Anadolu' da yaygın halk deyişlerinden biri “İiyilik yap denize at, balık bilmezse hâlik (yaradan) bilir” şeklindedir. Şimdi bu söz nereden aklına geldi diye soracaksınız. 11 Kasım 2016 akşamı Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Salonunda,”Ertuğrul Oğuz Fırat'a Saygı” etkinliğine gittiğimde, gönüllü olarak toplantıyı düzenleyenleri ve oradaki ortamı gördüğümde aklıma geliverdi.Çünkü EOF, o kadar çok kişiye iyilik yapmıştı ki... Neydi bu iyilik? Her yararlanmak isteyene açık olan kapısından içeri gelen kimseyi geri çevirmeden onlara “bilgi” sunmasıydı. Bugün doğrudan icracılık ya da bestecilik yapmasalar bile yüzlerce insan onun çağdaş müzik derslerini izledi, yararlandı, dünyayı, yenilikleri öğrendi.
EOF'u yitirile iki yıl oldu. Onun sağ iken kurduğu Öncü Sanatı Koruma Derneği'ni oluşturan insanlar, bugün EOF'un kalıtına özenle sahip çıkıyor, anısını yaşatıyorlar. Salona, EOF'un 200'ü aşkın tablosundan seçilmiş bazılarının tuval üzerine tıpkıbasımlarının yerleştirildiği şövaleler arasından geçerek girdik.
Etkinlikte, derslerine hiç katılmamış olmakla birlikte memnuniyetle öneyi kabul edip EOF'un “yaşadığı dönemin devrimcilerinden” biri olarak çok önem verdiği Franz Liszt anısına bestelediği “Öngörülü Ama Erinçsiz (tasasız) Bir İnsan İçin Yakarış” başlıklı yapıtını piyanist Mehmet Okonşar seslendirdi. Eserde piyanistin ayrıca “eklenti gereçler” de kullanması gerekiyordu.
Neydi bu gereçler? Bir triangel (üçgen zil) ve tokmak. EOF, zamanında Liszt'in kullanmayı pek sevdiği triangele atıfta bulunmak için böyle bir eklenti yapmış,Liszt'in “Dies irae” temasını da kullanmıştı. Tokmak, icracının piyanonun tellerine vurması içindi. Okonşar, icrasından önce EOF ile ilgili düşüncelerini paylaştı, eserin yapısını anlattı ve ardından yıllar sonra yeniden hazırladığı eseri büyük bir beceriyle seslendirdi.
Etkinlikte, bestecinin adını taşıyan EOF Korosu da Çiğdem Aytepe eşliğinde Liszt'in “Salve Regina”, György Ligeti'nin “Lakodalmas” başlıklı parçalarını seslendirdi. Dinletiyi de gene EOF Korosu bu kez rönesans dönemine giderek Adriano Banchieri'den bir madrigalle noktaladı.
EOF'un OP. 18 Bağımsız Şarkılar dizisinden, bir Yunus Emre ilahisi olan “Aşkın Aldı Benden Beni”nin sözlerini kullarak yazdığı şarkıyı bas Erdem Kapusuz, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan Zeynep Ülbegi'nin piyanosu eşliğinde söyledi. Erdem Kapusuz'u fuayede gördüğümde hayretten küçük dilimi yutacaktım! O 125 kiloluk Erdem gitmiş, yerine incecik bir adam gelmiş. 54 kilo vermiş. Cesaret ve uygulaması için bravo!
EOF'un klarnet ve piyano için “Eğlenceler”ini de klarnetçi Çağatayhan Daniş, Melis Soyarslan'ın piyanosu eşliğinde seslendirdi. Akış içinde EOF'un üç ayrı şiirini de Emir Ali Tercan okudu.
Etkinliğe sahneüstünde katılanların çoğu Hacettepe ADK'lıydı. EOF Korosu, zaten bestecinin ideallerini yaşatmak bağlamında özellikle çağdaş eserlere öncelik vermek amacıyla kurulmuştu.
Etkinlik sonunda gönüllü sanatçılara Öncü Sanatı Koruma Derneği'nce EOF'un tablolarının birer tıpkıbasımı , dernek başkanı Zühal Selçuk tarafından teşekkürlerle sunuldu.
EOF'un müziksel kalıtı da bugün sayıları altıya ulaşan CD'lerde yaşatılıyor ve çağdaş müzik meraklılarına sunuluyor. Başta anıtsal piyanist İdil Biret olmak üzere EOF anısına saygılı nitelikli müzisyenlerin icraları bu CD'lerde yer alıyor. Eski öğrencilerinden Kerim Selçuk'un çabalarıyla A.K. Müzik etiketiyle yayımlanan bu CD'leri opus3a internet sitesinden satın almak mümkün.
Tanımayanlar, bilmeyenler için EOF'un hayli uzun olan öyküsünü, kısaca burada anımsatalım:
Cumhuriyetimizle yaşıt, olan Ertuğrul Oğuz Fırat'ı ( 1923- 2014) kısaca “öncü ve ilerici” olarak nitelendirmek mümkündür. O bir yargıçtı ama edebiyat ve resim alanında da ürünler vermiş, kendine özgü bir dil geliştirerek özün de özü Türkçe sözcüklere yönelmiş, örneğin çoksesli müziği “küğ”, besteyi “bağda”, besteciyi “bağdar”, çalgıcıyı “çalgıçalar” olarak anmış ve yazmıştı hep. Bu nedenle dönemin Türk Dil Kurumu üyeliğine davet edildi. Müzik ise Malatya'da oturdukları evde bulunan bir “harmonium” ve radyoda Cevad Memduh Altar'ın “İzahlı Müzik” programları sayesinde kanına işlemişti. Fırat, 20 yaşında ilerde besteci olmak amacıyla annesinin aldığı elden düşme bir piyanoyla ilk müzik çalışmalarına başladı. Bir yıl arkeoloji okuduktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesine giren Fırat, Karl Berger'den armoni dersleri aldı. 1959-1979 yılları arasında yargıçlık yapan Fırat, besteleme çalışmalarını sürdürdü.
1979'da emekli olduktan sonra, Ankara'ya yerleşerek evinde her cumartesi çağdaş müzik sohbetleri düzenleyen Fırat'ın bu girişimi Türkiye'de çağdaş müzikle ilgili bilgilenme yönünden adeta önemli bir okul görevi yaptı. Aralarında Fazıl Say, Fazıl Say , Muhittin Dürrüoğlu, Fazlı Orhun Orhon, Onur Özmen, Yiğit Kolat gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda günümüz bestecisi ve icracısı bu sohbetlerden yararlandılar. EOF'a ölümünden bir yıl önce 6 Aralık 2013'de Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası verildi.
Bence EOF'a “postmortem” olarak da en önemli ödülü, kalıtına sahip çıkarak eski öğrencileri veriyor. Düzenledikleri düzeyli anma toplantısı çağdaş müziğe yönelmiş gençlere yönelik proje geliştirme çabaları nedeniyle hepsini gönülden kutluyorum.