Dün akşam Almanya'nın deneysel festival programlarıyla ve çağdaş müziğe verdiği değerle ünlü Traunstein müzik günlerinde tamamı Türk bestecilerinden oluşan bir program sundum. Programda Erkin'in "6 Prelüd" ve "Duyuşlar" adlı eserleri, Saygun'un "Sonatin"i, İlhan Baran'ın "Mavi Anadolu" ve "Çocuk Parçaları" adlı eserleri ile benim piyano sonatım "GeziPark2" son olarak da üzerinde çalışmaya geçen yıl başladığım ve 12 parça olmasını istediğim "the art of piano" serisinden şu ana kadar bestelediğim ilk 3 parça yer alıyordu.
Bu eserler Türkiye'de bestelenmiş piyano müziği eserleri arasında en seçkin örneklerdir diyebiliriz. Konsere İlgi büyüktü. Konserin tüm biletleri haftalar önce tükenmişti. Konserde çaldığım eserleri mikrofonla anlatarak sundum. Hastalığım sebebiyle sesim kısıktı ama mikrofon olduğu için bir sorun olmamış. Bestecilerimizi, eserlerini, 1930lardan 1980lere kadar uzanan Cumhuriyet dönemini, amaçlarını, yazdıkları teknikleri estetik anlayışlarını, etkilendikleri -Bartok, Stravinski, Hindemith- gibi Batılı çağdaş besteciler ile olan müzik alışverişlerini ve tabii ki kendi eserlerimin, gününüzde yaşadığımız karmaşık ve güncel olayları, dramları, özgürlük mücadelesini konu alışını -almak zorunda oluşunu- anlattım.
Bu tür konserleri dünyanın her yerinde yapmalıyım hatta çoktan yapmalıymışım diye düşündüm. Her parçaya müthiş bir alkış fırtınası koptu. Bu sonbaharda Türkiye'de vereceğim konserlerde bu eserleri çalacağım. Aynı şekilde, hikayelerinden bahsederek.
Kendi başıma yalın kılınç yola çıktığım "Türk bestecileri eserlerini" kayıt altına alma ( CD-DVD-Sosyal Medya-TV prodüksiyonları) fikrime ise halen destek arayışım sürmekte. İlgilenen olursa mutlaka bana ulaşmalı. Bu proje Türkiye için önemli. Türkiye'nin aydınlık yüzünün tanıtımı için önemli. Önümüze yığınla engel konuyor. En çok da -maalesef-kendi camiamızdaki hazımsızlıklar engel teşkil ediyor. Benim sanatımla , aydınlık bir kültür projesine tüm kalbimi koymama destek olmak isteyen herkes, inanın güzel ve insani bir işe katkı sağlamış olur.
Bakın; Atatürk'ün isteği üzerine Ahmet Adnan Saygun, bir kaç haftada ilk Türk operası olan "Özsoy operası"nı bir kaç haftada besteledi, bir kaç gün prova edildi. Orkestra, koro her şey kısacık bir sürede organize edildi ve bu iş başarıldı.
Veya; 2. Dünya Savaşı sırasında Berlin bombardıman altındayken, Ulvi CemalErkin ve eşi Ferhunde Erkin efsanevi Berlin Filarmoni ile konser verdiler. Salonun dışında korkunç bir bombardıman yaşanırken sanatlarını sundular. Bütün bir dokümanı, bu sanatçıları düşünelim hep. Müthiş müzikler bestelediler.
Fazıl Say, 07.09.2016
( Salzburg - Zürih treninde)