Hani “Kime niyet, kime kısmet?” diye bir halk deyimi vardır. 10. Türkiye Gitar Buluşması'nın kapanış konseri için bu deyim tam yerine oturdu. Susana Prieto ile Alexis Muzurakis'ten oluşan Duo Melis, İstanbul Atatürk Havalimanı'na düzenlenen terör saldısı duyulur duyulmaz, gelişini iptal etti. Bir atma-kaydırma manevrasıyla, aslında 215 numaralı stüdyoda bir öğle konseri için beklenen flamenko gitaristi Ceyhun Güneş'in konseri, bir anda büyük konser salonuna kaydırılarak “kapanış konseri” oluverdi.
Ceyhun Güneş (d.1979), 14 yaşından bu yana flamenko gitar çalışan, gönlünü bu müziğe vermiş, her yıl İspanya'da önemli festivallere katılan, öğretici, eğitmen ve çalgıcı olarak aktivitesini son sürat sürdüren, Mavi-Siyah Flamenko Topluluğu ile Flamenko Ankara Derneği'nin kurucusu bir sanatçı.
Güneş'in konserine geçmeden önce “Flamenko” nedir, kısaca bir göz atalım:
Flamenko, Güney İspanya'nın bir dönem Arap egemenliğinde kalmış ve bu kültürden etkilenmiş olan Endülüs (Andalucia) bölgesine özgü bir müzik ve dans türü. Endülüs yöresinin kendi folklorik müziğiyle 1447’den itibaren bölgede görülmeye başlanan çingenelerin yaratmış oldukları müziğin kaynaşmasıyla ortaya çıktığı kabul ediliyor. Flamenko sadece Endülüs’e özgü. Hindistan’dan çıkarak dünyaya yayılan çingenelerin gittiği öteki ülkelerdeki kültürlerinde flamenkoyu çağrıştıran ögelere rastlanmıyor.
Flamenko’nun üç temel unsuru, şarkı, gitar müziği ve dans. Şarkılar, flamenkonun doğduğu yıllarda Endülüs’e yerleşen çingene ve yerel toplulukların yaşamlarındaki sıkıntı ve mutsuzluğu yansıtır. Doğaçlamaya dayanan, bağımsız bir anlatıma sahiptir. Bu yönüyle, blues, tango, rebetiko, arabesk gibi tarzlarla ortak noktası vardır.
Flamenko gitarı da, klasik gitara benzer, daha hafif yapıda ve daha parlak bir tınıya sahiptir. Üzerinde, adeta perküsyon çağrışımı yapan parmak tıklatmalarına karşı çalgının ahşap yüzeyini koruyan ince bir tabaka vardır.
Zaman içinde flamenko, değişime uğrayarak çağcıl gelişmelerden etkilenmeye, bu arada İspanya dışında da meraklıları tarafından icra edilmeye başladı. 80'li yıllarda sanatın her alanında yaşanan teknik gelişmeler ve ticarileşme flamenkoya da yansıdı. İletişimdeki hızlı gelişme, gitar teknikleri ve müzikal anlamda bilginin yaygınlaşmasını sağladı. Bu gelişmeler, flamenkonun vazgeçilmez üç unsurundan biri olan dansın daha geri planda kalmasına ve müziğin daha öne çıkmasına yol açtı. Esnek yapısı ve özündeki doğaçlama geleneği nedeniyle her türlü etkiye açık bir durumda olan Flamenko'yu Türkiye'de icra eden Paquito lakaplı usta, Ezgi Anıl'ı 9. TGB'nda dinlemiştik, bu kez Ceyhun Güneş'i Bilkent Konser Salonu'nda “ole” diyerek selamladık.
Yumuşak anlatımı, içtenliği, renkli anekdotlarıyla,müziği kadar canayakın duruşuyla da dinleyicinin sempatisini kazanan Ceyhun Güneş'i gitar camiasının yanısıra, kentten gelen flamenkoseverler de dinledi. Kendi bestelerinin arasına Paco Pena, Paco de Lucia ve hocalarından Gerardo Nunes'den birer parça yerleştiren Güneş'e, bazı parçalarda vurma çalgıcı Mert Baycan “kajon”da eşlik etti.
Kendi bestelerinden bir tür ağıt olan “Minera” yı, ve “Zapateado”yu çok beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle son eser olarak seslendirdiği Zapateado'daki ud tınılı giriş, flamenkonun müzik olarak dış etkilere nasıl açık olduğuna güzel bir örnek oluşturdu.
Dinleyiciden büyük alkış alan Güneş, bis seslendirmek için, sahneye dinleyiciler arasında bulunan Burak Altunî'yi davet etti. Ayağında şortu ve sandaletleri, “olmaz ki, böyle de çıkılmaz ki” diye söylene söylene sahneye gelen Altunî'nin önemli bir Türk flamenko şarkıcısı olduğunu böylece öğrenmiş olduk. Şarkısını, Güneş'in gitarı ve Baycan'ın kajonuyla yanık yanık söyleyen Altunî, konser sonrası, “Birşey yapmıyoruz Hocam, bağırıyoruz işte” diye tevazu gösterdi. Sonuçta sahneye bir de flamenko dansçısı çıksaydı, bu türün üçünçü ögesi de tamamlanmış olacaktı!
Ceyhun Güneş'e 20. sanat yılında yurtdışında sesini daha çok duyurmasını dilerim. Bakalım, 2017 yazında 11. Türkiye Gitar Buluşması'nda hangi sürprizlerle karşılacaşacağız?