Mayası iyilik ve sorumluluk duygularıyla yoğrulmuş insanlar, nerede, nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, hangi yaşta olurlarsa olsunlar, kendilerini hayata karşı görevli bilirler. Kış günü aç kalmasınlar diye kuşlar için penceresine yem koyanlar, sokak hayvanlarına yiyecek verenlerle, kile örgütlerinde bir şeyler yapmaya çalışanlar aynı duygularla hareket ederler. Hasta yatağında bile kaşıyla gözüyle ibadet edip tanrısına karşı görevlerine yetiren müminler gibidirler.
Niçin böyledirler? Çünkü kendilerinin doğanın ve toplumun bir paçası olduklarını, herkesin ve her şeyin diğerlerine muhtaç olduğunu bilirler. Aslında doğanın ve toplumun kendilerine bahşettiğini ellerinden geldiği kadar ödemeye çalışırlar.
Resimde gördüğünüz emekli Fen Bilgisi Öğretmen İbrahim Belek 1936 doğumludur. 1955’te Savaştepe Öğretmen Okulu’nu, ardından Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü’nü bitirmiştir.
Önceki yıla kadar Bandırma’da emekliliğin yaşarken kendisine en yakın gördüğü kitle örgütlerinde görev almaktan başka, öğrencilerinin de içinde bulunduğu idealist meslektaşları tarafından çıkarılan meslek dergisini Bandırma’da ev ev, okul okul gezerek öğretmenlerine ulaştırmaktan erinmemiştir, yorulmamıştır…
Erdek koyundaki Dalyan’da yazlarını geçirirken bir kulübeyi, her yaz dört ay hizmet verecek çocuk kitaplığı haline getirmiştir. 12 yıl sürdürdüğü bu çabasının sonuçlardan ne kadar memnun olduğunu tahmin edebilirsiniz. İşte öğretmenliğin hayat boyu duyulan sorumluluğu… Sonunda buradaki 1.500 kitabı memleketi olan Susurluk Belediyesinin açtığı kütüphaneye vermiş, 2013 Temmuzunda Ankara Çayyolu’na taşınmıştır. Evine en yakın derneklerden biri olan Çayyolu ADD’ye kaydolmuş ve burada bir görev üstlenmiştir: Üyelere kitap hizmeti sunmak. Aslında dernekte kilitli dolaplarda 500-600 kitap vardır. Fakat o bunlara dokunmamıştır. Üyeler ve kursiyerlerden kitap istemiş, gelen 1.500-2.000 kitabı hizmete sokmuştur.
İbrahim Öğretmen, bu kitapların okunması konusunda şöyle bir usul geliştirmiştir: Kitaplar kilitsiz dolaplar ve çekmecelerdedir. Başlarında kimse beklememektedir. O bunlardan bazılarını bir masanın üstüne koyarak sergilemekte, zaman zaman sergideki kitapları değiştirerek burada okunması gereken ne kadar güzel ve yararlı kitaplar bulunduğunu ziyaretçilerin gözüne sokmaktadır. İsteyen herkes, istediği kitabı almakta ancak bunu masanın üstündeki bir deftere kaydetmekte, geri getirdiği zaman da önüne getirildiği ile ilgili bir işaret koymaktadır.
Çankaya Belediyesi Çayyolu Hizmet Binası’nın 5. katında irili ufaklı 30 kadar derneğin bürosu vardır. ADD üyelerinin sayısı iki yıl öncesine kadar 900’ü buluyormuş. Ödentisini vermeyen ve gelip gitmeyenleri elemişler, 350’ye inmiş. Bunların kaçının arada sırada da olsa derneğe uğradığını bilmiyoruz. İbrahim Öğretmen, çeşitli kurslara gelenlerle birlikte bu kata günde 150-200 kişinin geldiğini tahmin ediyor.
Ancak bu hizmetin sunulduğu 15 ay içinde alınan kitapların sayısı 550, geri getirilenlerin sayısı ise 250! Her kitabın içine yapıştırılan ve kitap okumanın yararlarını anlatan bir sayfalık metinde, alınan kitapların bir ay içinde geri getirilmesi isteniyor ama 200 kitaptan haber yok! Birkaçına “Aldığın kitap ne oldu kardeşim?” diye sormak için telefon edilenler var ama bundan bir sonuç alınamamış. Kim bilir belki bir gün geri getirirler...
İbrahim Belek öğretmen, 79 yaşında da bu topluma karşı kendini görevli sayıyor. Önceki yıl bir ameliyat geçirmesine rağmen sağlıklı. Yapabileceğine inandığı işlere sarılıyor. Zorluklardan yılmıyor. İşleyen Demir ışıldamaya devam ediyor. Benim gibi öğrencileri onun ellerinden saygı ile öpüyor…
Zeki Sarıhan (31 Ocak 2015)