Ekim ve Kasım ayları yaşadığımız ülkenin tarihinde en önemli iki olayın tanıklığını yapar. 29 Ekim nasıl bir coşku verirse, 10 Kasım da içimizi o kadar kavurur. Coşkudan hüzne yolculuk içinde bu hafta İDSO haftanın önemine uygun olarak 11 Kasım Cuma akşamı Caddebostan Kültür Merkezi'ndeki konserini Atatürk'ün ölüm yıldönümüne ayırmıştı. Şef Oğuzhan Balcı yönetimindeki orkestra konserde kemençeci Derya Türkan, Kanuni Serkan Mesut Halili ve soprano Dilek Tükkan'a eşlik etti. Başkemancı koltuğunda bu hafta genç kemancı Özgecan Günöz Kızılay oturuyordu.
Programda Oğuzhan Balcı'nın Kemençe Konçertinosu, Kanun ve Orkestra için "İstanbul Hatırası" başlıklı parçası ve Dede Efendi'den Erol Sayan'a uzanan bir repertuar yer alıyordu.
ÇOK SESLİ MÜZİK DEVRİMİNDEN GÜNÜMÜZE
Konser başlangıcında sahneye gelen şef Oğuzhan Balcı dinleyiciye kısa bir konuşma yaparak konserde neden böyle bir program hazırlandığı konusunda bilgi verdi. Atatürk'ün modern Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken en büyük önemi eğitim ve sanata verdiğini hatırlatan Balcı, konserde seslendirilecek eserlerin Türk müzik tarihinde yeri olan bestecilerden ve enstrümanlardan oluşmasına özen göstererek hem gelişimi hem de Çağdaş Türk Müziğinin geldiği noktanın farkına varılması açısından önemi olduğuna dikkat çekti.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının çalınmasından sonra orkestra konserde ilk olarak Oğuzhan Balcı'nın 2006 yılında bestelediği Mavi Gözyaşları Süitinden "Kocatepe Rüyası" bölümünü seslendirdi.
Son dönemlerde yönettiği konserler ve eserleri ile genç kuşak besteci-orkestra şefleri arasından sıyrılan Balcı'nın bu eseri hem yapı olarak hem de konser programlarına yeni bir soluk getirmesi adına başarılı buldum. Film müziği havasındaki yapısı ile eserde Atatürk'ün Kocatepe'deki ünlü fotoğrafı ve cephe gerisindeki dinlenme anından yola çıkılarak, Gazi'nin o anda gördüğü bir rüya tasvir edilmiş.
KEMENÇE KONÇERTİNOSU
Konserin ikinci eseri olan yine Oğuzhan Balcı'nın Kemençe Konçertosu 2008 yılında kemençeci Derya Türkan için bestelenmiş ve ilk kez kendisi tarafından seslendirilmiş.
Klasik üç telli kemençe için bestelenen eser kendi içinde üç bölümden oluşmuş. Kemençenin mistik havasına çok uygun yapıda bestelenen eserde soliste tanıdığı olanaklarla ön plana çıkan konçertino, orkestra solist arasındaki dengeyi de iyi korumuş. Kemençeci Derya Türkan bugüne kadar hem ülkemizde hem de yurtdışında bu geleneksel enstrümanı tanıtmaya adadığı misyonu ile biliniyor. Bu arada Derya Türkan ile ilkokuldan başlayan arkadaşlığımızın TRT İstanbul Radyosu'nda sürmesi nedeni ile bir şekilde kader birliği içinde olduğumuzdan bu konserin kaydını yapmak açıkcası benim için ayrı bir keyif oldu diyebilirim.
KANUNDA GELENEKSEL TINILARDAN MODERN ARMONİLERE
Konserin solistlerinden Kanuni Serkan Mesut Halili'nin seslendirdiği, Oğuzhan Balcı'nın Kanun ve Orkestra için "İstanbul Hatırası" başlıklı eser 2011 yılında Berlin'de gerçekleştirilen Young Euro Classic etkinliği için sipariş edilmiş. 20. Yüzyılın başında gemi ile Avrupa'dan İstanbul'a gelen bir turistin İstanbul'da geçirdiği zamanı tasvir eden eser yapısal olarak geleneksel müzikle modern armoniyi sentezlemiş. Zaman zaman koma seslerle kulağımıza İstanbul'un tozunu hissettiren kanuna modern armoniyle eşlik eden orkestranın tınıları açıkcası eserin tadı tuzu olmuş.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK MÜZİĞİ SEÇKİSİ
Konserin ikinci yarısında seslendirilen eserler Dede Efendi'den Erol Sayan'a uzanıyordu. Derya Türkan ve Serkan Mesut Halili ile birlikte sahneye gelen soprano Dilek Türkan bu seçkiyi dinleyiciye sundu.
Tabii ikinci yarıda göze çarpan eserlerden biri de kuşkusuz Dede Efendi'nin "Yine bir Gülnihal" şarkısıydı. Düzenlemesi Oğuzhan Balcı'ya ait bu vals formundaki şarkı geleneksel Türk müziğindeki ilk valslerden biri. Bestelenmesinde çeşitli rivayetler olsa da Dede Efendi'nin Vals formunu dinledikten sonra denediği ve belki de o kadar bestesi içinde en tanınmış olanı diyebiliriz. Oğuzhan Balcı bu düzenlemesi ile esere ayrı bir soluk getirmiş.
Konserin solistlerinden kemençeci Derya Türkan'ın eşi olan soprano Dilek Türkan, Oğuzhan Balcı'nın düzenlemelerini yaptığı şarkıları başarı ile seslendirdi.
Bu haftaki konserin programını gerçekten çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Öncelikle Oğuzhan Balcı hem orkestra şefi olarak hem de besteci-düzenlemeci olarak konsere damgasını vurdu. Atatürk'ün anıldığı bir konserde geleneksel çalgıların Batı formunda ama bizden ezgilerle sahnede olması Gazi'nin fikirlerine uymuş. Bir sopranonun solistliğini ise Atatürk'ün Türk kadınından beklediği şey olmuş...
Konserin sonunda konserden keyif alan dinleyicinin ısrarlı alkışları üzerine Oğuzhan Balcı dinleyiciye "Bunun Atatürk'ü anma konseri olduğunu biliyorum ancak şimdi sizleri 1915'e götürmek istiyoruz, şimdi gözlerinizi kapatın ve Çanakkale'de savaşan bir er olduğunuzu düşünün..." diyerek Çanakkale Türküsü'nün düzenlemesi ile konseri anlamlı bir şekilde bitirdi.
Yazılarımda ara sıra bahsettiğim şeyi bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum; tabii ki Çağdaş Türk Müziğinde modern armonilere ihtiyaç var, ancak disonan armonilerle birlikte bu müziğe yabancı olan dinleyiciyi salonlara çekecek düzenlemelere de ihtiyaç var ve bu hafta İDSO-Oğuzhan Balcı işbirliği bunu ispat etti.
Umuyorum konser programlarında bu gibi düzenlemeleri ve özgün çalışmaları daha fazla dinleyebiliriz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayalindeki ülke başlığından çıkarılması gereken en önemli sonucun, muasır medeniyetler seviyesine gelmiş bir ülke olmamız gerektiğine inanıyorum. Bugün önemli mevkilere gelmiş genç sanatçılarımız var ve bunlar her zaman göğsümüzü kabartan işlere imza atıyor. Ancak bu gençlerin yurt dışına gittikten sonra geri dönmedikleri de bir gerçek. Beyin göçümüz her geçen gün daha artıyor ve bu değerleri ülkemize kazandırmadığımız sürece Atatürk'ün hayalindeki ülke gerçekten "hayal" olarak kalabilir...