16
Mühendis ve diplomat besteci:
Brasílio Itiberê da Cunha (1846- 1913)
Asıl mesleği mühendislik olan Brasílio Itiberê da Cunha, yalnızca besteci olarak değil, aynı zamanda başarılı bir diplomat olarak da Brezilya tarihinde saygın bir yer almaktadır. İtalya’da büyükelçilik yaptığı yıllarda, aralarında Anton Rubinstein ve Franz Liszt’in de bulunduğu tanınmış sanatçılarla kurduğu dostluklardan düşünsel olarak beslenen Cunha, Brezilya’nın ulusal bir müzik kimliğini oluşturma sürecinde halk ve klasik müziğin sentezlenmesi eğiliminin öncülerinden olmuştur. alexandre levy (1864-1892) ve Alberto Nepomuceno’nun (1864-1920) ile birlikte Avrupa klasik müziği sisteminde besteledikleri ve halk müziği temaları içeren eserlerinin Avrupa geleneklerine bağlı kesimin büyük beğenisini kazanması ile bu süreç hızlanarak ilerlemiştir. Brezilyalı müzikolog Corrêa de Azevedo Brezilya'da Müziğin 150 Yılı adlı kitabında bu fikrin etrafında toplanan besteciler hakkında şöyle yazmıştır: “Bu besteciler, gerçekten de ulusal kimliğe ilgi duyan ilk bestecilerdir. Onlar, sadece gözlemci ya da sadece yenilikçi değil, aynı zamanda Brezilya müziğinin soy ağacının kökünü oluşturmak için ulusal müziğe dayanarak besteler yaptılar".1
Bu yolun fikir babalarından olan brasílio itiberê da cunha için aldığı en değerli ödül, Brezilya ulusal müziğine yaptığı katkılar sebebiyle Brezilya Müzik Akademisi tarafından, akademinin toplantı salonundaki 19 numaralı koltuğa adının verilmesi olmuştur.
Cunha’nın piyano repertuvarına kazandırdığı eserler A sertaneja, Venedik Gecesi, Brezilya Rhapsodisi, Oryantal Gece, Doğu Noktürnleri, Aşk Şiiri, Serenad, Tarantella, Carl Philipp Emanuel Bach temalı Konser Etüdü ve XIII. Louis konulu ünlü Gavotte Aryası’dır.
Alexandre Levy (1864-1892)
Cunha’nın bir nesil gerisinden gelen Alexandre Levy’nin müzik dili-nin temelinde de folklorik müziğin etkileri görülmektedir. Bir tarafı Yahudi bir tarafı ise Fransız olan Levy’nin müzik dolu bir ortamda büyümesi, yete-neğinin çok erken yaşta ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Gelecek yıllarda ünlü bir klarnet sanatçısı olarak anılacak baba Louis Levy 1860 yılında São Paulo’da Levy’nin Evi adını verdiği bir müzikevi kurmuştu. Burası müzik ve sanat ile ilgili her şeyin bulunduğu, satıldığı bir mekândı. Levy’nin Evi kısa sürede São Paulo’daki ünlü müzisyenlerin buluş-ma yeri haline geldi. Alexandre Levy’nin en büyük şansı çocukluğunun böy-le bir mekanda geçmesi oldu. Buranın sürekli müdavimlerinin dışında, diğer şehirlerden, ülkelerden kısa süreliğine São Paulo’ya gelen müzisyenlerle de tanışma, onları dinleme, tartışma ortamlarında düşüncelerini öğrenme fırsatını buldu. Ayrıca eski veya yeni yazılmış olsun, yayınlanan müzik eserlerine istediği zaman ulaşabilmesi de bir diğer şansıydı. Mesela Brasílio Itiberê de Cunha’nın A sertaneja adlı eserini ilk defa burada görmüş ve on iki yaşında bu eseri çalmıştı.
Levy, São Paulo’da ilk piyano derslerini Fransız Gabriel Giraudon ve Louis Maurice’den aldı. 1883 yılında, aynı zamanda Haydn Kulübü organi-zatörlerinden olan Alman piyanist ve besteci Georg von Madevaysa ile ar-moni ve polifoni çalışmaya başladı. Kulüp kapanana kadar, dört yıl boyunca burada düzenlenen bütün konserleri dinleme şansı buldu.
Levy ilk defa Avrupa’ya gittiğinde yirmi üç yaşındaydı. Paris’te, Émile Durand ve Vincenzo Ferroni ile kompozisyon çalıştı. Ülkesine geri döndüğünde Correio Paulistano gazetesinde müzik eleştirmeni olarak iş bulan Levy, bir yandan da São Paulo’daki Mendelssohn Kulübü’nde orkestra şefi olarak çalışıyordu. Bestecinin bu dönemde yazdığı eserlerde kentsel ve kırsal folklor temalarına dayalı ulusalcı eğilimler yavaş yavaş kendini gös-termeye başladı. 1887 yılında Brezilya müzik tarihine adını yazdıracağı, halk müziği motiflerden esinlendiği piyano çeşitlemeleri Vem cá Bitu’yu besteledi. Corrêa de Azevedo’ya göre bu eseri ile “orkestrasyon, armoni ve ritmin olağan-üstü bir ustası olduğunu”2 gösteren Levy, daha sonra eseri orkestra için de düzenledi.
Brezilya müziğinin ana damarlarından biri olan tango türünde piya-no için oldukça fazla eser veren Levy’nin (yanda) hayatında Brezilya Tangosu’nun özel bir yeri vardı. Arjantin Tangosu’ndan oldukça farklı olan Brezilya Tangosu hakkında ilk yazılı bilgiler XVIII. yüzyıla aittir. Latin Amerika ülkelerinde siyahilerin şarkı ve danslarla yaptıkları eğlencelere verilen isim olan Tango, XIX. yüzyılın son on yılında Rio de Janeiro’daki salonlarda en çok tercih edilen tür olmuştu.
Büyük bir Schumann hayranı olan Levy’nin 1891 yılında yazdığı ve Schumann’a ithaf ettiği Schumaniana diğer bir ünlü piyano yapıtıdır.3 Orkestra için yazdığı Brezilia Suiti ise ünlü yazar Gerard Béhague tafarından “profesyonel bir besteci tarafından Brezilya ulusal değerlerini açıkça ortaya koyarak yazılmış bir eser” olarak değerlendirilmiştir. Suitin, yazar Júlio Ribeiro’nın A Carne (Et) adlı romanından esinlenerek yazdığı Samba isimli dördüncü bölümünde, Ceará ve São Paulo bölgelerinde yapılan köy sambası canlandırılır. Levy’nin ağabeyi Luis’in Samba Suit’in piyano düzenlemesini yapmasıyla, bu eser bir anda piyano repertuvarının en popüler eserlerinden bir olup çıkar. Eserlerinin gördüğü büyük ilgiye şahit olamadan henüz 28 yaşında vefat eden Alexandre Levy’nin adı günümüzde Brezilya müziğinin gelişiminde önemli rol oynayan besteciler arasında saygıyla anılmaktadır.
1Azevedo, L.H.C. de, a.g.e., s. 152.
2A.g.e., s. 157.
3Béhague, G., Popular musical currents in the art music of the early nationalistic period in Brazil - 1870-1920, University of Texas, Texas, 1983, s. 85.