İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bu yıl da göçebe. AKM’nin kapalı olması, hem bu binada etkinlik yapan kurumlarda, hem de seyirciler için artık dayanılmaz bir hal aldı. Ancak, hem bu kurumlar, hem de vefakar izleyiciler, mücadeleyi bırakmak istemiyorlar. Bu bağlamda herkesi gönülden kutluyorum.
İDSO 07.Ekim 2016'daki 2016-17 sezonu açılış konseri'nde, Aya İrini müzesinin o büyülü atmosferinde, dünyaca ünlü, milli damadımız (viyolacı Semra ile evli) şef Howard Griffiths yönetiminde yaparak, yine, daha önce de yurdumuzda konserler veren, dünyaca ünlü keman virtüözü Sarah Chang ve koro şefi Cem'i Can Deliorman yönetimindeki Devlet Çoksesli Korosu eşliğinde müzikseverlerle buluştu.
Howard Griffiths’i Londra’dan da tanıyorum. Daha önce Ankara’da çalışmış, orada Semra hanımla tanışıp evlenmişlerdi. 1977'de Londra’ya gittiğimde beni evlerinde konuk etmişleri. Annesi, babası ve kardeşini de tanırım. Harika bir ailedir. Türkiye’yi ve Türkleri çok sever ve konser vermek için devamlı olarak gelir.
AHMET DEFNE'DEN ÖZEL IŞIKLANDIRMA
İstanbullu sanatseverler, Aya İrini girişinde çok nezih bir ortamda karşılandı. Salona girdiğimiz andan itibaren atmosfer, tüm seyircileri etkiledi. İDOB eski ışık dekoratörü Ahmet Defne’nin, İDSO için, binanın tarihsel ve kültürel yapısına saygıya dayanan ışıklandırma tasarımı herkesin övgüsü ile karşılandı. Dayanamadım, gidip Ahmet Defne’ye teşekkür ettim. Konsere ilgi gösteren medya temsilcileri ve tanınmış renkli simalarla, Aya İrini'nin etkileyici ortamındaki konserde keman virtüözü Sarah Chang dinleyicilerin hayranlığını kazanırken, orkestra ve koro da performanslarıyla tam not aldı.
DENİZBANK'A TEŞEKKÜR
Konserden önce, İDSO Müdürü Sezai Kocabıyık, 12 yıldır ana sponsorluğunu yürüten DenizBank'a teşekkürlerini bir plaket vererek sundu. Plaketi DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş'i temsilen DenizBank Kültür ve Sanat Yöneticisi, benim de çok takdir ettiğin sevgili Perihan Yücel teslim aldı. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ilettiği mesajında şunları söylüyordu: "Sanatın ve sanatçının yanında yer almak, bankamızın sahip çıkmaktan hiçbir zaman vazgeçmediği kurumsal misyonu oldu. Türkiye'nin senfonik müzik alanındaki en köklü kurumlarından İDSO ile 12 yıldır el ele yürüttüğümüz DenizBank-İDSO konserlerimizin yeni sezonunun hayırlı olmasını, sergilenecek performansların bu yıl da hak ettiği yüksek ilgiyi görmesini temenni ediyorum. Sanatseverlerin sezon boyunca bu benzersiz sanat şöleninin keyfini doyasıya yaşaması en büyük arzumuz. Kültür yaşamımızda değer yaratan, iz bırakan etkinliklere imza atmaya devam edeceğiz."
İSTANBUL'U KLASİK MÜZİKLE TANITMAK...
Daha sonra söz alan İDSO Müdürü Sezai Kocabıyık, orkestra olarak en önemli misyonlarının hem klasik müziği halka yaymak, özellikle çocukları küçük yaştan itibaren klasik müzikle tanıştırarak onlara sevdirmek hem de İstanbul'u dünyada kültür-sanat şehri olarak tanıtmak olduğunu belirtti. Kocabıyık şöyle dedi: "Ülkemizin oldukça zengin bir klasik müzik geleneği var. Bizim misyonumuz, bu zengin birikimi hem yurt içinde hem yurt dışında başarıyla temsil etmek ve özellikle ülkemizin gençlerine tanıtarak sevdirmek. Daha önemlisi, İstanbul'la bütünleşen bir kurum olarak İstanbul'u dünyada klasik ve senfonik müzik ile tanıtmak istiyoruz. İstanbul'u uluslararası alanda sanat, kültür faaliyetleri ve özellikle klasik müzik ile anılan, tanınan bir şehir yapacağız."
15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE BİR AĞIT
Konsere başlarken şef Howard Griffiths, “Konserimizi 15 Temmuz şehitleri anısına adanmış bir eserle başlamak istiyoruz” dedi. O nedenle, ilk eser Kuzey’in Chopin’i diye bilinen Edward Grieg’in op. 46, 1 nolu Peer Gynt (Per Gün) süitinden Ase (Oze)’nin Ölümü adlı duygulu ve ağır bölümü olarak seçilmişti. Bilenler bilir; bu bölüm, (andante doloroso)ölümün anlatıldığı, son derece ağır ve düşük volümlü bir parçadır. Bu eser yorumlanırken, birden, dışarıdaki cami hoparlöründen yatsı ezanı sesi gelmesin mi! Orkestra’nın volümü de düşük olduğu için bu ses ezan süresi boyunca hissedildi. Neyse, fazla bir rahatsızlık olmadan eser tamamlandı ve hak ettiği alkışı aldı.
SARAH ÇANG'IN YETKİN ARŞESİ
Konserin ikinci eseri olan Johannes Brahms’ın Op. 77 Re majör Keman Konçertosu’nu yorumlamak için sahneye kemancı Sarah Chang çıktı. Ülkemize birkaç kez gelerek konserler veren sanatçı, Philadelphia'da doğmuş, 4 yaşında yerel orkestra eşliğinde ilk konserini vermiş. Koreli bir ailenin üstün yetenekli çocuğu olan Chang'ın annesi besteci, babası ise onun ilk keman öğretmeni . 8 yaşındayken Zubin Mehta ve Ricardo Muti önünde verdiği sınavlarda olağanüstü başarı gösterek New York Filarmoni ve Philedelphia Orkestrası ile hemen sözleşme imzalamış.
1992'de Avery Fisher Meslek Ödülü'nü kazanan en genç sanatçı olarak olağanüstü yeteneğini dünya çapında kanıtlayan Chang, Aya İrini’nin kendine has akustiği içinde, son derece yumuşak arşelerle, nefis ve bestecinin ruhuna uygun bir şekilde yorumladı. Brahms’ın bu tek keman konçertosu, (bu konçertonun piyano versiyonu da yapılmıştır) ünlü kemancı Joachim’in öneri ve yardımıyla bestelenmiş ve ilk kez 1879’da Leipzig’de yorumlanmıştır. Allegro non troppo adlı ilk bölüm, viyola, viyolonsel, korno, fagot gibi sazların girişiyle başlar, solonun girmesiyle, karşılıklı alışverişlerden sonra güzel bir kadansın ardından koda ile sona erer. İkinci bölüm (adagio) Bohemya melodisini andıran obua, korno ve tahta nefesliler grubunun başlattığı motifi keman alarak sürdürür. Bu bölümde de kemancımız bizlere duygulu anlar yaşatır. Allegro giocoso, ma non troppo vivace adlı ateşli olan üçüncü bölümün en büyük yükü kemandadır. Önce rondo, sonra da marş ezgileri ile canlı bir şekilde sona eren konçertoyu solist başarı ile tamamlayarak büyük alkış aldı. Seyircilerin alkışı ile birkaç kez sahneye çıkarak onları selamladı ve kalplerini kazandı.
BÜYÜK ESER, GEZEGENLER
Aradan sonraki eser, bana göre gerçekten büyük bir besteci olan ve şefin soydaşı, İngiliz Gustav Holst’un op. 32 Gezegenler Süiti’ydi. “Gezegenler” yani “The Planets”, Gustav Holst’un 1914-1916 yılları arasında bestelediği 7 bölümden oluşan görkemli bir senfonik süittir. Eserdeki her bir bölüm, güneş sistemindeki bir gezegeni anlatır. Ancak, bu anlatım içerisinde, Dünya ve eserin bestelendiği dönemde henüz keşfedilmemiş olan, günümüzde ise artık “Cüce Gezegen” olarak adlandırılan Plüton yer almaz.
ZENGİNLEŞEN SAZLAR
Konserin bu bölümü için orkestradaki saz sayısı zenginleşti. Neptün bölümünde yer alan koro, eserin partitürüne uygun olarak sahneden değil de, yan kulisten orkestraya eşlik ettiler. Holst bu eserinde gezegenleri astrolojik adları ile tanıtmaya çalışmış. Herhangi bir programı yoktur. Sadece mitolojik ve dinsel inançlarla ilintilidir. Holst Wagner’e hayran bir besteciydi ve bu doğrultuda eserler vermiştir, onun etkisi de müziklerinde görülür. En önemli eseri de ‘’The Planets’’ adlı Gezegenler süitidir. Holst süitinde gezegenleri şu adlarla anlatmıştır: 1. Mars (Savaş), 2. Venüs (Barış), 3. Merkür (Kanatlı haberci), 4. Jüpiter (Neşe getiren), 5.Satürn (İhtiyarlık getiren), 6. Üranüs (Sihirbaz), Neptün (Mistik inançlar kaynağı) Gustav Holst, orkestrasyon konusunda çok başarılıydı. Ralph Vaughan Williams, yaptığı eserlere son halini vermeden önce muhakkak Holst’un fikrini alır ve bundan sonra eserlerini tamamlanmış kabul ederdi.
“Gezegenler”, Holst’un lirik ve dramatik bir anlatımı ilginç motiflerle süsleyip çok zengin bir orkestrasyon sunduğunun güzel bir kanıtıdır. Besteci, bu eserinde büyük bir orkestra kullanmıştır: bas obuanın (konserde obua ile seslendirildi) da bulunduğu 16 üflemeli çalgı, tenor tubanın da olduğu 15 bakır çalgı, ayrıca tam takım yaylılar. Eserin sadece son anlarında duyulan koro. Cem’i Can Deliorman yönetimindeki Devlet Çoksesli Korosu, yan galeriden konsere eşlik ederek güzel bir birliktelik sağladılar. Konser bitiminde de, başta koro şefleri olmak üzere topluca selam için, sahne önündeki yerlerini aldılar. Seyirciler salondan ayrılırken hepsi de yeni sezona böyle bir programla başlamış olmaktan son derece mutlu idiler.
NERELERDE GEZECEKLER?
Konserden sonra konuştuğum İDSO Müdürü Sezai Kocabıyık şunları söyledi: “Biz 12 yıldır Denizbank sponsorluğunda bu konserleri gerçekleştiriyoruz. Bu sayede konserlerimizde dünyaca ünlü sanatçıları İstanbullu sanatseverlerimizle buluşturabiliyoruz. Bu verimli işbirliğinden dolayı başta Yönetim Kurulu Başkanı sayın Hakan Ateş olmak üzere tüm Denizbank ailesine teşekkür ederiz.”
Kocabıyık bu sezonun programından da biraz bahsederek, “4 Kasım’da Emek Sinemasında, 18 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde, 9 Aralık’ta Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde konserlerimiz olacak. Ayrıca belediyelere ait Beşiktaş Belediyesi’nin Fulya Sanat, Kadıköy Belediyesi’nin CKM, Maltepe Belediyesi’nin de Türkan Saylan Kültür Merkezinde konserlerimiz olacak. İstanbul’un tek konser salonu kabul edilen CRR Konser Salonu’nda ise ne yazık ki, Belediye ile Bakanlığımızın henüz bir anlaşma sağlayamamış olmasından dolayı, çok istememize rağmen konser veremiyoruz” dedi.