2018 yılı tüm Dünya operalarında ‘’Rossini Yılı’’ olarak kutlanmaktadır. Bu nedenle, diğer sanat kurumlarında da olduğu gibi, İDOB da geçen sezon etkinliklerinde Rossini’ye geniş yer vererek seyircinin beğenisini kazanmıştı.
2018-19 sezonuna yine Rossini ile başlangıç yapıldı. Orkestra şefi Zdravko Lazarov yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, korosu ile solistleri, tamamı Rossini’nin eserlerinden oluşan muhteşem bir konser verdiler. Konsere solist olarak tenor Caner Akın, bariton Caner Akgün, soprano Hale Soner ve Hande Soner Ürben kardeşler, baslar Gökhan Ürben ile Umut Tingür, mezzosopranolar Elif Tuğba Tekışık ile Nesrin Gönüldağ, soprano Sevim Zeranoğlu ve rahatsızlığı nedeniyle son anda konsere katılamayan bariton Ali İhsan Onat’ın yerine bariton Nejat Işık Belen sahneye çıktılar.
Tamamı G.Rossini eserlerinin seslendirildiği konsere bestecinin çok sevilen operası ‘’Sevil Berberi Uvertürü’’ ile başlandı. Orkestra şefi Zdravko Lazarov’un başarılı yönetimi altındaki İDOB Orkestrası’nın bu güzel eseri aynı güzellikte yorumlaması, salondaki izleyicilerden coşkulu alkışlarla karşılık bulmasını sağladı. Daha sonra sahneye çıkan bariton Caner Akgün, aynı operanın en çok sevilen aryası Figaro’nun Cavatini ‘’Largo al factotatum’’ u hem sesi hem de sahne üstü mizanseni ile iyi bir şekilde yorumladı. Sevil Berberi’nden sevilen bir başka arya olan Rosina’nın aşkını dile getirdiği ‘’Una voce poco fa’’ şarkısını seslendiren soprano Hale Soner’in belcanto icrasındaki başarısı için övgüye değer sanatçılardan biri oldu. Sevil Berberi’nin kötü karakteri olan müzik hocası Don Basilio rolünün ünlü şarkısı olan ‘’La calunnia è un venticello’’ gerçekten çok hoş, melodik olarak da güzel bir parçadır. Bu şarkıda da bas Gökhan Ürben güzel bir icra ile bu güzel parçayı, mizansenli olarak söyledi. Sevil Berberi operasından son parça bir düetti. Rosina ile Figaro’nun ünlü ‘’Dunque io son tu non m'inganni’’ adlı güzel şarkısını Elif Tuğba Tekışık ile Caner Akgün iyi bir birliktelik ile seslendirdiler.
Sevil Berberi operasındaki müziklerden sonra bestecinin bu kez iki perdelik melodramı olan Semiramide Operasından ‘’Bel raggio lusinghier’’ aryasını soprano Ayşe Sinem Ekşioğlu zarif bir şekilde seslendirdi.
Rossini’nin bir başka operası olan ve bir hizmetçinin bir gümüş kaşığı çalması ile suçlandığı, ancak gerçek hırsız olan bir saksağanın kaşığı yuvasından atmasıyla gerçeğin anlaşılmasını konu alan ‘’Hırsız Saksağan’’ Operası Uvertürü de çok sevilen konser parçalarındandır. Bu güzel uvertür İDOB Orkestrası için kolaylıkla yorumlanan bir eser oldu.
Ünlü bir Avrupa halk masalı olan ve Türkçede Külkedisi olarak bilinen Le Cenerentola operasından ‘’Nacqui all´affanno e al pianto... Non più mesta’’ adlı güzel aryayı seslendiren mezzosoprano Nesrin Gönüldağ’ın temsideki gösterdiği başarısını bu kez konserde de tekrarlamış oldu. Bu operanın Angelina, Clorinda, Tisbe, Don Romira, Dandini ve Don Magnifico arasındaki çok beğenilen bir altılısı olan ‘’Siete voi?’’ şarkısı için Nesrin Gönüldağ, Sevim Zeranoğlu, Elif Tuğba Tekışık, Caner Akın, Caner Akgün ve Nejat Işık Belen bu güzel sestettoyu salonu dolduran seyircilere zevkle dinlettiler.
Rossini’nin Türklere olan sevgisi operalarına da yansımış ve bununla bağlantılı bestelediği operalardan biri de Il Turco in İtalia (İtalya’da Bir Türk)’dür. Bu operanın sevilen bir düeti ‘’Bella Italia, alfin ti miro’’, İtalyan Fiorilla ile Türk Selim arasındaki aşkı konu alır. Bu düette Sevim Zeranoğlu ile Umut Tingür bizlere güzel melodiler dinlettiler. Ardından İDOB Orkestrası aynı operanın uvertürünü yorumladı. Bu parçanın bitimi ile ara oldu.
Aradan sonra orkestra ile birlikte koro da yerini aldı. Bu kez solist olarak sahneye soprano Hande Soner Ürben geldi. Solo arp ve koronun eşliğinde bestecinin yine Türk İtalyan dostluğunu ele alan, bizim Fatih Sultan Mehmet dediğimiz II. Mehmet (Moammeto II) operasından, Anna’nın ‘’Guisto ciel, in tal periglio’’ adlı güzel aryasını söylerken çok başarılıydı.
Daha çok uvertürü ile bilinen ve çok sevilen opera olan Guillaume Tell operasından Arnold’un oldukça zor ve teknik gerektiren aryası olan "Ne m'abandonne point...Plus de crainte inutile" şarkısı için tenor Caner Akın başarılı bir yorumlama ile hak ettiği alkışı aldı.
Konserin son parçası da bestecinin önceki sezon İDOB’da icra edilen Stabat Mater’inden, koro tarafından icra edilen ‘’Amen. In sempiterna seacula’’ adlı güzel final bölümüydü. Zdravko Lazarov’un usta bageti, deneyimli orkestra ve koro şefi Paolo Villa’nın hazırlamış olduğu koro tarafından çok güzel bir şekilde seslendirildi.
Konserin sonunda, seyirciler uzun süren alkışlarla memnuniyetlerini dile getirmiş oldular. Konsere katılan tüm sanatçılar sahneye gelerek seyirciyi selamladılar. Bu arada sahneye gelen İDOB Müdür ve Sanat Yönetmeni bas Suat Arıkan, seyircilerin ilgisinden memnuniyetini belirterek şunları söyledi:
‘’2018 yılının icrası, büyük opera bestecisi ve az önce sizin de şahit olduğunuz gibi, insanlara hep yaşama arzusu veren, sayısız opera besteleyen Rossini üzerine geçti. Biz de İstanbul Devlet Opera ve Balesi olarak, onun Stabat Mater adlı oratoryosunu seslendirdik. Bu sezon, 2018 bitmeden, 15 ve 17 Kasım’da bu eseri iki kez daha tekrarlayacağız. Açılış konserimizi de ona ithaf ettik. Ne yazık ki Dünyayı gezen Rossini Sergisi bu akşam açılamadı ama Rossini Stabat Mater konseri günü, fuayede İtalyan Kültür Merkezi tarafından açılışı yapılacak.
Bu sezon İstanbul Devlet Opera ve Balesi yine XVI. yy’dan XXI. yy’la kadar, çok farklı stil, ülke ve dönemlere ait sesler alacak sahneyi. Burada bu yılın teması İDEALİZM. İdealizm denince, gündemimize Don Kişot geldi ve biraz abartarak balede Don Kişot, operada Don Kişot, çocuk oyunlarında Don Kişot, konserlerde Don Kişot….
Geçmiş sezonlarda hala seyircisini ulaşamamış, hala taze olan Falstaff gibi, Ninatta, The Rex Progress; balede de Judith Balesi gibi eserler var. Balede Don Kişot, operada Don Kişot, müzikalde Don Kişot, çocuk oyununda Don Kişot, konserlerde Don Kişot! Bunların yanında daha bir sürü sürpriz eserler yeni sezonda sanatseverlerle buluşacak.Temsillerde görüşmek üzere, iyi sezonlar diliyorum.’’
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Orkestra, Koro ve solistleri 2018-19 sezonu ‘’Açılış Konseri’’ne güzel hazırlanmışlardı ve iyi bir performans gerçekleştirdiler. Tüm sanatçılar, kendilerine verilen görevleri başarı ile yerine getirdiler. Bunda da orkestra şefi Zdravko Lazarov, koro şefi Paolo Villa ve başkemancı, konsertmayster Oleksandr Samoylenko gibi deneyimli ustaların rolü çok büyük.
Ben de buradan tüm İDOB camiasına iyi bir sezon diliyorum.
İsmail Hakkı Aksu