Vatan şairi Nazım Hikmet Ran, Eskişehir Büyükşehir ve Ankara Yenimahalle Belediyelerinin işbirliğiyle, ölümünün 53. yıldönümünde, Ankara'da değerli bestecimiz Muammer Sun'un “Nazım Hikmet Destanı”nın seslendirmesiyle anıldı.
Şairimizin adını taşıyan Kültür Merkezi'ndeki konserde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası'nı şef Gürer Aykal yönetti. Solistler soprano Nurdan Küçükekmekçi ile tenor Ayhan Uştuk'tu. Seslendirmeye şef Cemi'i Can Deliorman'ın hazırladığı Devlet Çoksesli Korosu da katıldı.
Muammer Sun, bu eseri İstemihan Talay'ın Kültür Bakanlığı döneminde, müsteşar yardımcısı Hüseyin Akbulut'un bestecilerimize verdiği özel siparişler kapsamında bestelemişti. Nazım Hikmet'in dört önemli şiirini söz olarak kullanan Muammer Sun, bu şiirleri Cumhuriyet ve Kurtuluş film müziklerinden geniş kitlelerin tanıdığı tarzıyla işlemişti. Bu şiirler Davet, Memleketim, Kerem Gibi ve Masalların Masalı'dır.
Saat 20.00'deki konser, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar'ın gelişi beklendiği için geç başladı. Saat 20.15'de kadın sunucunun anonsuyla salona giren Yaşar, hayli uzun hazırlanmış bir konuşmayı da sahnede okudu.
Aynı kadro, eseri Eskişehir'in 1300 kişilik salonunda da seslendirmiş, Muammer Hoca o seslendirmede hazır bulunmuştu. Bu kez, fizik tedavi seansları devam ettiği için konsere gelemedi. Belki böylesi hayırlı da oldu, çünkü belki biraz üzülebilirdi.
Salon deyim yerindeyse “yolgeçen hanı” gibiydi. Kapılarda hiçbir önlem alınmamıştı. Seslendirme devam ederken, insanlar giriyor, çıkıyor, salonda yer değiştiriyorlardı. Cep telefonuyla konuşanlar vardı. Tüm bunları, en önde ayrılmış protokol sırası yerine, sahnenin tümünü ve salonun yarısından çoğunu görebileceğim bir konumda oturduğum için rahatlıkla gözleyebildim.
Bu tür konserler aynı zamanda dinleyicinin de eğitim yeridir. Konser başlarken dinleyiciye eserin dört bölüm olduğu, konser süresince salona giriş çıkış yapılmaması gerektiği anons edilse, kapıda da önlem alınsa bu manzara ortaya çıkmazdı.
Bir başka olumsuzluk da, salonun fizikî koşulları. Yenimahalle Belediye Başkanı'nın çok öğündüğü, hayli yararlı biçimde de kullanılmasını sağladığı Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin mimarı kimdir, doğrusu merak ediyorum. Büyük olasılıkla ömründe hiç konser, ya da tiyatro salonu görmemiş, incelememiş, akustik nedir haberi olmayan biri olmalı.
Sahne ağzı fevkalade geniş ama yeterli derinlik yok, sahne üzerinde bir sofito da yok. Salon yatay olarak kullanılmış, tavanı alçak. Yarıya kadar dinleyici bölümünde hiçbir eğim yok, dümdüz yüzeye koltuklar yerleştirilmiş. Arkaya doğru kademe başlıyor ve o bölüme oturanların sahneyi görme olanağı olabiliyor. Ama kişi başına hava hacmi son derece yetersiz olduğu ve akustik hiç düşünülmediği için, sahnedeki orkestranın ve koronun sesi salona dengeli ve yeterli biçimde ulaşmıyor. Solistlere de zaten mikrofon yerleştirilmişti.
O binanın içinde böylesine yatay, hangar tarzı bir konferans salonu yerine, pekalâ yeterli koşullara sahip bir konser salonu yapılabilirdi. Yazık olmuş yatırıma.
Konserin sonunda şeflere, solistlere, DÇK Müdürü Turgay Budak'a, EBBSO Müdürü Seyfi Artar'a birer plaket verildi. Muammer Hoca'nın plaketini koro üyelerinden Bahar Aktalay aldı. Bu arada Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Belviranlı'ya da, “genel müdür” diye anons edilerek bir plaket verildi.
Evet, 114 yaşında ve ölümünün 53. yılında andığımız Nazım Hikmet'in “Memleket”inden bir konser, salon ve tören manzarası sunduk size...