Orkestra Akademik Başkent, “Denizbank Konserleri” etiketi altında, sezonun üçüncü konserini, Başkent Üniversitesi Bağlıca Yerleşkesi'ndeki İhsan Doğramacı Konferans Salonu'nda verdi. Program bizi 18'nci yüzyıl başlarına, müziğin kilise bünyesinde yapıldığı döneme götürdü.
Arcangelo Corelli (1653-1713) çağının ünlü keman virtozu olarak büyük saygı gören, besteleriyle de barok ve geç barok dönemin bestecilerine yol göstermiş bir İtalyan müzik insanıydı. Op. 6 dizisinde yer alan konçerto grossoları, daha çok “kilise konçertosu” diye nitelendirilen türdedir. Sol Minör 8 No'lu konçerto “Fatto per la notte di natale / Noel gecesi için hazırlandı” başlığını taşır. Parlak, törensel ama aşırı süslemelerden uzak bu yalın partisyonunun başına besteci el yazısıyla “istenilirse katlanarak icra edilebilir” notunu düşerek hayli kalabalık topluluklarca da çalınabilmesine kapı aralamıştır. Corelli eseri, hamisi olan Kardinal Ottoboni'nin siparişi üzerine 1699'daki Noel gecesi ayini için yazmıştır.Bir bakıma 17 yüzyılın son konçertosu diye de nitelendirilebilir.
İki keman ile viyolonselin oluşturduğu solocu grubuyla, orkestranın diğer yaylıları bazen birlikte çalar, bazen karşıtlıklar oluştururlar. Orkestra Akademik Başkent şefi Orhun Orhon, bazı dönemsel eserlerin şefsiz olarak topluluğun birinci kemancıyı kılavuz alarak seslendirilmesine önem verir ve bunu da uygular. Noel Konçertosu'nda da sahnede şef yoktu, iki kemanda Gönenç Sazer ile Eda Aymergen, viyolonselde ise Aslı Gültekin solocu pozisyonunda yer alıyordu. Altı bölümden oluşan ve ezgisel zenginliğin yanında çok tempoluluğun dikkati çektiği bu eser, temiz ve ününe yakışır biçimde icra edildi.
Konserin ikinci eseri, Corelli'nin ardıllarından bir başka saygın İtalyan bestecisi Giovanni Battista Pergolesi'nin (1710-1736) Stabat Mater'iydi. Meryem Ana'nın çarmıha gerilmiş İsa'yı gördüğü andaki acı, yakınma ve bir ananın çocuğuna duyduğu sevgiyi anlatan bir tür olarak ortaya çıkmış, dinsel bir müzik biçimi olan Stabat Mater değişik dönemlerde Rossini, Verdi, Dvorak, Arvö Part gibi besteciler tarafından da kullanılan bir form olmuştur. Bir soprano ile bir alto ya da mezzosopranonun düet ve soloları, yaylı çalgılar ile org eşliğinde ilerleyen eser 12 bölümden oluşur. Eski bir dinsel metin olan “Sequenza”nın kullanıldığı eseri Pergolesi, Napoli Kardeşler Derneği'nin siparişi üzerine bestelemiştir.
OAB Müzik Yönetmeni şef Orhun Orhon, bestecinin uhrevilik ile dünyeviliği kaynaştırmaya çalıştığı bu eseri seslendirmek üzere Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin nitelikli solistleri soprano Görkem Ezgi Yıldırım ile mezzosoprano Ezgi Karakaya'yı davet etmişti. Doğrusu iyi bir seçim yapmıştı. Çünkü hem volüm, hem de parlaklık itibariyle birbiriyle uyumlu iki sesti. Soloları zaten tamamdı. İki nitelikli ses, özellikle 1, 3, 5, 8, 9. bölümdeki düetlerinde eserin hakkını verirlerken, 11. bölümdeki operatik düeti hayranlık uyandıracak güzellikte söylediler. Bu bölümdeki müzik, pergolesi'nin daha sonra yazacağı “Hanım Olan Hizmetçi” adlı komik operasının habercisi gibiydi. İki solist, finaldeki “Amen”e uzanan “quando corpus morietur, fac, ut animae donetur paradisi gloria” ile doruğa çıkıp büyük bir alkış aldılar. Orhun Orhon yönetimindeki orkestra da, eseri duyarlılıkla seslendirerek alkışa ortak oldu.
Opera dağarında bulunan daha güncel ve dünyevi soprano-mezzo soprano düetlerinde de bu iki sesi dinlemeyi tahayyül ettim. Örneğin Lakme'nin “Çiçek Düeti”nde...
Her iki eserde de orkestraya “görsel zenginlik” katan, bir nevi lavta olan terbo eklenmişti. Cem Çeliksırt'ın çaldığı terbo'nun sesi, doğası itibariyle çok küçük olduğu için, hiç duyulmadı. Kaan Yüksel'in çaldığı org partilerinin sesi ise elektrikli piyanodan geliyor, yadırganmadan amaca ulaşıyordu.
***
Konser başlama saati 19.30'dan 20.00'ye alınmıştı. Eskişehir yolunda başlatılan bir alt geçit inşaatı nedeniyle yolun önemli bir bölümü kapatılmış ve trafik yan yoldan sağlanıyor. Neyse ki Başkent Üniversitesi girişine doğrudan bir sapak verilmiş. Konser saatinin 20'ye alınmasıyla Eskişehir yolunun yoğun trafiğinin kent merkezinden gelen dinleyiciye yaptığı olumsuz etki ve inşaatın yarattığı sıkıntının azaltılması düşünülmüş olmalıydı. Konservatuvar Müdürü Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal'ın bu olumlu uygulamayı başlatması, Bağlıca Yerleşkesi konserlerinde dinleyici sayısınını umarım olumlu yönde etkiler.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
12 Aralık 2019, Ankara