“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”
5
UMHANIM RUS DOKTORU SATRANÇTA NASIL MAT ETTİ?
Derbent şehrinin nasıl bir şehir olduğunu, Haydar Bey’in torununun torunu, kahramanımız İbrahim Bey’in kızkardeşi Umhanım söylesin. Babası, en büyük kızı Umhanım’a “bad (akıllı) kız” dermiş. Ona at binmeyi de öğretmiş, bilardo oynamayı da... Umhanım’a kulak vermek için 1971 yılında bir yaz gününe, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’nün yakınlarındaki Sumgayıt’a gidelim. Sumgayıt, Sovyet döneminde oluşmuş bir uydu kent… Bahçelere bakan blok apartmanların sakinleri, yaz günleri boş saatlerini balkonlarında geçiriyorlar.Umhanım, yan dairenin balkonunda askerî doktor olan Rus komşusunun, konuğuyla satranç oynadığını görüyor. Bir süre oyunlarına kulak misafiri olduktan sonra sesleniyor:“Komşu, şu satranç tahtanı al gel de bir de benimle oyna!”“Hay nine, sen satranç biliyor musun ki?”“Seni mat ettiğimde görürsün bilip bilmediğimi…”“Hay, nine, sen nerden öğrendin ki satrancı?”“Derbent’te öğrendim.”“Senin Derbent dediğin yer köy gibi, küçücük bir yer…”Derbent, o yıllarda Azerbaycan’ın kuzeyinde yer alan -yine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı- Dağıstan Cumhuriyeti’nde küçük bir şehirdir. Umhanım, komşusunun bilgisizliğine öfkelenir. Şöyle karşılık verir:“Derbent Dağıstan’ın merkeziyken Kızıl Meydan’da* domuzlar otlardı. Sonradan diktiler Moskova’yı!”Bu sözlerle mat olan Rus doktor, satranç tahtasını alıp gelince bir de satrançta yenilir Umhanım’a.Kahramanımız İbrahim Bey’in kendinden 9 yaş küçük kızkardeşi Umhanım, bu konuşmanın geçtiği sırada oğlu ve geliniyle birlikte yaşamaktadır. Ağabeyi memleketten gideli 50 yıl olmuş, arada Demir Perde olduğu için yıllardır ondan haber alamamıştır; öldü mü kaldı mı bilemez.***
Umhanım’ın komşusuna dediği gibi, Derbent , yerleşim tarihi 5000 yıl öncesine uzanan 2000 yıllık bir şehir... Günümüzde, Rusya Federasyonu içindeki en eski şehir olarak UNESCO tarafından koruma altına alınmış.Kuşbakışı Derbent
Kafkasya’da kuzeyle güneyi birbirinden ayıran Kafkas sıradağlarını aşabilmek için o dağlarda yaşayıp karmaşık gizli geçitleri bilmek gerek. Ordularla tüccarlar ise biri Karadeniz kıyısında, öteki Hazar kıyısında olan iki görünen geçidi kullanmışlar. Farsça “dar geçit” ve “sınır kapısı” anlamlarına gelen Derbent, Hazar Denizi ile Kafkas Dağlarının birbirine en fazla yaklaştıkları noktada, Hazar Geçidi denilen geçitte bulunuyor. Bu geçidi tutmak için burada hep bir kale yer almış. Bugün gördüğümüz görkemli Derbent Kalesi’ni ise Persler 5., 6. yüzyıllarda yapmışlar. Dağların denize bakan sırtlarındaki kaleyi iyice güçlendirmek için iki yanından denizin içine iki sıra kalın sur indirmişler...Derbent şehri, kalenin altında, kaleyle deniz arasındaki bu iki sur arasında kurulmuş. 6. yüzyılda bu surlar, hem kalenin iki yanından denizin içine inerek denizde korunaklı bir liman oluşturuyormuş; hem de kalenin ardında dağların derinlerine dek kıvrılarak uzayıp gidiyor, Kafkasya’nın içlerine, 40 km’den de öteye -Batı’da Gürcistan’a- ulaşıyormuş. Bu bakımdan, Çin Seddi’nden sonraki en uzun set olduğu söylenir. Ancak, zamanla surların denize giren bölümü yok olmuş; Dağ Barı denilen dağ içlerindeki bölümünün de büyük kısmı ortadan kalkmış. Derbent kalesi ise -her ne kadar adına Narin Kale dense de- duvarlarının ortalama genişliği 3-4 metre, yüksekliği ise 13-20 metre arasında değişen heybetli bir kale olarak bugün de dimdik ayakta...***
Derbent Kalesi’ni sağlamlaştıran Araplar, o zamana dek bir kale-kent olan şehri ticaret ve kültür merkezi olarak geliştirmişler. Daha sonra, önce Moğolların, ardından İranlı Safevîlerin eline geçen şehir, 16. yüzyılın sonu ile 17. yüzyılın başları arasında 28 yıl Osmanlı yönetiminde kalmış. 1606’da yeniden Safevîlerce alınmış. 18. yüzyılda bütün Kafkasya gibi Derbent de Rusya ile İran arasında birkaç kez el değiştirmiş. Haydar Bey’in Derbent’e yerleşmesi şehrin İran’a bağlı olduğu döneme rastlıyor. Ancak, Derbent Emiri yerel halktandır. Nadir Şah’ın Horasanlı komutanı Haydar Bey’in yerleşip bazı askerleriyle birlikte kurduğu mahalle -Mikrî Mahallesi- denize inen surların arasında, şehir meydanının hemen bitişiğinde yer alıyor; bugün Birinci Magal (Mahalle) olarak da anılıyor. Kuzey Kafkasya’nın tek Türk şehri olan Derbent’te bugün Türkçe konuşan bulmak pek kolay olmasa da şehrin eski kesiminde hâlâ Türkçe adlar taşıyan sokaklarla kale kapıları var.Derbent İç Kale kapısının girişinde...
1813’te 1. Petro Derbent Kalesi’ni teslim almış. Kale’nin anahtarını 1. Petro’ya teslim eden Emir’in kahramanımız İbrahim Bey’in eşi Nisa Hanım’ın atalarından olduğu, aile içinde bilinir bilinmesine ama milliyetçiliğin öne çıktığı bir dönemde övünülecek bir durum olmadığından pek dile getirilmez…Ruslar kalenin anahtarını aldıktan sonra, şehrin o güne dek boş bırakılmış olan denize yakın kesimini Avrupa şehri örgüsünde imar etmişler. Kaleye doğru yükselen sırtta ve kaleden denize inen duvarlar arasında yer alan şehrin eski bölümü ise Orta Çağ Doğu kenti dokusunu korumuş: Evlerle evlerin “hayat” denen avlularını gizleyen yüksek duvarların arasında dar sokaklar… Şehrin bu en eski kesimi günümüzde de özelliğini koruyor.Muhalif Rus aydınları Kafkasya’ya sürgün gönderilirmiş. Sürgün gelen Rus ozanlar, yazarlar, ressamlar, Kafkas dağlarının güzelliğini betimlemiş; Puşkin’den Tolstoy’a Kafkasya’yı, Kafkasyalıları anlatmışlar. Derbent de her göreni etkilemiş. 1825’te I. Nikolay’a karşı ayaklanan Dekabristlerden yazar, şair Aleksandr Bestıjev (Marlinski) de Derbent’e gelenlerden... Bestıjev, Derbent’i boa yılanı olarak betimlemiş: yamaca yerleşmiş evlerini, gün ışığında parıldayan çinko damlarıyla, dağdan yayılan boanın pullu derisine benzetmiş. Narin Kale’yi, yükselen dişli başı gibi görmüş. Kalenin denize inen surlarına bakarak yılanın kuyruğunu Hazar Denizi’nde oynattığını düşlemiş.Aleksandr Bestıjev (Marlinski)
***
Çarlık Rusyasının eline geçtikten sonra Derbent yönetim merkezi olmaktan çıkmış. Ruslar 18. ve 19. yüzyıllarda Dağıstan’da, Derbent’in kuzeyinde iki yeni askerî yönetim merkezi kurmuşlar: Temirhanşura (Buynaksk) ile Mahaçkala (Petrovsk- Şamilkala)… Dağıstan’da kesin egemenlik kurunca Temirhanşura’yı Dağıstan’ın başkenti yapmışlar. Derbent, yerel halkın gözünde saygınlığını korumuş. Günümüzde ise Dağıstan’ın başkenti, Derbent’in kuzeyinde, yine Hazar Denizi kıyısında yer alan Mahaçkala… Bu bölümün müziği, Derbent doğumlu Nisa Hanım’ın her duyduğunda gözlerini yaşlarla dolduran o Kerkük türküsü olsun yine: Bu kez Latife’den…Kaleden Kaleye Şahin Uçurdum :https://youtu.be/F80iJQVnoZQDEVAMI YARIN *Moskova’nın en ünlü meydanı(Devamı gelecek: Horasanlı Türk komutanın torunu Rus Generali oluyor)“Bu eserin tüm yayın hakları Sanattan Yansımalar internet sitesiyle yazarı Mina Tansel’e aittir. Tanıtım için dahi olsa kısa alıntı veya bütünüyle yayın yazarın ve yayıncı internet sitesinin yazılı izni olmaksızın yapılamaz.”