Ülkemizde yaygın durumdur: Herkes her şeyden anlar! Aydınların her konuyla ilgili mutlak bir düşüncesi vardır. Böylesi bir yakıcı yanlışa düşmek istemem. Kalıp bir tümce gibi gelebilir ama iyi bir müzik dinleyicisi olmaya çalışmamın yanı sıra, bağlama çalıp söylerim. Zaman zaman ekin buluşmalarında, çağrı üzerine küçük dinletiler sunuyorum. Az yüreklendim, rap müzik üzerine kafamda döndürüp dolaştırdığım bazı düşüncelerimi sunmak istedim.
Müzik toplumbilimi alanında da yetkin Prof. Dr. Ali Ergur’un çalışmasından yararlandım. Sağ olsun. İlginçtir, Sayın Ergur’un “Rap’ın Söyledikleri ve Söylemedikleri“ (Sanattan Yansımalar, 1 Ekim 2019) başlıklı yazısında bu müzik türünün hemen tüm özelliklerini bulurken, okumalarım öncesindeki öngörülerime de rastladım http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/ali-ergur/rapin-soyledikleri-ve-soylemedikleri/2089/ Ergur’un ve rap müzikle, genel anlamda hip-hop kültürüyle ilgili başka bilimsel çalışmalarda açıklandığı üzere, rap müzik (ve yine hip-hop kültürü):
Öfkeli bir dillendiriş dünyasıdır. Öfke giysiye, tarza, konuşma ve söyleyiş biçimine, seçilen sözlere… yansıtılır.
Bu öfke az ya da çok politiktir.
Eşitsizlik, baskı, yoksulluk, savaş üreten düzene karşıttır.
Sözler ve belirlenmiş tartım (ritim) öndedir; ezgi ise çok geriden, belli belirsiz eşlik eder.
Sözler tarzın özgünlüğü gereği, hızlı sözlenir.
Rap müziğin genel düşününü ve biçimini belirleyen söz konusu tavrı egemen kültür güçleri evcilleştirmekte gecikmez. Kısa sürede, politik özden koparılmış (giysisiyle, tarzıyla…) taklitleri, bozulmamış, gerçek rap yapıtlarının yanıbaşında bitiverir. Giderek, yaygınlaştırılan, beslenen, pompalanan pop kültür ve moda için yeni ve taze araç kılınır. Anamalcı tüketim kültürünü yöneten güçler bu yönlendirmelerin ustasıdır.
Bu güçler bir olumsuz işi daha yapıyor olamazlar mı? Gençlerin, gelecek kuşakların ezgiyle, bütünsel anlatımla, lirik ya da coşkulu müzikal yapılarla, bu gelenekle bağını kopararak, deyim yerindeyse kulaklarını bozmak!
Bir toplumun da bireyin de gelişmişlik düzeyinin en belirgin göstergelerinden biri müziksel algı düzeyidir. Bunu sağlayan birikim içinde ise ezgi yapısı, çoksesli duyuş ve beğeni çok önemli yer tutar. Bu birikimle ilişkiyi kopardığınızda epey eksik bir insan yapısıyla yüz yüze kalınabilir.
Savıma yanıt diye, rap müziğin çok yeni ve özgün özellikler taşıdığı, müzik tarihindeki örneklerle değerlendirilemeyeceği söylenebilir. Ne ki insanlığın binlerce yıllık müzik tarihinde ezginin değerini koruduğu, yeniliklerin ezgiyi yadsımadan, ezgi üzerinden lirizm, coşku, her tür duygunun sessel dillendirilişi temel alınarak yapıldığı açıktır. Müzik yapıtlarının teknoloji geliştikten sonra kaydedilebildiği gerçeği savımızı etkilemez. (Atonal müzik.. ritme dayalı örneğin Afrika halk-folk müziği… başka konulardır.)
Küresel dünyada neredeyse kulaklıksız dolaşan kimse kalmadı ama bu denli çok ve yoğun müzik dinleyicisinden müthiş sonuçlar ortaya çıktığını görmedik. Yanılıyor olabilirim, cehaletimdendir. Öyle sayılsın.
Arabesk bir yanı da bulunan rap müzik besteci ve dinleyicileri, protestolarını, karşı duruşlarını, (Türkiye’de olsun, Almanya’da, ABD’de olsun) ezgisel duyarlığı gözeterek daha güçlü ve etkili yaratabilirlerdi. Örnek mi, Joan Baezleri, Bob Dylanları, Pink Floydları unutmuyoruz, bugün de dinleyebiliyoruz.
İnsanlık tarihi, kişisel ömrün süresiyle algılanamayacak kadar karmaşık ve uzundur. Rap yarına kalır mı, kalırsa gelişmiş bir topluma mı işaret eder, bilinmez.
GÜNAY GÜNER
6 Şubat 2020, Ankara