Bir müzik dergisinde “Yüzyılın Dolandırıcılığı” benzeri bir başlık gördüğünüzde, ister istemez merak ediyorsunuz. Okuduklarımdan, konunun bu başlığı hak edip etmediğine tam olarak karar veremediysem de, ilginç bulduğumdan, paylaşmak istedim. “Ses Evreni” ile ilgili olmasa da, müzik dünyası dedikodusu olarak, okuyuculara da ilginç gelebilir diye düşündüm.
Maurice Ravel’in dünyaca ünlü eseri Bolero üzerindeki telif hakları 1 Mayıs 2016 tarihinden itibaren ortadan kalkmış; bu da, bu tarihten itibaren her müzisyenin Bolero’yu Fransa’nın müzik yazarları, bestecileri ve editörleri birliği olan Sacem’e ( Türkiye’deki Mesam muadili) herhangi bir telif hakkı ödemeksizin çalabileceği, kaydedebileceği anlamına gelmekte. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Lakin madalyonun arka yüzü de var.
Öncelikle bazı hatırlatmaları yapmakta yarar var.
Maurice Ravel 1937 yılında ölmeden önce tüm varlığını kardeşi Edouard Ravel’e miras bırakıyor. Buna telif hakları da dahil. O yıllar için 10-15 milyon Frank (2,5 - 3 milyon Avro sabit Avro kuruna çevrildiğinde) tutarında bir rakamdan söz ediyoruz. Edouard ağabeyinin mirasını, bestecinin en iyi şekilde anılması yönünde değerlendiriyor. Nitekim bestecinin Paris’e oldukça yakın, Montfor-L’Amaury’deki evini müzeye dönüştürüyor (Müze bildiğimiz kadarıyla bugün hâlâ, randevu üzerine gezilebiliyor) ve onunla ilgili bütün anma etkinliklerine destek oluyor.
Lakin Edouard ve karısının geçirdikleri bir otomobil kazası onları bakıma ve sürekli masaja muhtaç hale (o dönemlerde fizik tedavi yokmuş, demek ki) getirince, Jeanne Taverne isminde aslında hemşire olan ama düğme yapımı ve kanarya satışıyla daha çok ilgilenen bir hanımı kendilerine masaj yapması için istihdam ediyor. Jeanne Taverne’nin kocası, eski madenci, arada berberlik de yapan Alexandre, Edouard’ın şoförü oluyor. Çift Ravel’lerin evine yerleşiyor, bir daha oradan ayrılmıyorlar.
Edouard Ravel’in eşi 1956 yılında ölüyor. Genelde evinden pek çıkmayan Edouard bir yıl sonra, ağabeyinin ölümünün 20. Yılı vesilesiyle Paris’te yapılan bir törene katıldığında, telif haklarının % 80’ini Paris şehrine, bestecinin adına bir ödül yaratılmak üzere bağışlayacağını ilân ediyor. Ama ne oluyorsa evine, Saint-Jean-de-Luz’a döndükten sonra oluyor, fikrini değiştiriyor. Jeanne Taverne’yi evrensel mirasçısı tayin ediyor. Böylece 1960 yılında zengin yaşlı adam öldüğünde, Ravel ile hiçbir kan bağı olmayan Taverne çifti kendilerini yüzyılın en büyük bestecilerinden birinin mirasçısı olarak buluyorlar. Bu, Maurice Ravel’in her bir eseri icra edildiğinde ceplerine yığınla para akması anlamına geliyor (90’lı yıllarına kadar sadece Bolero’nun her on beş dakikada bir çalınarak, dünyanın en çok çalınan eseri olduğunu belirtmek gerek). Rakamsal olarak, o dönemin medyasında çıkan haberlere göre 36 milyon Frank’tan, diğer bir ifadeyle yaklaşık 5.5-6 milyon Avro’dan söz ediliyor. Ravel’lerin İsviçre’de yaşayan ve o güne kadar ortalıkta görünmeyen iki kuzeni mirası kendi üstlerine çevirmeğe çalışsalar da, başaramıyorlar.
Jeanne’ın 1964 yılında ölümünden sonra kocası Alexandre Taverne Georgette adında manikürcü bir hanımla evleniyor. Hanımın ilk evliliğinden bir kızı var, adı Evelyne. 1973 yılında Alexandre’ın ölümüyle Georgette dul kalıyor. O da 2012 yılında ölüyor. Böylece Evelyne, yani Maurice Ravel’in erkek kardeşinin masajcısının kocasının ikinci eşinin birinci kocasından olan kızı, Maurice Ravel’in mirasçısı oluyor.
Karışık bir macera romanı gibi izlenebilecek bu miras öyküsünün anlattıklarımın dışında, anlatmakla neredeyse bitmeyecek daha ne ayrıntılar, meselenin ne kadar büyük hukuki boyutları var, okuyunca ve biraz araştırınca, görülüyor. Bu yazı kapsamında bu ayrıntılara girmeyi gereksiz gördüm.
Bolero’nun mirasçılarıyla ilgili bu karışık ve de karmaşık hikâye henüz sonlanmış da değil çünkü 1 Mayıs tarihinden tam 5 gün önce Sacem’in bürosunu bir avukatlar ordusu istila ediyor. Karara itiraz ediyorlar. Gerekçeleri ise şu: 1928 yılında Bolero ilk kez Palais Garnier’de (Paris Operası) seslendirildiğinde, bir balenin müziği olarak kullanılmıştır; ünlü balet Nijinski’nin kızkardeşi Bronislava Nijinska’yla beraber, sahne dekorlarını ve kostümleri tasarlayan Alexandre Benois’in bir balesi olarak sahnelendiğinden ve Benois 1960 yılında öldüğünden, eserin telif hakkının 2038 yılına kadar muhafazasının gerektiği iddia edilmekte. Söz konusu edilen 20 milyon Avrodur ve Ravel’in mirasçılarıyla, dekorcu Alexandre Benois’ nın mirasçıları arasında paylaşılması istenmektedir. Sacem buna itiraz emiştir ve kararı mahkemeler verecektir!
Öte yandan Maurice Ravel’in “mirasçıları” gün yüzü görmeğe devam ediyorlar. Zira Çocuk ve Büyüler’in haklarının ortadan kalması için 2033 yılına; Don Kişot’tan Dulcinea’ya adlı yapıt için 2055’e; 1919 öncesinin yapıtları içinse, 2022’a ulaşılması gerekmekte.
Bu arada sadece Bolero’nun değil, La Valse ve Çigan’ın ve iki piyano konçertosu üzerindeki telif hakları ortadan kalmış durumda. Bu eserleri çalanlara, bu eserlerden yararlanarak, bale müziği yapacaklara duyurulur.