Köşeyi plastik sanatlar kaptı.
Şu sırada İstanbul’da iki “Liman” var: biri büyük, biri küçük…
Bir liman şehri olan İstanbul öylesine dev boyutlara ulaştı ki denizi hiç görmeden okul bitiren çocuklar yaşıyor artık bu şehirde. İstanbul’u İstanbul yapan başlıca özelliklerinden biri olan anılarımızdaki liman ise yok oluyor. “Galataport” denilen kruvaziyer limanı projesi hızla ilerliyor. Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı yerleşkesine dek uzanan 1.2 kilometrelik kıyı şeridinde 112 bin 147 metrekarelik alanda tarihsel değer taşıdıkları belgelenmiş pek çok yapı yıkılmaya başlandı: Liman Lokantası yok artık; Tarihi Karaköy Yolcu Salonu da, Paket Postanesi de… 4 numaralı Antrepo’da yer alan İstanbul Modern ile 5 numaralı Antrepo’daki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri ile yaptıkları kira sözleşmesi nedeniyle şimdilik proje kapsamı dışında... Ama, İstanbul Modern’in sergi sarayı olarak kullandığı 3 numaralı Antrepo yıkılacak yakında. Kuru yük antreposu olarak inşa edilmiş olan bu 8000 m2’lik bina, gurur duyulacak bir modern sanat müzesine dönüştürülmüştü 12 yıl kadar önce.
Yerinden edilecek olan –ülkemizin ilk özel modern sanat müzesi- İstanbul Modern, bugüne dek 120 sergiyle yüzlerce etkinliğe ev sahipliği yapan mekânına veda etmeden elbette liman konusunu öne çıkaracaktı. Çelenk Bafra ile Levent Çalıkoğlu’nun küratörlüğünde düzenlenen sergi, “Coğrafi bir konum olmanın ötesinde, toplumsal ve ekonomik bir etkileşim alanı” olan limanı “görsel sanatlardaki yansımalarıyla” araştırıyor, liman kavramının sembolik ve metaforik açılımlarına da yer veriyor. İstanbul kentinin deniz ve limanlarla ilişkisini vurgulayan “LİMAN”, 19. yüzyıldan günümüze Türkiye sanatında deniz kenarında ve liman çevrelerinde gelişen kültürel ve toplumsal hayatı mercek altına alıyor.” İstanbul’un tarihini “limanlar üzerinden özetleyen” bir de zaman çizelgesi var sergide.
İstanbul Modern’in “Liman”ında kimler yok ki? Fausto Zonaro’dan Hüseyin Alptekin’e, Sébah & Joaillier’den Ara Güler’e, Cemal Tollu’dan Gülsüm Karamustafa’ya farklı çağlardan 34 sanatçının gözünden ve elinden çıkmış “liman”ı görebiliyoruz. 200 dolayında resim, heykel, model, gravür, çizim, fotoğraf, video ve yerleştirme 4 Haziran 2017 tarihine dek gezilebilir. Ondan sonra, bu güzelim müze olmayacak artık. Son serginin kataloğu ise apayrı bir belge olarak kalacak.
Hepimizi etkileyen bu duruma- limansız, anısız, yurtsuz kalma durumuna- sanatçıların kayıtsız kalması elbette düşünülemez. Yalnızca yuvasından ayrılacak olan İstanbul Modern’in yöneticileri değil, Salıpazarı limanından çıkılan tepelerde yer alan bir küçük galerinin, APEL’in, duyarlı yöneticisi Nuran Terzioğlu da etkilenmiş bu durumdan: Bu galeride düzenlediği 49. konulu serginin konusunu “Liman” olarak belirlerken, aşağıda, limanda da aynı konuda bir sergi düzenlenmekte olduğunu bilmiyormuş. Şöyle diyor: “Limanlar farklı kıtalardan ve ülkelerden eşyaların, insanların, kültürlerin ve dillerin buluştukları önemli iletişim ve karşılıklı etkileşim alanları. İstanbul’un kıtalarası limanları bugün de tarih boyunca bir çok defa yapıldığı gibi büyük değişimler geçirerek yenileniyor. Şimdilerde şahmerdanların her vuruşu gürültülü saat tiktakları gibi şehir hayatında zamanın sesli hali adeta.”
Nuran Terzioğlu’nun “küçük liman”ında 27 sanatçıdan 30 yapıt var. Terzioğlu, eski, bilinen sanatçıların yanısıra keşfettiği genç sanatçılara da açıyor galerisini. Marmara Üniversitesi “hoca”larından Rüçhan Şahinoğlu’nun 140x200 boyutundaki tual üzerine akrilik yapıtı, artık İstanbullu sayılan Shirley Verrette’in Liman ışıkları isimli kağıt üzerine guajları, Sakine Çil’in “üç beş çanak çömlek” yerleştirmesi, Gamze Taşdan’ın 100x120 boyutlarındaki akrilik tablosu “Güle Güle” birbirinden ilginç işlerden yalnızca bir kaçı… Serginin etkileyici yapıtlarından biri serginin en genç sanatçısı 16 yaşındaki Barış Koçanoğlu’nun “Deniz kabuğu” adlı strafor yontu-ses yerleştirmesi… Küçük Liman’ın en küçük konuklarından birinin tepkisini aktarmadan bu yazı tamamlanamaz. Babasıyla sergiye gelen 5 yaşındaki çocuk, Urfa’da yetişmiş genç sanatçı Endam Acar’ın koca bir duvarı kaplayan “Limansız” isimli yerleştirmesindeki rengârenk minik kağıt kayıkların birini gösteriyor: “Bu, evine gitmek istiyor!”
Galeri Apel’deki* Liman sergisi 24 Nisan’a dek sürüyor. İster büyük Liman’ı gezdikten sonra yokuşu tırmanarak gidin, isterseniz Galatasaray’dan yürüyün, her türlü arayışa değer: küçük Liman’da başka bir dünyaya gireceksiniz.
Limansız kalmayalım…
*Galeri Apel, adını 1850’de Boğaz’da yolcu taşımak için kurulan Şirket-i Hayriye’den alan Hayriye Caddesi, 5A’da…