Müstahkem Mevkii Er Hamamı'nda Çanakkale Seramik Müzesi
BİNANIN TARİHÇESİ :
Şu anda Seramik Müzesi’ne dönüştürülmüş olan, Çanakkale Cevatpaşa Mahallesi Kaya Sokak’taki bina, kitabesine göre Hicri 1322-Miladi 1906 yılında Müstahkem Mevki Komutanlığı Er Hamamı (MST.MV. ER HAMAMI) olarak inşa edilir. 1919 yılındaki İngiliz İşgali sırasında çekilen fotoğraflar ve eldeki diğer fotoğraflar ile mimari izlerinden, Cumhuriyet’in ilk yıllarında binaya müdahaleler ve ilaveler yapıldığı görülür. 1940’lara kadar geleneksel yöntemlerle işletilen hamama sonraki yıllarda kazan eklenerek kalöriferli ısıtma sistemine geçilir. Hamam, askerlerin yanı sıra 1950-60’lı yıllarda kent merkezinde yatılı okuyan öğrencilere de hizmet verir. Yapının kullanımının Çanakkale Belediyesi’ne devrinden sonra “3R(Rölöve-Restorasyon-Restitüsyon) Projeleri” hazırlatılarak onarımı tamamlanan yapı, 8 Kasım 2013’de Çanakkale Seramik Müzesi olarak yeniden hayat bulur. Ek binasına da Çalışma Atölyeleri, Toplantı Odası ve Arşiv yerleştirilir.
ÇANAKKALE SERAMİKLERİ ve MÜZESİ :
Kale-i Sultaniye, 1461-62 yıllarında Fatih’in inşa ettirdiği bugünkü Çimenlik Kalesi etrafında bir askeri garnizon olarak kurulur. 17nci yüzyılda Osmanlı’nın dünyaya açılan bir liman kentine evrilir. Gündelik gereksinimleri karşılayan seramik kap, çömlek, testi, çanak gibi ürünlerin yapımına başlanılıp, daha sonra da deniz yoluyla bunların ihracatına geçilmesi ile, halk arasında zaten kullanılagelmekte olan “Çanakçıların Kalesi” adı Çanakkale’ye dönüşür.
Geleneksel Çanakkale Seramikleri 17nci yüzyıl sonlarından 20nci yüzyılın başlarına değin, mutfakta ve gündelik yaşamda günün isteklerini karşılayan bir el sanatı olarak, oldukça yaygın bir üretim alanı bulurlar. Edmund Chishull(1704-1765) 1669’da, Richard Pococke(1704-1765) 1740’da ve Richard Chandler(1738-1810) 1764’deki seyahatlerinde, Çanakkale’de geniş çapta çanak çömlek üretildiğini yazarlar. 18nci yüzyılda kırmızı ya da bej hamurla çukur tabak, kase, küp, sürahi, testi ve vazo gibi formlarda motif ve desenler ustalıkla işlenir. Çoğu kez şeffaf sır kullanılır. 19ncu ve 20nci yüzyıllarda kalite düşer, ama çok renklilik ve kullanım alanı genişler. Çömlekçi Çarkı başındaki ustalar Kalıp Kullanım Tekniği’yle farklı kombinasyonlar uygulayarak, geniş bir seramik yelpazesine imzalarını atarlar. Seramik Ustaları’nın üretimde kullandıkları form ve desen zenginlikleri, yaşamın içinden ve kentten geniş izler taşır. Kentin mimarisi, boğazdaki yelkenli tekneleri, çevredeki doğal hayatın çeşitliliği, ustaların “usta” fırça darbeleri ile hayata geçirilir.
Çanakkale Seramik Müzesi’nin alt katında işte bu Çanakkale Seramikleri’nin at başlı testi, şekerlik, ibrik, çift kulplu testi, maşrapa, gaga ya da aslan ağızlı testi, baharatlık, kap,vazo, kase,fincan, meyvelik, mangal, halka gövdeli testi, gaz lambası, kapaklı şekerlik, çukur tabak, şişe, yazı takımı, matara ve diğer formlardaki örnekleri; mütemmim cüzleri(tamamlayıcıları) olan kurnalar, çeşmeler, peştemallar, göbek taşı vb. ile bir arada ustaca sergilenmektedir. Üst katında ise değişik seramik sanatçılarının “süreli sergileri”ne (Gezdiğimiz tarih itibariyle Zehra Çobanlı’nın “Yolculuğumun İzleri” sergisi vardı. 28 Mayıs 2015-28 Eylül 2015 arasında açık kaldı) yer verilmektedir.
Yolu Çanakkale’den geçenlerin ya da bu müze nedeniyle Çanakkale’ye düşürecek olanların; Çanakkale Seramik Müzesi’ni, sürekli sergi salonlarını, ürün teşhir ve satış bölümünü gezmelerini, Müze’de yapılan etkinlikler ve verilen eğitimler konusunda bilgi almalarını, hararetle öneririm.