İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 25 Aralık tarihli konserini geçen hafta konuk olan Polonyalı şef Lukasz Borowicz yönetti. Yıl sonu olması nedeni ile artık gelenekselleşmiş "Yeni Yıl" konseri bu hafta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşti. Konserin solistleri soprano Birgül Su Ariç ve tenor Bülent Bezdüz'dü.
Konserin başlığı "Yeni Yıl" olunca doğal olarak konser programı da Strauss ailesinin valsleri, polkaları ve operalardan seçmeler şeklinde düzenlenmişti.
İSTANBUL'DA VİYANA RÜZGÂRLARI
Yıllar boyunca Viyana Filarmoni Orkestrası'nın geleneksel yeni yıl konserlerini televizyonda izleyen ve bu atmosferi bir kere canlı olarak izlemeyi Hollywood ağzı ile "Bucket List" yani "Ölmeden önce yapılacaklar listeme" eklemiş biri olarak, yeni yıl konserlerinin ülkemizde yapılıyor olmasını keyifle karşılıyorum.
Konu Viyana Filarmoni Orkestrası'nın yeni yıl konserlerinden açılmışken, konseri izlemenin o kadar da kolay bir olay olmadığından bahsetmek istiyorum. Plânlarınızı yaptınız, Viyana'da kalacak otelinizi ayırttınız, uçak biletleri falan herşey hazır. Haydi şimdi Viyana Filarmoni Orkestrası'nın internet sitesinden güzel bir yer beğenip bin küsur avroyu gözden çıkartıp biletimizi alalım derseniz işte orada maalesef durmanız gerekiyor.
İnternet sitelerinde aynen şu açıklama var:
"Değerli dinleyicilerimiz, bu etkinliğe katılmak isteyen o kadar dinleyici var ki, herkesi burada toplamamız mümkün değil. Bu nedenle herkese eşit şans verebilmek adına çekiliş yapmak zorundayız. Sitemize üyeliğinizi yaptıktan sonra katılmak istediğiniz konseri işaretleyerek bizden haber beklemenizi rica ediyoruz."
Özeti şu: Kraliyet ailesinden, Çok Önemli Kişi (VIP) ya da devlet adamı falan değilseniz tahminen ilk on sıra dışındaki yerlerde bu konseri izlemek için piyangonun size vurmasını beklemeniz lâzım. Sonrasında cebinizde ortalama 35 ila 1090 avro varsa bu konseri izleyebilirsiniz. Bu arada 2017 yılının konserlerini izlemek istiyorsanız 2 Ocak - 29 Şubat 2016 arası başvurularınızı yapabilirsiniz. Bundan önce yapılan başvurular kabul edilmiyor. Başvuru tarihi şansınızı değiştirmiyor bu arada, yani 2 Ocak'ta yapılan başvuru ile 29 Şubat'ta yapılan başvurunun şansı eşit.
Konserler derken bu etkinlik üç konsere bölünmüş. Birincisi ve en ucuzu 31 Aralık sabahı yapılan genel prova. İkincisi 31 Aralık gecesi yapılan konser ve en pahalısı aynı zamanda televizyonlarda canlı olarak yayınlanan 1 Ocak sabahı verilen "Yeni Yıl" konseri. Merak eden olursa, üç konserde de aynı program çalınıyor. Bu nedenle hangisini dinlediğinizin sadece parasal ve prestij bakımından önemi var.
LÜTFI KIRDAR'DA GRAMMY'LI BİR TENOR
Ülkemizde kıytırık bir futbol karşılaşmasında atılan gol günlerce basında konuşulurken, bir sanatçımızın yurtdışında kazandığı yarışma ya da aldığı ödül, o sanatçı tesadüfen "magazinsel" değilse ciddi basında "kerhen" haber olurken, diğer basın kanallarında esamesi bile okunmaz.
İşte o "haber" değeri taşımayan sanatçılardan biri de tenor Bülent Bezdüz'dü. 2002 yılında Sir Colin Davis yönetiminde gerçekleşen Les Troyens albümü "En İyi Klâsik Müzik Kaydı" ve "En İyi Opera Kaydı" dallarında iki ödülün sahibi olmuş. Hangi ödül mü bu? Dünya müzik piyasasını domine eden Grammy ödülünden bahsediyorum.
Tenor Bezdüz bu ödülle de kalmamış, 2006 yılında yapılan 48. Grammy ödüllerinde yine Sir Colin Davis yönetiminde gerçekleşen Giuseppe Verdi'nin "Falstaff" kaydı "En İyi Opera Kaydı" dalında ödül kazanmış.
Bu arada söz Grammy'den açılmışken, 2015 yılından itibaren klâsik müzik dalında verilen "En İyi Vokal" ödülü için kriterler değiştirilmiş bulunuyor. Bundan sonra bu kategoride yarışmak için en iyi vokal adaylarının bütün albüm boyunca yer almaları gerekecek. Bunu da not olarak iletelim.
YENİ YILIN DEĞİŞMEZLERİ
Lukasz Borowicz yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası yeni yıl konser programını geçtiğimiz yıllardan çok da fazla değiştirmeden hazırlamış. Bunu yaparken sanırım dinleyici kitlesinin beklentisi ön plânda tutulmuş. Strauss ile Lehar arasında geçen program tenor Bülent Bezdüz'ün alkışları topladığı Lucio Dalla'nın meşhur "Caruso" şarkısı, Michael Lucarelli'nin "Malaguena" şarkısı ve soprano Birgül Su Ariç ile düet yaptığı Francesco Sartori'nin "Time To Say Goodbye" şarkısı ile çeşitlenmiş oldu.
Soprano Birgül Su Ariç, bazı aryaları Türkçe söyledi ve bence bu güzel de oldu. Tabii ki aryaların yazıldığı dilden söylenmesi önemli. Ancak popüler bir konserde bu o kadar da önemli bir durum değil. Hâttâ gelen dinleyicinin aryada neden bahsedildiğini anlaması açısından bana kalırsa gerekli de.
Konserin genel havası dinleyiciyi memnun etti. Kayıt yaptığım yerden bile bu memnuniyeti hissettim. Dozunda esprilerle süslenmiş konserde, açık ara en güzel sürpriz başkemancı Ayşe Özbekligil'e akort için "La" notasını vermesi gereken orkestra müdürü ve obuacı Sezai Kocabıyık'ın partilerin vazgeçilmez düdüğü ile La notasını vermesi oldu.
Yine de konser için bazı noktalar vardı ki bunları da es geçmemek gerek.
Çok modern bir yapıya sahip olsa da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı adından da anlaşılacağı gibi bir "Kongre ve Sergi" mekânı. Yâni konser salonu değil. Atatürk Kültür Merkezi boyutuna en yakın salonlardan biri de olsa, akustik açıdan bir konser salonu niteliği taşımadığından konserde solistlerin mikrofonla seslendirilmiş olması maalesef akustik ambiyansı öldürdü.
Son dönemlerde yurt dışında da moda olan, şancıların mikrofon kullanma merakı belki en arka sıradaki dinleyiciye bile ulaşabilme hevesinden geliyor olabilir. Ancak dünyanın en iyi kafa mikrofonları (Head Set olarak bilinen) bile henüz gerçek insan sesinin karakteristiğini vermekten uzak. Bu nedenle metalik ve doğal olmayan bir sesle karşılaşmak yerine kulakları biraz daha açmak ve bu sesi kendi doğallığında duymak bana göre çok daha önemli.
İkinci husus, yıllardır yeni yıl konserlerini izleyen ve kaydeden biri olarak orkestranın konserlerde seslendirdiği eserleri çok ciddiye almadığını düşünüyorum.
Tamam, Valsler ve Polkaları bize ait müzikler değil. Buradan bakılacak olursa Türk bestecisinin eserleri seslendirilmediği sürece programda yer alan başka eserler de bize ait müzikler değil. Yüzyıllardır orkestra ve çok seslilik geleneğini yaşayan Batı ülkelerine göre bizim bu alandaki deneyimimiz en kabadayı tahminle 150 yıl civarında.
Bu noktada Ahmed Adnan Saygun'un "Atatürk ve Musiki" kitabında yer alan bir anı aslında bu ülkedeki klâsik müzik alanında uğraşan herkesin düstur edinmesi gereken bir gerçeği ortaya koyuyor:
"Atatürk ile röportaj yapan Alman bir gazetecinin çok sesliliğe biraz acele şekilde geçilip geçilmediği sorusuna Atatürk'ün (Siz ne kadar zamanda geçtiniz) sorusu ile cevap vermesi üzerine gazetecinin (Dört yüz yıl) olarak cevabına son noktayı koyan (Eh işte bizim o kadar vaktimiz yok) cevabı" sanırım bugüne kadar yapılanların hâlâ yeterli olmadığının göstergesidir.
Konunun başına dönecek olursak, orkestranın yeni yıl konserlerinde seslendirdiği eserleri yeterince ciddiye almadığını düşünme sebebim, eserlerin icrası doğru gerçekleşse de havasının hâlâ bana ulaşamaması olabilir.
Bu eserler konser salonları dışında, partilerde, kokteyllerde ve başka etkinliklerde yıllarca seslendirildiği için belki de insan bilinçaltı bu eserleri "kolay" ve "harcıâlem" olarak algılayabiliyor. Bestelenme amacı eğlence bile olsa "eğlence ciddi bir iştir" diye düşünmek lâzım. Unutulmamalıdır ki müzik yazısı dönemdaşlarına göre çok "basit" görünen Mozart'ın eserleri seslendirilmesi en zor eserler arasındadır. Yani bu işin "şakası yok" arkadaşlar.
ALKIŞA DOYAN DİNLEYICİ
Yazımın sonunda bölüm aralarında kendini tutamayarak habire alkışlama hevesinde olan dinleyici için bu konserin "tam istediği" konser olduğunu söyleyebilirim. Her parçanın sonunda doya doya alkışlayan "yeni kuşak" dinleyici umuyorum hevesini bu konserde gidermiş ve yeni yılda biraz olsun bölüm aralarını takip eder duruma gelebilsin.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'na Yeni Yıl Konseri geleneğini devam ettirdiği için teşekkür ederken, gelecek yıl onlarla çok daha iyi konserlerde birlikte olmayı diliyorum.
Son olarak bu konseri 13 Ocak 2016 tarihinde TRT Radyo 3 Klâsik Kuşağında yayınlanan Bir Konser programında saat 20.00'den itibaren dinleyebileceğinizi hatırlatırım.
Sanattan Yansımalar Portalı okuyucuları için huzur, barış, sanat dolu bir yıl olsun.
İyi Seneler.