İDSO'nun 9 Aralık akşamı Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Saray'ında verdiği konserini Roul Grüneis yönetti. Rus trompet sanatçısı Sergei Nakariakov konsere solist olarak katıldı ve Joseph Haydn'ın 1 numaralı Do Majör Viyolonsel Konçertosunun Flügelhorn ve Orkestra için uyarlamasını seslendirdi. Başkemancı koltuğunda Ayşe Özbekligil vardı.
Konsere geçmeden önce geçen hafta yazdığım bir konu hakkında düzeltme yapmak istiyorum. "İşine Yatırım Yapmak" başlığı altında yazdığım yazıda orkestranın trompet grubu üyesi Timuçin Abacı'nın kullandığı trompetten bahsetmiştim. Ancak hafta içinde Orkestra Müdürü olan arkadaşım Sezai Kocabıyık bana trompeti Timuçin Abacı'nın tercih ettiğini ama satın alınmasını orkestra yönetiminin yaptığını söyledi. Bu durumda tebrikleri hem Timuçin Abacı'ya hem de Sezai Kocabıyık nezdinde orkestra yönetimine yapmak gerekiyor.
TROMPETİN USTA NEFESİ NAKARIAKOV
Konserin solisti Rus trompetçi Sergei Nakariakov Sovyetler Birliği'nde dünyaya gelmiş. Yeteneği çok erken yaşlarda fark edilen sanatçı 1988 yılında yetişkinler için düzenlenen Bakır Nefesli Çalgılar Yarışması'da kazandığı ödülden sonra ülke dışında konser vermesi söz konusu olunca ailesinin kararı Sovyetler Birliği'nden İsrail'e taşınmak olmuş. Bugüne kadar dünyanın en seçkin konser salonlarında konser veren sanatçı aynı zamanda önemli kayıtlara imza atarak adını duyurmuş. Kardeşi de piyanist olan Nakariakov, kardeşi ve Belçikalı piyanist Maria Meerovitch eşliğinde birçok ülkede resital turneleri düzenlemiş.
Trompet çalgısındaki tekniği ile Finlandiya basını tarafından "Trompetin Paganini'si" olarak adlandırılan Nakariakov, konserde ilginç bir seçim yaparak Haydn'ın Viyolonsel Konçertosunun Flügelhorn için düzenlemesini seslendirdi.
Nakariakov gerçekten de çalgısına hakim bir sanatçı olarak yansıdı mikrofonlarıma. Trompet yerine daha yumuşak tınılara sahip Flügelhorn'un tercih edilmiş olması bence çok yerinde olmuş. Konçertonun başında bir iki talihsiz nota dışında eser gayet güzel ve ustalıkla seslendirildi. Eşlik konusunda prova sırasında fark ettiğim ve Sezai Kocabıyık ile paylaştığım nefeslilerin yaylı grubundan uzak kalması ile oluşan senkron sorunu da nefeslilerin yaylı grubuna yaklaşmaları sonucunda düzeldi. Bunun dışında orkestra bir kaç hatalı nota dışında güzel bir eşlik yaptı. Ancak hatalı girilen bir yer vardı ki bulunduğum yerden bunun aceleci müzisyen mi aceleci şefin mi neden olduğunu bilemedim.
Konçertonun sonunda gelen alkışlar üzerine Sergei Nakariakov düzenlemesi kendine ait olan Jean Baptiste Arban'ın Venedik Karnavalı Çeşitlemeleri'ni seslendirdi. Bu noktaya kadar başarılı bir solist olduğu zaten belli olan Nakariakov'un neden "Trompetin Paganini'si" lakabını aldığını hep birlikte gördük ve duyduk. Venedik Karnavalı trompetçilerin çalmayı sevdiği ve gerçekten ustalık gerektiren parçalardan biridir. Hata kabul etmeyen teknik yapısı ile virtüoziteyi ortaya çıkaran parçayı Nakariakov da imzasını atmak için seslendirdi diyebiliriz. Hâttâ ilk yarının sonunda düşüncem "Haydn'a gerek bile yoktu, sadece bu parça bile yeterdi" oldu.
RAVEL'İN MİSTİK ESERİ
Konserin ikinci yarısında seslendirilen Maurice Ravel'in 1 ve 2 numaralı Daphnis & Chloe Süiti, bestecinin en tanınmış eserleri arasında yer alır.
1909 yılında Ballet Russes'un kurucusu Sergei Diaghilev tarafından Ravel'e sipariş edilen bale müziği 1912 yılında tamamlanarak aynı yılın Temmuz ayında Pierre Monteux yönetimindeki orkestrayla Ballet Russes tarafından Paris'teki Theatre dün Chatelet'de sahnelenmiştir.
Milatta sonra 2. Yüzyılda yaşamış Yunan yazar Longus tarafından yazılan eser çobanlar tarafından yetiştirilmiş iki yetim çocuğun aşkını anlatan bir öyküdür. Koreografisi Rus koreograf Michel Fokine tarafından yapılmış ve Fokine ile Ravel arasında ciddi bir görüş ayrılığı olmuştur. Fokine'in kafasında Antik Yunan canlanırken, Ravel 18. Yüzyıl Fransız ressamların tasvir ettiği Yunanistan'ı hayal etmiştir. Bu nedenden dolayı eser bana göre izlenimci havası ile Ravel'in imzasını taşıyan notalar üzerinde Fokine'ın düşündüğünden çok daha iyi bir ifadeye bürünmüş.
Orkestrayı büyük teknik pasajlarla zorlamayan ancak yapı olarak üzerinde yoğun çalışma ve konsantrasyon gerektiren eser özellikle nefesli grubuna verilen pasajlarla çalınması zor eserler sınıfına giriyor bana göre. Flütçü Bülent Evcil eserin en önemli solo partisini küçük bir konçerto gibi yorumlayarak göz doldurdu diyebilirim.
Sonuç olarak bu hafta İDSO'dan başarılı bir konser dinledik diyebilirim. Solist tanınmış bir isim olunca dinleyicisi de bol olan orkestra bu hafta verdikleri emeklerin karşılığını almış oldu.
Gelecek hafta buluşmak dileği ile.