise Fransızca'dan geçip yerleşmiş bir kelime. Türkçesi ise Şenlik. Ancak nedense, Türkçesi yerine hep yabancı kökenli Festival sözcüğü yeğleniyor.
Türk Dil Kurumu, festival sözcüğünü şöyle tanımlıyor: “Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi.”
Klasik müzik festivallerin en önemli işlevi, sanatseverlerin kendi olanaklarıyla gidip izleme olanağı bulamayacağı yabancı-yerli iyi solist ve toplulukları, uygun bilet bedelleriyle bulundukları kente, deyim yerindeyse ayaklarına getirmesi.
Festivallerin gelişim ve gidişatının Türkiye'nin genel koşullarından olumlu veya olumsuz biçimde etkilendiklerini, ekonomik ve siyasal değişimlerin yansımalarının festivallerde de kendini gösterdiğini görüyoruz.
Türkiye'de 2016 yılında klasik müzik alanında, opera ve baleyle ilgili olanlar dahil belli başlı 12 festival bulunuyor. En yenisi 6, en eskisi 44 yaşında olan bu klasik müzik festivallerine ek olarak, caz festivalleri de dikkati çekiyor.
Festivallerin kuruluş ve mevcut yapılarını incelediğimizde, üç temel grupta toplandıklarını görüyoruz:
1- Köklü burjuva aileleri ve onların vakıfları tarafından oluşturulup sürdürülen festivaller.
2- Sivil toplum, kişisel girişim, yerel yönetimler, üniversiteler ile yerel sermayenin katılım ve desteğiyle oluşturulmuş festivaller.
3- Devlet sanat kurumları tarafından oluşturulan festivaller.
Bu genel sınıflandırmanın altında yer alabilecek bazı farklı girişimlerin de gelişebilmek için çaba gösterdiğini belirtelim.
1- KÖKLÜ BURJUVA AİLELER ve VAKIFLARI ÖNCÜLÜĞÜNDEKİ FESTİVALLER.
Bu başlıkta üç büyük kentimizle, bunların “sayfiyesi” konumunda olan kıyı kentimizde düzenlenen dört festival yer alıyor:
İstanbul Müzik Festivali:
Sanatsever işadamı Dr. Nejat Eczacıbaşı'nın ve opera yönetmeni Aydın Gün'ün girişimleri sonucu ilk kez 1973 yılında sadece klasik müzik değil, geniş bir yelpazede çeşitli sanat dallarını kapsayan biçimde “İstanbul Festivali” adıyla yapıldı. Resmi tepe örgütü İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'dır. Kısa sürede büyüyen festival, yelpazesi altındaki sanat dallarının ayrı festivaller halinde örgütlenmesiyle, 1994'den bu yana klasik müzik için devam ediyor.
Bu yıl 44'ncüsü yapılmakta olan festivalin yıllık bütçesi 2 milyon dolar civarında. Festival bugüne kadar, Dünyanın önde gelen orkestra, şef ve solistlerini İstanbul'a getirtti. İKSV ve İstanbul Müzik Festivali'nin ana lokomotifi Eczacıbaşı grubu olmakla birlikte festival ve diğer alanlardaki etkinliklerine İstanbul'un büyük sermaye grupları da destek veriyor. Örneğin bir süredir Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, festivalin daimi açılış orkestrası olarak görev yapıyor. Bu yılki (2016) ana sponsor ECA grubuydu.
Festivalin her yıl verdiği yaşam boyu başarı ödülü bulunuyor. Bu yıl (2016) önemli eğitimci ve bestecimiz İlhan Baran'a verilen bu ödül'e günümüze kadar daha çok yabancı müzisyen ve topluluklar değer bulundu.
Festival son beş yıldır, 2011'den bu yana , tanınmışların yanı sıra genç ve gelecek vaat eden bestecilere verdiği eser siparişleriyle güncel müzik repertuvarının zenginleşmesine de katkı sağlıyor. Bu kapsamda festival, Arvo Pärt, Giya Kancheli, Peteris Vasks, Alexander Raskatov, Fazıl Say, Tigran Mansurian ve Hasan Niyazi Tura'nın yeni eserlerinin dünya prömiyerlerine ev sahipliği yaptı.
Türkiye’deki kültürel yaşamın mihenk taşları haline gelen İstanbul Festivalleri’nin en eskisi olan İstanbul Müzik Festivali, aynı zamanda müzikoloji alanında gerçekleştirilen araştırmaları destekliyor ve ortak kültürel değerleri ele alan özel projelere önayak olunmasında, gerçekleştirdiği prodüksiyonlarla öncü bir rol üstleniyor.
Festival, Bülent Eczacıbaşı başkanlığındaki İKSV bünyesinde profesyonel bir kadro tarafından yürütülüp yönetiliyor. 1977'den bu yana Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan İstanbul Müzik Festivali direktörlüğünü halen Yeşim Gürer Oymak yapıyor. Yapı, kaynak ve destek itibariyle en “tuzu kuru” festival olarak nitelendirilebilir.
Uluslararası Ankara Müzik Festivali:
Müziksever işadamı Cenap And'ın girişimleri sonucu yapılanan Ses ve Tel Birliği'nin devamı olarak kurulan Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından 1983 yılından beri düzenleniyor. 2016 Nisan ayında 33'ncüsü yapılan Festivalin, Dünya ve Türkiye'deki siyasal ve ekonomik değişimlerden, dalgalanmalardan en çok etkilenen şenlik olduğu söylenebilir.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce, karşılıklı kültür anlaşmalarının tanıdığı olanaklar sayesinde bu ülkelerden, yâni Rusya ve şimdinin Türkî Cumhuriyetleri'nden pek çok kaliteli orkestra, topluluk, şef ve solist Festivale katıldı. 1991 Aralık ayında başlayan Sovyetler'in dağılma süreci ve Rusya ile Türkî Cumhuriyetlerin yeniden yapılanması sonucu piyasa ekonomisine geçiş adımları atmaya başlamalarıyla, bu ülkelerden gelecek sanatçı ve toplulukların maliyetlerinde meydana gelen yükselme, Ankara Müzik Festivali'nin sınırlı bütçesini zorladı.
Aynı biçimde Türkiye'deki ekonomik gelişmeler sonucu döviz fiyatlarının yükselmesi ve yurtdışından getirtilen sanatçı ve topluluklara döviz bazında ödeme yapılıyor olması da Festivalin bütçesi üzerinde baskı oluşturdu.
Başkent Ankara'da önce Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın, ardından ülkede iktidarın el değiştirmesi de, devlet ve yerel yönetimden gelen desteğin kısıtlanmasına yol açtı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na 1994'te Melih Gökçek'in başkan seçilmesinden bu yana geçen 22 yıl süresince, bir kez Kent Orkestrası'nın festivale bir konserle katılımı dışında elle tutulur bir destek verdiği görülmemiştir. Buna karşılık ilçe belediyelerinden Çankaya, Festival etkinliklerine salon tahsis etmek ve festival dışı etkinliklerde SCAMV ile işbirliği yapmak suretiyle desteğini kendi olanakları ölçüsünde sürdürmektedir.
Bu siyasal davranış değişimi, Festivalin önemli destekçilerinden biri olan ve genellikle her yıl bir önemli yabancı orkestranın Ankara'ya getirtilmesini finanse eden T.C. Merkez Bankası'na da yansımış ve bu önemli destek ortadan kalkıvermiştir. Benzeri biçimde, ilgili Bakanlık ve Tanıtma Fonu davranışları da etkilenmiş, sağlanan katkılarda büyük ölçüde azalma olmuştur.
Belirgin bir değişim de Cumhurbaşkanlığı'nın yaklaşımında görülmüştür. Uluslararası Ankara Müzik Festivali 12. Cumhurbaşkanına kadar hep “Cumhurbaşkanlığının yüksek himayelerinde” yapılagelmiştir. 10. Cumhurbaşkanı Festival açılışlarına ve SCAMV'nın Onur Ödülü Altın Madalyası törenlerine katılırken, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü de o dönemde Festivalin düzenleyicisi Vakfa verilmiştir. 11. Cumhurbaşkanı döneminde yeterli ilgi olmasa da “Himaye” devam etmiş, ancak 12. Cumhurbaşkanı göreve başladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı'ndan bu konudaki yazıya cevap dahî verilmemiştir.
Tüm bunlar, siyasetin, devlet kurumlarının desteğinden yararlanmak isteyen sivil bir girişimi nasıl olumsuz etkilediğine örnek oluşturmaktadır.
Olumsuzluklar, Festivalin bütçesinde de giderek küçülmeye neden olmuştur. Ankara'da böyle bir etkinliğe parasal sponsor olabilecek şirket sayısının azlığı, paranın yön değiştirmesiyle mevcut sponsorların ayırdıkları ödeneklerin azalmasının da etkisiyle, Vakfın öz kaynaklarından daha çok harcama yapması gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Bu nedenle de yıllık bütçe yarı yarıya azalmıştır.
Halen Cenap And'ın sürdürümcüsü olarak Mehmet Başman ailesinin yönetiminde bulunduğu SCAMV ve Festivalin kendine özgü değişik bir örgütlenme biçimi bulunmaktadır. Festivalle ilgili program ve kararlar, Vakıf Başkanı'nın başkanlık ettiği bir Festival Komitesi'nde alınmakta, genel sekreter ve festival sorumlusu tarafından yürütülmektedir.
Festival Komitesi şu isimlerden oluşmaktadır: Mehmet Başman (Başkan), Prof.Dr. Ömer Bozkurt ( Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi), Dr. Erdoğan Okyay (Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi), Prof. Erol Gömürgen ( Korno Sanatçısı, eski DOB Genel Müdürü), Işın Metin (Orkestra Şefi), Şefik Kahramankaptan ( Gazeteci ve Sanat Yazarı), Erdoğan Davran (Çello Sanatçısı, eski Ankara DOB Müdürü), Pınar Alpay (Genel Sekreter), İbrahim Barışık (Festival Yürütme Sorumlusu)
Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 1993'den bu yana Avrupa Festivaller birliği üyesidir.
Uluslararası İzmir Festivali
Tıpkı İstanbul Festivali gibi, Eczacıbaşı ailesinin önderliğinde ancak çeşitli sanayici aileler, kuruluşlar ve bankaların da yer aldığı geniş bir katılımla kurulan İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) tarafından 1986'dan bu yana düzenleniyor. Festival, düzenlendiği mekânlar açısından tarihle de bağlantısını kurarak, bölgenin tanıtımına da katkı yapıyor. Bunlar arasında Efes Antik Tiyatrosu'ndan Çeşme Kalesi'ne kadar çok sayıda antik mekân bulunuyor.
Festival bu mekânların kullanımı konusunda ilgili Bakanlık ile Vakfın kurucuları arasında bulunan Valiliğin desteklerini alıyor. Festivalin en önemli destekçilerinden biri de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Belediye, pek çok gerekli hizmeti kendi olanaklarıyla üstlenerek öncelikle fiziksel bir destek sunuyor. Ege bölgesinin genel siyasal eğiliminin yansıması sonucu, yerel yönetimlerin desteği kuruluştan bu yana istikrarlı biçimde sürüyor.
Bazen bütün bir yaza yayarak, bazen Mayıs-Haziran aylarıyla sınırlanarak düzenlenen Festival, bugüne kadar yurtdışından çok sayıda önemli solist, orkestra ve benzeri toplulukları ağırladı. İKSEV, bu ilişkilerde, aynı ailenin bir üyesi olarak İKSV'nin yardımlarını da alıyor.
Festivalin afişe bir sanat yönetmeni ya da festival kurulu bulunmuyor. Vakıf ve Festivalin başkanlığını, İKSV'nin Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın kuzeni olan Filiz Eczacıbaşı Sarper yapıyor. Festivalle ilgili kararlar Vakıf yönetim kurulunda alınıyor. Vakıf 2016'da, etkinliklerinden biri olarak iki yılda bir düzenlediği Eczacıbaşı Beste Yarışması'nın final konserini de Festival programı içine aldı. Uluslararası İzmir Festivali , Avrupa Festivaller Birliği 'nin üyesidir.
Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali:
Sanayi, ticaret ve finans alanlarında etkinlik gösteren bir büyük sermaye grubunun, çatısı altındaki çeşitli şirketlerin ortaklığıyla oluşturduğu özel bir festival olan D-Marin Festivali 2004'ten bu yana yapılıyor.
Doğuş Grubu’nun kurucu destekçisi olduğu Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali, bugüne kadar verilen irili-ufaklı 89 konsere ve 3 bin 800’ü aşkın sanatçıya evsahipliği yaptı. Festivalin merkez sahnesi, Turgutreis'te, grubun işlettiği marinanın 10 bin kişiye kadar alabilen büyük çekek yeri. Yaz aylarında yatlar denizde olduğu için bu alan büyük konserler için kullanılıyor. Ayrıca marina içinde yer alan küçük yapay bir anfitiyatroda günbatımı konserleri düzenleniyor. Geçen yıldan bu yana, sabah gündoğumu saatlerinde park konserleri de eklendi. Böylece günde üç konserle festivalde çok sayıda genç sanatçının katılımı da sağlanmış oluyor.
Başlangıçta sanat yönetmenleriyle çalışan Festival, geçen yıldan beri bu görevi, kendi grubu içine aldığı bir şirkete devretti. Bu şirket, etkinliğin sanatsal programlama ve planlamasını , değişik danışmanlar da kullanarak yapıyor veya yaptırıyor. Festival marinanın sınırları dışına taşıp, Bodrum yarımadasındaki başta Kale olmak üzere değişik mekânlara da yayılmaya başladı. 2016'dan itibaren çocuk ve yemek atölyelerinin, açık hava film gösterimlerinin, büyüklere masal dinletilerinin ve bir çağdaş sanat sergisinin de yer alacağı 8 gün sürecek Festival, böylece kapsama alanını da genişletiyor. 2009'dan bu yana Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan Festival, Doğuş Grubu'nun bir sosyal sorumluluk projesi olarak sunuluyor ve bilet satış gelirleri Tohum Otizm Vakfı ile Bodrum Sağlık Vakfı'na bağışlanıyor.
2- SİVİL TOPLUM, YEREL YÖNETİMLER, ÜNİVERSİTELER İLE YEREL SERMAYENİN KATILIM VE DESTEĞİYLE OLUŞTURULMUŞ FESTİVALLER.
Mersin Uluslararası Müzik Festivali :
Mersin Uluslararası Müzik Festivali 2002 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin kuruluşunun 10. yıldönümünde başlatılan bir projenin kent tarafından benimsenmesi, tabanının yaygınlaşmasıyla gelişerek devam etmiş ve 2016'da 15. kez yapılmıştır.
Merfest'i bir “imece festival” olarak nitelendirmek mümkündür. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, bazı ilçe belediyeleri, Mersin Üniversitesi, Meslek Odaları ve dernekler Merfest'in ayakta durmasını sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, Mersin'de irili ufaklı sanayi ve ticaret kuruluşları, olanakları ölçüsünde aynî ve nakdi katkı sağlamaktadır.
2007'de Avrupa Festivaller Birliği'ne kabul edilen Merfest, bilet satışlı konserlerin yanısıra izlemenin ücretsiz olduğu etkinlikler de yapmakta, Polifonik Korolar Şenliği'nin yanı sıra, altı yıldır Mersin ve çevresinden temalar saptayarak, dinleyicilerin oylarıyla sonucu belirlenen bir de beste yarışması düzenlemektedir.
Mersin'e dünyanın tanınmış sanatçılarının gelmesini sağlayan Merfest, son zamanlarda ülkedeki ekonomik ve siyasal gelişmelerden nasibini almaya başlamıştır. Özellikle bazı belediyelerin ayırdıkları kaynağı kısıtlaması, bazılarının da tümüyle kesmesi nedeniyle 2016 yılındaki 15. Festival,bütçesini yaklaşık yarı yarıya azaltmak durumunda kalmıştır.
Halen Merfest'in başkanlığını Sanat Etkinlikleri Derneği'nin başkanı Selma Yağcı, sanat yönetmenliğini de Mersin DOB eski Müdürü Erdoğan Şanal yapmaktadır. Keman Sanatçısı Prof. Cihat Aşkın, şef İbrahim Yazıcı ve DOB eski Genel Müdürlerinden remzi Buharalı'dan oluşan bir de danışma kurulu mevcuttur.
Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali:
Piyanist Eren Levendoğlu'nun yerleştiği Bodrum'un Gümüşlük beldesinde, yaz aylarını yörede geçiren devlet sanatçısı piyanist Gülsin Onay'ın danışmanlığında, kasabanın yerlilerinden Mesut Pekergin'in tahsis ettiği Eklisia adlı eski kilisede 2004 yılında küçük bir piyano festivali olarak yola çıkmıştır.
Başlangıçtaki piyano ustalık sınıfı çalışmaları giderek diğer çalgılara genişletilmiş, festival artık Bodrum Yarımadası'nın değişik mekânlarında yılda ortalama 30 civarında etkinliğe evsahipliği yapar duruma gelmiştir. Yöredeki Antik Taşocağı'nı da konser mekanları arasına katarak binlerce kişiye hitap eder duruma gelen Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, halen bünyesinde Gümüşlük Müzik Akademisi ve iki yılda bir düzenlenen Saygun Piyano Yarışması'nı da barındırıyor.
Akademi'de ustalık sınıfı vermek üzere gelen yabancı müzisyenlerin bir kısmı, festivalin de sanatçıları olarak sahneye çıkıyor.
Festivalin çatı kuruluşu başlangıçta Gümüşlük Kültür ve Sanat Derneği iken, bu rolü artık Bodrum Klasik Müzik Derneği oynuyor. Festival Bodrum Belediyesi, Bodrum Ticaret Odası, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Tanıtma Fonu ve Bosch firması tarafından destekleniyor. THY ile Bodrum'un bazı meslek kuruluşlarının da katkıları bulunuyor. Festival 2016'da 12. kez, Eren Levendoğlu'nun sanat yönetmenliği ve Gülsin Onay'ın sanat danışmanlığında düzenleniyor.
Afyon Klasik Müzik Festivali
Müzik öğretmeni Hüseyin Başkadem’in girişimleri sonucu, küçük desteklerle başlattığı Festival, 2016'da 15. kez yapıldı. Günde üç kuşak halinde okul konserleri, söyleşiler ve akşam konserleri şeklinde, ilerdeki dinleyicisini de yetiştirme amaçlı bir program yapan Genel Sanat Yönetmeni Başkadem, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Valilik ve Belediye'nin yanısıra Afyon'daki bazı otel ve sanayi kuruluşlarının da destekleriyle bu etkinliği sürdürüyor. Festivale Türkiye'nin değişik kentlerindeki müzik okullarında öğretmenlik yapan yabancı müzisyenler de katılıyor. Son olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları bölümü de Festivali kendi kadrosuyla önemli katkı yaptı.
Uluslararası Marsyas Kültür Sanat ve Müzik Festivali
Bu Festival, çok geniş yelpazeyi kapsamaya çalışarak, değişik bir model üzerine bina edilmiştir. Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin Dinar Belediyesi işbirliğiyle düzenlediği Festivalde, klasik müzik, ögelerden sadece birini oluşturmaktadır. AKÜ Devlet Konservatuvarı'nın geleneksel ve yerel müzikleri de içeren yapılanması, Festivale de yansımıştır.
Afyon'da 15 yıldır Klasik Müzik ve Caz Festivallerinin düzenleniyor olması nedeniyle, tarihsel ve ekonomik anlamda gelişecek potansiyele sahip Dinar'ın bu Festival için merkez olarak seçilmesi akıllıca bir davranış olmuştur. Festival içinde pilot enstrüman olarak flütün seçilerek hem ulusal, hem uluslararası boyutta her yıl yarışma düzenlenmesi, Festivalin önemli özelliklerinden biri olarak gözükmektedir.
Üniversitenin ve Devlet kurumlarının desteği, Festivalin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, dengelerin iyi sağlanması, Festivalin giderek geleneksel ve yerel kültürün ağır bastığı bir konuma gelmesinin önlenmesidir.
Marsyas İçin Öneriler:
Marsyas Festivali'nin kurumsallaşması ve uluslararası alanda tanınır hale gelebilmesi için bazı öneriler şöyle sıralanabilir:
Tarihin ilk müzik yarışmasının yapıldığı yer olan Dinar'da, enstrümanlardan birinin flüt olmasının da yarattığı dayanaktan hareketle, flüt çalgısı, sadece yarışma bağlamında değil, ilçedeki müzik eğitimi alanında da başat hale getirilmelidir.
İlçedeki okullarda, yetenek taraması ve işitme testi uygulanarak, bu alanda gelişime açık çocuklar saptanarak, düzenlenecek özel kurslarla yetiştirilmelidir.
Bu kurslarda yetişecek çocuklarla oluşturulacak flüt topluluklarıyla, festivalin sokakta-meydanda halkla kaynaşacağı renkli etkinlikler düzenlenebilir.
Bu toplulukların seslendireceği zorluk derecesi yüksek olmayan, Türk folklorü esinli parçalar konuya gönül verecek bestecilerimizden katkı olarak istenebilir.
Festivalin programı içinde de, yarışmanın yanısıra, flüt alanında ustalık sınıfları düzenlenmeli, böylece tıpkı Türkiye Gitar Buluşması örneğinde olduğu gibi, Dinar flüt alanında her yıl geniş katılımlı bir flüt buluşmasına ev sahipliği yapmalıdır.
Flüt öğretimi verilen konservatuvar ve diğer eğitim kurumlarıyla daha yoğun ilişki ve iletişim kurularak, katılımın genişletilmesi sağlanmalıdır.
Ustalık sınıfı ve festivalin flüt ağırlıklı klasik müzik bölümü belirli bir dönemi kapsasa da, genel etkinlikler yaz aylarına yayılarak, halkın açıkhava konserleriyle sanatla bir sezon boyu içiçe olması sağlanabilir.
Bu önerilerin hayata geçirilebilmesi için Dinar'da, konaklama anlamında yeni ve çağcıl koşulları taşıyan bir yatırıma gereksinim olduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır.
3- DEVLET SANAT KURUMLARI TARAFINDAN OLUŞTURULAN FESTİVALLER.
Bu başlık altında tümüyle Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği festivaller bulunuyor.
Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali :
Başlangıçta sadece ulusal olarak düzenlenen festival daha sonra yurtdışından toplulukların da davet edilmesiyle uluslararası boyuta taşındı. Özellikle Antalya ve çevresindeki yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken festival, Türkiye'nin tanıtımı açısından da önemli işlev gördü.
Bir süre parlak dönem yaşadıktan sonra, bütçe kesintileri, Kültür Bakanları'nın yeterli ilgiyi göstermemesi, DOB'nde yönetim değişikliği gibi nedenlerle son üç yıldır sönükleşti. Yurtdışı katılım da yok derecek kadar azaldı. Uluslararası sıfatı , ancak birkaç yabancı sanatçının eserlerde rol alması ve bir yabancı topluluğun katılımı ile sürdürülmeye çalışılıyor. Festival 2016'da, 23. kez düzenleniyor.
Uluslararası Bodrum Bale Festivali
Bodrum Kalesi'nde düzenlenen bu festival de, Aspendos'takiyle aynı nedenlerle sönükleştirildi. 2016'da 14. kez düzenlenecek festivalin “Uluslararası” sıfatı sadece adında kaldı. Sadece Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya DOB'lar tarafından bu yıl sahnelenmiş baleler Bodrum'a taşınıyor. Samsun DOB'dan ise katılım yok.
Uluslararası İstanbul Opera ve Bale Festivali
Aynı devlet kurumu tarafından düzenleniyor olması sebebiyle, bu Festivalin de durumu farklı değil.
Parlak başlayıp Denizbank sponsorluğunda yurtdışından kaliteli katılımlarla sürdürülen bu Festival de diğerleriyle aynı akibete uğradı. DOB Genel Müdürlüğü'nde yönetim değiştikten sonra Denizbank sponsorluğunu geri çekti.
İstanbul'da ayrıca başlatılmış olan Uluslararası Bale Yarışması da bu yıldan itibaren Opera Festivali kapsamına alınarak etkinliğin adı değiştirildi. Planlama ve eşgüdüm eksikliği, açılışın DOB'un orkestralarından biriyle değil, GSGM'ne bağlı İDSO ile yapılmış olmasından bile anlaşılabiliyor. Zamanlaması yapılırken Bayram tatilinin dikkate alınmaması, açılıışta salonun boş kalmasına yol açabilir.
Eskişehir Opera ve Bale Günleri
DOB Genel Müdürlüğü'nün Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ortak çalışma sonucu başlattığı etkinlik, günümüze kadar 6 kez yapıldı. Bu festivalin giderleri Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile DOB Genel Müdürlüğü arasında paylaşılıyor. Salonu da Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tahsis ediyor. DOB Genel Müdürlüğü'ne bağlı Müdürlüklerin programlarından seçilen eserler Eskişehir'de sahneleniyor ve kapalı gişe oynuyor.
Bu dört Festivalden ilk üçü, yeterli ödenek ayrılmaması, tepeden kaynaklanan ilgisizlik, planlama yetersizliği gibi nedenlerle sürekli başaşağı gidiyor.
Sonuç:
Sürdürülebilirlik açısından İstanbul, İzmir , D-Marin ve Gümüşlük Festivalleri'nin yakın gelecekte bir sorun yaşaması olası görünmüyor.
Ankara ve Mersin Festivalleri, ekonomik ve siyasal gelişmelerden etkilenmeme çabası içinde yeni tasarruf tedbirleri alarak devam edebiliyor.
Devlet Sanat Kurumlarının giderek tahsis ettikleri kaynakları azaltması ve mental olarak çatıları altındaki Festivallerine gerekli önemi vermemesi, bu alandaki Festivallerin geleceği hakkında kuşku yaratıyor.
Hükümetlerin, kültür-sanat politikaları konusundaki net duruşlarını tam olarak ortaya koyamamaları, Devlet Sanat Kurumları'nın geleceklerinin belirsizliği, yapılacak düzenlemelerin bakanların kişisel yaklaşımlarının ve bürokratların da etkisiyle netleşememesi, bu bakanlıkla yakından ilişkili olan Festivalleri de etkiliyor.
3 Haziran 2016, Dinar
*Şefik Kahramankaptan
Gazeteci ve Sanat Yazarı, Librettist
Çağdaş Sanatlar Vakfı Başkanı, SCAMV Festival Kurulu Üyesi
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Müzede Müzik / Salı Konserleri Sanat Yönetmeni