İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın 24 Kasım 2017 Cuma akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde verdiği konserini Rengim Gökmen yönetti. Kazak kemancı Aimann Mussakhajeyeva konsere solist olarak katıldı ve Franz Waxman’ın Carmen Fantezi’sini seslendirdi. Programda ayrıca Tolga Taviş’in (1980) Senfonik Fragmanlar adlı eseri ve Edward Elgar’ın Op.35 (Enigma Çeşitlemeleri olarak da bilinen) Özgün Bir Tema Üzerine Çeşitlemeler’ini yer alıyordu. Başkemancı koltuğunda Ayşe Özbekligil vardı.
24 KASIM.
Herşeyden önce, dün gece konserin 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne denk gelmesi nedeni ile “Öğretmenler Günü Konseri” başlığını alan konser, senfoni orkestrasının değerli öğretmenlerimize bir hediyesi oldu. 24 Kasım orkestranın üyeleri olan Leyla Berk ve Murat Berk için hüzünlü bir anı oluyor maalesef. Ülkemizin yetiştirdiği saygıdeğer sanatçılardan arp solisti ve eğitmeni Sevin Berk Hanımefendiyi de sonsuzluğa uğurladığımız tarih olduğundan, bugün biraz karmaşık duyguların sahnede olduğu bir gün oldu diyebiliriz.
HER ZAMAN FİLMİN FRAGMANI OLMAZ.
Bu akşam konserin ilk eseri, Tolga Taviş’in 2014 yılında bestelediği ve ilk olarak yine Rengim Gökmen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından 7 ekim 2016 tarihinde seslendirilen Senfonik Fragmanlar’dı.
Bestecinin Hekimoğlu Operası’nın bir “uvertürü” niteliğinde düşünebileceğimiz eser, Gökmen’in de tavsiyeleri üzerine ortaya çıkmış. Filmlerin vazgeçilmezi olan fragmanlar (filmin konusu hakkında izleyiciye kısa bilgi veren film de diyebiliriz) müzikte de Tolga Taviş’in yorumu ile bana göre uvertürlere alternatif bir form almış.
Genel olarak bir film müziği havasında tınlayan Senfonik Fragmanlar, nefeslilerin ağırlıkta olduğu, yaylı çalgıların ise yer yer gerilimi dinleyiciye ulaştıran partilerle, son dönem Türk besteciler içinde Taviş’e ayrı bir kulvar açmış gibi duruyor. Fazıl Say’ın 1914 uvertürü için yazdığım yazıda da belirttiğim gibi, bu ülkenin bestecilerinin uluslararası platformda adlarını duyurmaları için iki önemli yol var: Bunlardan biri ulusal müziğimiz olan Türk Halk Müziğini yeniden ele almak, bir diğeri de müzik endüstrisinin en çok ses getiren sektörlerinden biri olan film endüstrisine el atmak. Umuyorum bir gün bu ikinci alanda ses getiren bir bestecimiz olacaktır.
BAŞKA BİR CARMEN FANTEZİ.
Her ne kadar konser programında Pablo de Sarasate’nin Carmen Fantezi’si yazmış olsa da konserin solisti Mussakhajayeva, Franz Waxman’ın Carmen Fantezi’sini seslendirdi.
Kazakistan Halk Sanatçısı ünvanına sahip, eğitmen, solist ve idareci Mussakhajayeva, Nisan 2016’da da İDSO ile konser vermiş ve İstanbullu dinleyiciyi büyülemişti. Aradan geçen bir yıldan sonra sanatçı yine istimi üzerinde bir şekilde sahnedeydi.
Carmen Fantezi denince ilk akla doğal olarak Pablo de Sarasate gelse de, sanatçının seslendirdiği Waxman’ın fantezisi, benim de ilk kez kayıt yapma şansına sahip olduğum bir eser oldu. Bu nedenle ters köşe eserleri çok seviyorum. Bir tonmayster için sürekli aynı eserleri kaydetmek bir yere kadar kendini geliştirmeyi sağlasa da (mesela geçen gün 2012 yılında kaydettiğim bir eseri bu yıl çok farklı bir tonlama ile kaydettim) başka başka eserleri kaydetmek hem repertuarını hem de değişik fikirleri mikrofona alma şansını veriyor.
Waxman’ın Carmen Fantezi’sine dönecek olursak, 1946 yılında “Humoresque” adlı film için bestelenen özgün müziğin içinde yer alan bu bölüm (özgün müzik aynı zamanda Drama ya da Komedi dalında en iyi özgün müzik adayı olmuş). Başta Jascha Heifetz tarafından çalınması planlandıysa da eserin kayıtlarında “genç” Isaac Stern yer almış ve filmde yakın çekimlerde onun eli kullanılmış.
Filmi izledikten sonra Heifetz, Waxman’a bu eseri radyo programı “The Bell Telephone Hour”da çalmak istediğini ve eseri biraz genişletmek arzusunda olduğunu söylemiş. Eser böylece Heifetz tarafından 9 Eylül 1946’da programda çalınmış. Trompet ve orkestra, Keman-Piyano, Viyola-Piyano/Orkestra gibi düzenlemeleri de olan eser, günümüzde virtüozların repertuarlarında sıkça seslendirdiği eserlerden biridir.
Bu gece Aimann Mussakhajayeva eseri hem teknik hem de yorum olarak kusursuz bir şekilde seslendirdi. Teknik pasajları seslendirirken sanki bir çocuk melodisi basitliğindeymişcesine sunan sanatçı, Carmen’in havasına uygun bir gönderme yaparak kırmızı bir elbise ile sahneye çıkması da estetik anlamda da bir uyumun göstergesiydi.
Bizet’nin şansızlığı ancak klasik müzik dinleyicisinin büyük şansı Carmen Operası’nın bu unutulmaz temasının ardından alkışlar üzerine yeniden sahneye gelen Rengim Gökmen ve Aimann Mussakhajayeva, Gökmen’in “Öğretmenler Günü” üzerine kısa konuşmasının ardından Jules Massenet’nin “Meditasyon” parçası ile planlı bir bis yaptılar.
Mussakhajayeva bu kez Carmen’in hırçın havasını bir kenara bırakarak, dinleyiciyi uzaklara taşıdı ve eserin bitimi ile alkışlar üzerine yeniden sahneye geldi. Sanatçı bu kez de dinleyiciye Kazak besteci Yevgeny Brusilovsky’nin “Boz Aygır” parçasını seslendirerek steplerde gezen vahşi atların dünyasına götürdü.
ÇEŞİTLEMELERİN ŞİFRESİ.
Konserin ikinci yarısında yer alan Edward Elgar’ın Op.36 Enigma Çeşitlemeleri, İngiliz müzik tarihinin ve de bestecinin en önemli eserlerinden biri sayılır. İlk olarak 1899 yılının Haziran ayında Hans Richter yönetiminde Londra’da seslendirilen eser, Elgar’ın müzisyen olan ya da olmayan on dört arkadaşının karakteristik özelliklerini anlattığı bir çeşitlemedir.
Eserin ilk notalarının, günümüz sinemasında bir dönüm noktası yaratan “Matrix” filminde elektronik müzik yapısı ile kullanılması ile tekrardan parlamasını sağlayan yapısı ile Enigma Çeşitlemeleri, bu gece Rengim Gökmen yönetiminde İDSO ile dinleyiciye keyifli dakikalar yaşattı.
Eserin içindeki soloların genel olarak hatasız seslendirildiğini söyleyebilirim. Viyolonsel ve viyola sololarında Yılmaz Bişer ve Ersin Pamukçu’nun sololarının ise bu gece biraz daha ayrıldığını mikrofonlarıma yansıyan notalardan söylemek zorundayım. Nefeslilerin sololarında hem entonasyon hem de birliktelik açısından bir sorun yaşanmadı. Ancak eserin sonuna doğru nedense bir parça tahta ve bakır nefesliler arasında entonasyon farkı oluşmaya başladı. Bunun nedeni havanın etkisi mi yoksa başka bir neden mi var onu daha sonra mutlaka öğreneceğim.
Genel olarak Rengim Gökmen bu hafta İDSO ile çok iyi bir prova süresi geçirmiş. Eserlerin yorumuna odaklı bir orkestra havasında olan İDSO, Caddebostan Kültür Merkezi’nde gelmiş dinleyiciye hem solist hem de orkestra olarak keyifli bir konser yaşattı. Dinleyicinin iki haftadır aralarda alkışlamaması ise kafama “acaba yazdıklarımızın bir etkisi mi olmaya başladı” sorusunu getirmiyor değil. Sebep ne olursa olsun, sonuç bu olduktan sonra hiç önemi yok, aynen devam.
Gelecek haftaya kadar herkese sanat dolu günler diliyorum.
MEHMET SUNGUR
25 Kasım 2017