Orhan Kemal’in Doğumunun 100. Yılında
Bereketli Topraklar Üzerinde
Sıklıkla yinelense de doğru sözdür: Uluslar yetkin yazarlarıyla, sanatçılarıyla, düşünce insanlarıyla, kuşkusuz onların yapıtlarıyla var olur, yücelir. Bu gerçeğin dışındaki hemen her sav zorlamadır, yüzeyseldir, tutarsızdır.
Kemali çok yazınımızda bir Orhan Kemal var ki onun Türk ve dünya yazınına katkısı eşsizdir. (Doğallıkla her usta yazar için de böyledir). Belki Orhan Kemal yazarlığını şiirle sürdürseydi bu değin başarılı olamayacaktı. Aynı cezaevinde yattıkları dönemde romana, diğer türlere yönlendiren kişinin, usta ozan Nâzım Hikmet olduğu bilinir. (Bu etki de yazının namusunu önde tutmanın, değerlendirmede, yargıda nesnelliğin önemini gösteriyor). Orhan Kemal verimli bir yazardır. Onlarca kitabı vardır. Yazmış olmak için yazmadığından her romanı, oyunu okuru sarsar. Özgürlük pahasına yazılmışlardır.
Orhan Kemal de Yaşar Kemal gibi toplumsal dönüşümün, geçiş sürecinin romancısıdır. Çözülen ve bir başka düzlemde kurulan toplumsal, insansal ilişkilere tanıklık eder. Alabildiğine yoksulluk ile bilgisizlik, yoksul ve bilgisiz bırakılmışlık, çaresizlik yapıtlarındaki koşullar yönünden en baskın durumdur. Bu kitaplar bilinç, içten tanıklık, insana inanç ve sevgi bileşiminin somut sonucudur.
Bu bağlamda en tanınan, üzerine yazılan yapıtlarından biri, giderek sinema filmi de yapılan “Bereketli Topraklar Üzerinde” adlı romanıdır. Aynı köyden, Sivas’ın bir köyünden üç arkadaş, İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali çalışmak için Çukurova’ya inerler. Uçan kuştan medet umarlar. Hemşerisi olduğunu öğrendikleri bir fabrika sahibinin, kendilerini tanıtırlarsa yardım edeceğini, iş vereceğini sanırlar. Büyük saflık içindedirler. Yeteri kadar para biriktirip köylerine döneceklerdir. Her nesneye şaşkınlık içinde bakarlar. Gazocağı bile onlar için ulaşılmazdır, hayranlık uyandırıcıdır.
Önce bir süre çırçır fabrikasında çalışırlar. Ahırdan kalma bir yerde yatıp kalkarlar. Fabrikada sürekli avanta vermek, haraç vermek zorunda bırakılırlar. Kaldıkları hayvan barınmaz yerde de tefeci benzeri biri vardır. Bu arada birlikte yola çıkmış üç arkadaştan Köse Hasan ağır hastalanır. Bir türlü iyileşemez. Zaten beslenme diye bir şey de yoktur. İflahsızın Yusuf ile Pehlivan Ali ise kendi dertlerine düşmüşlerdir. Daha fazla dayanamaz, Köse Hasan o ahırdan bozma yerde ölür. Oysa en çok dilediği, yola çıkarken kendisinden saç tokası isteyen küçük kızına o tokayı götürmektir.
Çok geçmeden işlerine son verilir. Pamuk zamanıdır. Çukurova ırgat doludur. Ağaların aracı adamları, hayvan götürür gibi ırgatları kamyonlara doldurur götürürler. Koşullar dayanılmazdır. İflahsızın Yusuf ile Pehlivan Ali bir yapıda çalışmaya başlarken, bedence iri, sağlam Pehlivan Ali yapı şantiyesinde tutulduğu kadını da yanına alarak (kadın da gönüllüdür) pamuk tarlalarında çalışmaya gider. Bir de tefeciyi öldüren Hidayetinoğlu yanlarındadır. (Tefeciyi öldürmesi bir tür “Suç ve Ceza” izleği sayılabilir mi?).
Pamuk tarlalarındaki ortam anlatılır gibi değildir. Acımasız bir sömürü. Irgatların dillendirilmez güçlükler içinde kazandıkları üç kuruşu da ellerinden almaya, borçlandırmaya çabalayan aracılar… Dayanılmaz sıcağın, sarı sıcağın altında, toz toprak demeden pamuk makinesine, patoza pamuk yetiştirmek için, kan ter içinde koşturup durur ırgatlar.
Pehlivan Ali iri yapısına karşın son derece saftır. Neredeyse “Fareler ve İnsanlar”daki roman kişisine benzer. Bu özelliğinin yanı sıra romandaki yer yer yoğun cinsellik izleğinin de öznesidir. Başta dileği para biriktirip köyündeki sözlüsüyle evlenebilmekken, onunla birlikte olan kadınlara alabildiğine bağlanır. Giderek ağanın ırgatbaşının kızı da Pehlivan Ali’ye tutulur. Geleceğe ilişkin düşler kurarlar.
“Bereketli Topraklar Üzerinde”de sınıfsal, insancı bilinci her iki teknisyen ile görece, sezgisiyle de olsa Kürt Zeynel simgeler. Kürt Zeynel dürüsttür, gözünü budaktan sakınmayan biridir. Ağanın adamları da ondan çekinir. Teknisyenler ellerinden fazla bir şey gelmese de ırgatların bu insanlık dışı koşullarda çalıştırılmalarına karşıdırlar.
Pamuk hasadının en zor yanlarından olan, patoz makinesinin üzerinden, içine ham durumuyla pamuk aktarmak, itmek işini dayanıklılıkları, deneyimli oluşları nedeniyle Kürt Zeynel ile yardımcısı Şamdin yapmaktadır. Ne ki ağa, ırgatbaşının da benimsetmesiyle, dikbaşlı Kürt Zeynel ile yardımcısını işten atar, yerlerine bu güç, tehlikeli işi Pehlivan Ali ile Hidayetinoğlu’na verir.
Ve o berbat an gelip çatar. Pehlivan Ali, gitgide hızlanan, ağanın kışkırtmasıyla, ağanın adamlarınca bilerek hızlandırılan pamuk taşıyıcılarının hızına yetişeyim derken, Pehlivan Ali patozun ağzından o keskin bıçakların içine düşer. Oracıkta paramparça olur, yaşamını yitirir.
“Bereketli Topraklar Üzerinde” sömürünün acımasız çarkları arasına sıkışmış ırgatların yüz yüze olduğu ölüm gerçeğiyle son buluyor.
Açıklamalara göre 301 insanın yaşamını yitirdiği Soma Kıyımı yeni yaşanmadı mı?
Orhan Kemal Türk halkının yüzyıllardır içinde tutulduğu acı gerçeklerin usta yazarıdır. Birbirinden güzel kitaplarında insanlar, olaylar o değin etkili anlatılır ki gereksiz, iğreti, sarkan, güçsüzleşen hemen hiçbir bölüme rastlanmaz.
Büyük Yazar Orhan Kemal’i doğumunun 100. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.