Böylesi günlerde şiir kapıyor köşeyi.
Babanın kızına bakışı, kızın kendine ve erkeğe bakışını nasıl etkilemez?
Çok övündüğümüz Osmanlı’da bir tek ayrıcalıklı kadın kesimi var: padişah kızları… Ayrıcalıklı konumlarının en önemli kanıtı da kocalarının tek karıları olmaları... Çok eşliliğin hüküm sürdüğü Osmanlı topraklarında padişah kızıyla evlenen, saraya damat olan kişi, daha önce evliyse karılarını boşamak, daha sonra da başka evlilik yapmamak zorundaydı. Kadınlarla ilişki biçimi bilinen padişahlar, kadınların yaşadıklarını kızlarına yaşatmamayı böylece güvence altına almak istemişlerdi belki. 19. yüzyıl sonlarında tek eşliliğin yaygınlaştığı dönemde de padişah kızları yine birkaç adım öndeydiler: kendi eşlerini kendileri seçiyorlardı.
Peki, padişahlığı kendi eviyle sınırlı babanın davranışı nasıl etkiler kızını? Gülsüm Cengiz’in kapsamlı ve ödüllü araştırması “Kadınlar için Söylenmiştir”den seçtim aşağıdaki dizeleri:
Suna Aras’ın Kadın Denince Aklıma şiiri şu dizelerle başlıyor:
“Ne zaman ağzımı açsam
Sözümü kapatıp yutan
Bir bakış fırlatırdı babam.
Biz ne kadar biziz ne kadar onlar?
Ne kadar kendimiz olabildik ki?
(…..)”
Melek Özlem Sezer de “Geçkin Kızın Yaşadığı Evde: Menteşeler” şiirinin bir bölümünde şöyle diyor:
“(…)
Çocuktum,
Ablamla sobalı ev kardeşleri için
Birbirine sığınmaya ayrılan
Tek kişilik çift yatakta
Çok güldüğümüzde, döverdi beni
Uykusu bölünen babam
Ve hâlâ çoktan çıkıp gitmiş olduğum odalarda
Kilit seslerini işitiyorum, ama hâlâ, işte hâlâ
Konuşulmayan bir ahlâkın bakışlardaki beyitleri
Küçük kız, kalçasında sokaktan kalan tırpan izleri
Çok bıyıklı adamlar, öğretmenler, okul muavinleri
Jilet kesikleri evin masumluğunu korumak için suskun
Amcalar bilir elbet, ben nasıl bir söyleme’den geldim
Bilir ve masumluk konuşmaz ev içlerinde Çerkesliğin
Hepsi: babamın bakkaldan umduğu saygı için
(…)”
İki “kız” şiiri ise bir baba şairin son şiir kitabından… Sina Akyol’un “Salyangoz İlmi” kitabından “Kız Vermek” ile “Dört Çığlık”:
“Kız Vermek
I
Çillerini anlatsaydım
katmerli güller
açardı bahçenizde.
II
Alıp gitti
çillerini
bebeğine
götürdü.
III
Akşam olsun,
sofrasını kuracak;
ilk yemeği
babasının
ciğeri.
Dört Çığlık
I
Kızım nerede_
diye sordum, içime.
Çıt, dedi içim.
II
Kızım uzakta_
diye vursam uzağı
döner mi kurşun?
III
Çilleri kadim_
kızımı, ben ne yaptım..
uğurladım.
IV
Gayret; çiviye_
çekiç vurdum; mor yazsın
diye parmağım.”
…
Şairin söylediği yerde “sükût altındır”.