Türkçenin Usta Oyuncusu
Kerim Afşar’ı Dil Devrimiyle Anarken…
Türk sanatı, yazını, oyunu üzerinde baskılar hep oldu ama şunu da özellikle belirtmeli ki bugünlerden bakıldığında, cumhuriyetin kurucu yıllarına, giderek altmışlı, yetmişli yıllara “altın dönem”ler demek çok da yanlış olmaz.
Cumhuriyet, Bilge Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ekin devrimi niteliğiyle, diğer sanat dallarıyla eşzamanlı olarak Türk oyun sanatını da daha ilk yıllardan başlayarak çağdaş boyutta kurmuş ve geliştirmiştir. Bu bağlamda Muhsin Ertuğrul’un üstün çalışmaları anımsanmalıdır.
Türk Devriminin ekinsel yanını Dil Devrimi dışında düşünmek ve anlamak olanaksızdır.
Önce Arap abecesinden Latin abecesine geçilmesi; hemen ardından da Türk Dil Kurumu’nun kurularak, Kurumun yapısı içinde ciltler dolusu derleme ve tarama çalışmalarının yapılması, yayımlanması Türk oyun sanatını da öz Türkçesiyle buluşturmuş ve varsıllaştırmıştır.
Halkevleri ile köy enstitülerinde en önemli oyunların sahnelendiğini görürüz (Bkz. Abdullah Özkucur’un, Talip Apaydın’ın köy enstitüsü yıllarını ilk elden anlatan yapıtları.)
İşte, 1960 Devrimi ve izleyen yetmişli yıllar “devrimci-aydınlanmacı oyun sanatı” denince ilk usa gelen sanatçı, Usta Oyuncu Kerim Afşar’dır.
Usta Gazeteci İlhan Selçuk'tan, kalpaksız Kuvvacı Uğur Mumcu'ya; Mümtaz Soysallara, Faruk Eremlere, Server Tanillilere, Ruhi Sulara, Muzaffer Erdostlara, Remzi İnançlara…uzanan görkemli, devingen ekin ortamı içinde Kerim Afşar’ın çok etkili bir yeri vardır.
Kerim Afşar, Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden 1953'te mezun olur. Henüz okulunu bitirmeden oyunlarda rol almaya başlar. Kerim Afşar 45 yıllık sahne yaşamında yaklaşık 100 oyunda, birçok filmde, dizide oynar; oyunlar yönetir.
Bir de Kerim Afşar’ın TRT'de "Radyo Tiyatrosu" izlencelerindeki eşsiz emeği vardır ki kuşaklar onun sesiyle, tepeden tırnağa sanat olan kişiliğiyle yetişmiştir. Bu bağlamda Türk ulusunun sanat öğretmenlerinden de saymak gerekir Afşar’ı.
Yurtdışında da oynayan Kerim Afşar, Devlet Tiyatroları'ndan emekli olur. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST), İstanbul Şehir Tiyatroları'nda emeği olağanüstüdür. Özellikle Ankara Sanat Tiyatrosu’yla Kerim Afşar adı özdeşleşir.
Oynadığı, emek verdiği onlarca oyun, derinlikli, en önemli oyunlardır, başyapıtlardır. (Öyle sıradan, izleyeni düşündürmeyen, “iş olsun” oyunlarında hiçbir zaman rol almamıştır.) Bu oyunların hangisini saymalı…
Bu satırların yazarını Sevgili Kerim Afşar’la, dostum Usta Gazeteci Işık Kansu tanıştırdı; o elimi büyük sıcaklıkla sıkışı, gözlerime içtenlikle bakarak, dostlukla seslenişi unutulmaz… Yaşamımın en değerli anlarındandır… Yanlış anımsamıyorsam Uğur Mumcu’nun yazılarıyla, savaşımıyla ilgili, Işık Kansu’nun yazdığı “Bir Pulsuz Dilekçe - Bugün Ne Yazsam” adlı oyunu oynuyordu Kerim Afşar. Kısa zaman sonra yitireceğimizi nereden bilirdim…
Oyun gelirini bağışlayarak Dil Derneği’ne özveriyle destek olmuş Kerim Afşar, 71. Dil Bayramı'nın kutlandığı gün, 26 Eylül 2003’te yaşamını yitirdi. O onulmaz dert onun da yakasını bırakmadı.
Türkçeye, Mustafa Kemal ülküsüne, düşününe; Dil Devrimine sarsılmaz bilinçle bağlıydı. Büyük bir devrimciyi, gerçek sanatçıydı. Onun oyunundan çıkan insan saatlerce esrikleşir, oyunculuğunun etkisinden çıkamazdı. Hani değişmek, arınmak denir ya, öyleşi… Kerim Afşar yeryüzüne oyuncu olmak, bu yolla insanlığı eğitmek, güzelliğe ulaştırmak için inmişti. Afşar’ı oyunculuk, sanat dışında düşünemezdiniz.
Eşi Sevgili Leyla Afşar'ın öncülüğünde verilmiş olan, “Dil Derneği Kerim Afşar Ödülü” ile oyun sanatımıza yapıtlar kazandırıldı. Bu alana emek verenleri özendirildi. Bkz. http://www.dildernegi.org.tr/TR,144/kerim-afsarin-yasamoykusu.html
Erdem dolu yaşamının her anında oyun sanatıyla yaşayan Kerim Afşar Ustayı; Dil Bayramının 84. Yıldönümünde, özlemle, saygıyla, sevgiyle anıyorum. Hiçbir zaman unutulmayacak…