Yazıma başlamadan önce, bir durum tespiti yapmak istiyorum. O da şudur:
Opera, tüm sanat dallarını içinde barındırabilen, topyekün bir sanatlar bileşkesidir. Ünlü Alman opera bestecisi Richard Wagner, operayı tanımlarken ‘’GESAMKUNSTWEK’’ topyekün sanatlar bütünü diye tanımlamıştır. İçinde müzik, tiyatro, dans, mimik, resim, mimari, edebiyat vs. birçok dalları barındırır. Bu yüzden, sanatların en yücesi olmayı hak etmektedir. Bir eğlence değil, eğitim kurumudur. Tabiİ ki, bu sanatları yeterince algılayabilmek için de, belli bir kültür düzeyi gerekmektedir. İşte bu düzeye ulaşabilmek için de eğitime ihtiyaç var. 1959 yılında Aydın Gün, İB Şehir Tiyatrolarının niçin kurulması gerektiğini Belediye Meclisinde anlatırken, operanın bu eğitim özelliğini vurgulayarak Meclisten öyle onay almıştı.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu sezona güçlü bir repertuar hazırlığı ile açılış yapmaya hazırlanıyor.
NAUM'DAN SÜREYYA'YA
Bilindiği gibi, Türkler opera ve klasik müzikle tanışmaya Osmanlı döneminde başlamışlardı. Yurt dışından gelen opera grupları, saraylarda ve sanatsever vatandaşların kurduğu tiyatrolarda temsiller veriyorlardı. Bu tiyatrolardan biri de, şimdiki Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan ve Çiçek Pasajı adıyla bilinen yerdeki Naum Tiyatrosu’du.
G. Verdi, İtalya’da temsillerinin ilklerini yaptıktan sonra, ikinci olarak bu tiyatroda oynatmıştır. İşte bu temsillerden ilki de, onun Ernani operasıdır. G. Verdi'nin 1844 yılında yazdığı Ernani operası 1 Şubat 1846 tarihinde İstanbul'da burada sahnelendi. Bu temsil Ernani’nin Türkiye prömiyeridir. Aradan geçen 170 yıl sonra, bu eser İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde tekrarlanmış olacak. Artık, bu temsil, röpriz mi olacak, yoksa Türkiye prömiyeri mi, bunu izleyenlerin takdirine bırakıyorum.
Aydın Gün, Muhsin Ertuğrul ve arkadaşlarının, Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nda kurdukları İstanbul Şehir Operası, 1969 yılında Devlet Operası’na devredilmişti. O günlerden, bu günlere kadar, hep başyapıtlar ile sezon açılışları yapmıştır, bunu yapabilen kurumlar sayılıdır.
ARIKAN NE DİYOR?
Bu yazıyı hazırlamadan önce, bilgi almak amacıyla, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni, bas Suat Arıkan ile görüştüm. Bana, özetle yeni sezon eserlerini tanıttı ve onlar hakkında bilgiler verdi. Sanatseverlere hitaben bakın neler söyledi:
"Tüm dünyada yaşanan olumsuzlukların karşısında, haykırışımızı tekrarlıyoruz: Yaşasın SANAT !
Dünyayı kurtarmanın tek çaresinin, sanat olduğunu tekrarlayıp durduk. Ne yazık ki, yaşadıklarımız, hep bizi haklı çıkarıyor.
Bu sezon, yine yoğun bir programla -tüm ekibimizle - karşınızda olacağız. Repertuar, 17.y.y.'dan 21.y.y.'a uzanan çok renkli bir programdan oluşuyor. Bu sezon aramıza katılan genç sanatçılarla harmanlanan kadromuz, daha da zenginleşti.
Kurucu önderimiz Aydın Gün'e adayacağımız, 2016-17 Sezonu'nun; içine daha da çok SANAT doldurarak, yaşamınızı daha da yaşanılabilir kılması umuduyla saygı ve sevgilerimi sunarım."
Gelelim bu sezonun yeni eserlerini tanıtmaya devama:
ERNANİ
Bütün toprakları elinden alınmış bir soylu olan Ernani, haydutların içine düşmüş ve onlardan biri olmuştur. Güzeller güzeli Elvira'yı sevmektedir. Elvira, yaşlı Silva'nın nişanlısıdır ve yakında onunla evleneceği için çok üzülmektedir; çünkü o da Ernani'yi sevmektedir. İşte opera bu aşk çıkmazını işlemektedir.
Orkestra şefliklerini Borislav İvanov ile Roberto Gianola’nın yapacağı Ernani’nin reji, dekor, kostüm ve ışık tasarımı Kuzman Popov'a ait. Koro şefliği ise Paolo Villa yapıyor. Efe Kışlalı, Bülent Külekçi, Murat Güney, Sedat Öztoprak, Suat Arıkan, Zafer Erdaş, Kenan Dağaşan, Perihan Diana Nayır Artan, Evren Ekşi, Burçin Çilingir Savigne, Deniz Yetim ve diğer sanatçılar dönüşümlü olarak rol alacaklar.
HOVARDANIN SONU
İDOB’un diğer yeni eseri, ilk kez 1961-62’de Ankara’da Madame Ninnette de Valois tarafından bale olarak sahneye konmuş olan, İgor Stravinski’nin The Rake’s Progress (Hovardanın Sonu) adlı operası. Eser, hovardalığı iş edinmiş Tom Rakewell'in çöküşü üzerine kuruludur. Aytaç Manizade’nin sahneye koyacağı eserin orkestra şefliğini Can Okan, dekor tasarımını Efter Tunç, kostüm tasarımını Ayşegül Alev, koro şefliğini Paolo Villa yapacak. Işık ise Yakup Çatrık’a ait. Bülent Atak, Kenan Dağaşan, Gökhan Ürben, Gülbin Günay, Otilya İpek, Caner Akın, Erdem Erdoğan, Işık Belen, Kevork Tavityan, Önay Günay ve diğer sanatçılar dönüşümlü oynayacaklar.
GÜZEL HELEN
Kurumun üçüncü yeni eseri, Fransız besteci J. Offenbach’ın, konusu eski Isparta’da, savaştan hemen önce geçen ve daha çok operet özellikleri taşıyan La belle Hélène (Güzel Helen) adlı eseri. Operet, Isparta Kraliçesi ve Menelaos'un eşi Helen'in, Truva Kralı'nın oğlu Paris ile kaçış hikâyesini gülünç bir şekilde ele alır. Bu olay Truva Savaşı'nın çıkmasına sebep olmuştur. Murat Göksu’nun sahneye koyacağı oyunun orkestra şefi Serdar Yalçın, dekoru İsmail Dede, kostümü Serdar Başbuğ, korosu Paolo Villa’ya teslim. Solistliklerini dönüşümlü olarak yapacak olan Caner Akın, Ahmet Baykara, Cenk Bıyık, A.Murat Erengül, Caner Akgün, Kevork Tavityan, Gökhan Akyüz, Zafer Erdaş, Gökhan Ürben sanatçılar rollerini aldılar, çalışıyorlar.
BACH, KAHVE KANTATI
Bach severler için de, onun ünlü Kahve Kantatı, kantat olarak sınıflandırılmasına rağmen aslında küçük bir komik operadır. Genel olarak o dönem Leipzig'de sosyal bir problem olmuş kahve bağımlılığını hicivsel bir dille anlatır. Piyanist Hüseyin Kaya’nın yönetiminde, Tülay Uyar, Sirel Yakupoğlu, Kevork Tavityan, Timur Doğanay ve Süha Yıldız solistlikleri dönüşümlü yapacaklar.
Tekrarlanan opera eserleri ise Başka Dünya, Bajazet, Don Pasquale, Faust, La Cenerentola, Kötülüğün Döngüsü.
BALELER
Bale eserlerine gelince, 1 Mayıs 1986 yılından sonra, bu kez, beyaz balelerden P.İ. Çaykovski’nin Uyuyan Güzel’i Ayşem Sunal kendi koreografisi sahneye koyuyor. Dekor-kostüm ikilisi Adnan Öngün ve Çimen Somuncuoğlu’na ait. 3 gün sürecek olan Dünya Dans Günü Etkinlikleri kapsamında sırasıyla 'Bahar Ayini/Ateş Kuşu' (I.Stravinsky) halka açık genel prova ve prömiyer, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencilerinin gösterisi yer alacak. Tekrar eserler olarak Giselle, Korsan, Fındıkkıran, MDT’ist Şehir Orman, Güldestan ve Minifest yer alacak.
İDOB çocukları da unutmadı. Çocuklar için Öylesine Bir Dinleti, orijinalinden farklı olarak içinde bir de özgün masal barındırmaktadır. Hem çocukları tiyatro, opera, bale ve klasik müzik gibi sanatın farklı dallarıyla tanıştırmayı hem de eğlendirerek onlara hoşça vakit geçirtmeyi amaçlayan oyunun tamamında yer alan operalardan seçilen masallaştırışmış şarkılar ve aryalar çocuklara tiyatral bir anlatımla sunuluyor. Dedektif Köpek ile Kitap Kurdu oyunları da devam ediyor.
KONSERLER
Konser etkinliklerine gelince, 29 Eylül’de sezon açılış konseri yapılıyor. İDOB bu yıl Süreyya Operası’da 10. Yılını dolduruyor. Bu açılış konseri de bu 10. yılın şerefine yapılıyor. Çok zengin solist, orkestra ve koro bu konserde yer alıyor. Orkestrayı İtalyan şef Roberto Gianola yönetecek. Bu konserin tekrarları 1 Ekim’de, yeni açılacak olan Beyoğlu Emek Pera ve 10 Ekim’de Bakırköy Leyla Gencer sahnelerinde. Diğer konserler ise şunlar: Anneler Günü, Antik Aryalar, Bahar Şarkıları, Brahms Aşk Şarkıları, Don Kişot Çeşitlemeleri, Dünya Opera Günü, Gençlik, Goethe’den Saygun’a Doğru, I.Viyana Okulu Bestecileri, İki Piyano Ustasından Şarkılar, Kadın ve Erkek Aşkı Anlatıyor, Leyla Gencer’i Anma ve Schubert / Winterreise (Kış Yolculuğu) konserleri.
Oldukça zengin bir program. Şimdiden İDOB yönetimi ile sanatçı ve teknik ekibine başarılar diliyorum. Ayrıca, sahnesini ve olanaklarını İDOB’a açan Kadıköy Belediyesi’ne sonsuz teşekkürler. Bir teşekkür de, Fulya Sanat’la Beşiktaş Belediyesi, Leyla Gencer Sahnesi’yle Bakırköy Belediyesi ve sahnesini İDOB’a hiçbir ücret almadan veren, Beyoğlu Emek Pera ile Genel Sanat Yönetmeni DOBGM eski Genel Müdürü sayın Remzi Buharalı’ya. İyi ki varlar! Sizler sayesinde bu sanatlar ayakta durabiliyor. Hep düşünüyorum, bu kurumlar olmaSaydı İDOB’un hali ne olurdu!
İyi bir sezon dileklerimle.