Nobel Yazın Ödülünün saygınlığı her yıl tartışma konusu edilse de bu ödüle yönelik ilgide pek de azalma olmuyor. Açıklanmasına yakın sonucun ne olacağı bilinmek istenir, öngörüler dillendirilir.
2014 yılının Nobel Yazın Ödülü Fransız Yazar Patrick Modiano’ya verildi. Bazı kitapları Türkçede yayımlanmış: “Yıkıntı Çiçekleri”, Can Yayınları. “Kötü Bir İlkbahar”, Can Yayınları. “En Uzağından Unutuşun”, Can Yayınları. “Bir Gençlik”, Can Yayınları. “Bir Sirk Geçiyor”, Varlık Yayınları.
“En Uzağından Unutuşun”, Modiano’nun yazın anlayışının temel özelliklerini, niteliklerini barındıran bir yapıt. Modiano, yalınlığa, çağrışımlara, şiirselliğe önem veriyor. Şu da kesinlikle belirtilmeli ki “En Uzağından Unutuşun”, Tahsin Yücel’in yetkin, usta çevirisiyle aynı zamanda bir Türkçe şölenine dönüşmüş. “En Uzağından Unutuşun”’da öyle hızla gelişen olaylar, karmaşık ilişkiler yok. Egemen olan insanlık durumları, dinginlik, istekler… Evet, istekler ama tutku düzeyinde değil.
Roman kişiliklerini genç yaşta insanlar, birkaç da onlara eklenen orta yaşta insanlar oluşturuyor. Yaşananlar, romanın anlatıcısı genç (o dönemde yazar olmayı isteyen bir gezgin kitap satıcısı, romanda anlatıcı döneminde ise kitapları yayımlanmış bir yazardır), Jacqueline ile Van Bever arasında geçer. Ve diğerleri, Cartaud, Peter Rachman, Linda…
Jacqueline ile Van Bever birliktedirler. Kitap satıcısıyla bir biçimde yolları kesişir. Paris’tedirler. Lima Oteli, Tournelle Oteli, Tournelle Rıhtımı, Dante Kahvesi, bulvarlar, alanlar… Biraz da Paris güzellemesi denebilecek sayfalar. Jacqueline ile Van Bever düzenli biçimde kumar oynarlar. Kazandıklarıyla günü geçirirler. Üç gencin de kökleriyle, bağlarıyla ilgili roman boyunca bir bilgi yoktur. Yalnızca bir yerinde anlatıcı gencin anne babasıyla bir pastaevi buluşmasından birkaç tümceyle söz edilir. Bu buluşmada ise anlaşılacağı gibi gence yaklaşım soğuktur, sorgulayıcıdır, sevgisizdir.
Sürekli Mayorka’ya gitmeye çalıştığını söyleyen (daha önce tanıştığı bir yazar onu Mayorka’ya davet etmiştir) Jacqueline, yazar gençle de yakınlaşır. Ardından, yeni tanıştıkları Dişçi Cartaud’un işyerinden fazla olmayan bir tutarın onun tarafından çalınmasını, (Jacqueline’nin deyimiyle) ödünç alınmasını sağlar. Artık Paris’te kalamazlar, Jacqueline ile yazar genç Londra’ya giderler. Londra’da berbat bir otelde kalırlar, o yüzden de geç saatlere değin dışarıda zaman geçirirler. O sırada Linda’yla, Peter Rachman’la tanışırlar. Rachman İkinci Dünya Savaşında kalınmaz duruma gelen yapılarla ilgilenen, o yapıları “düşüren”, alıp satan, “fırsatçı”, bir o kadar da çevresindeki gençlere yardım etmeyi sever görünen biridir. Aynı zamanda kaldıkları berbat otelin de sahibidir.
İki genç de Paris’i özlerler. Bir süre sonra Jacqueline Rachman’a fazlaca borçlanır, ardından da ortalıkta görünmez olur. Yıllar sonra o dönemin genç yazarı da Paris’tedir. Rastlantı sonucunda Jacqueline’i görür. Uzunca bir çabadan sonra ona ulaşır. Ne ki Jacqueline adını değiştirmiştir, evlidir. Biraz o yılları konuşurlar. Başta soğukkanlı kalmaya çalışan Jacqueline çok geçmeden içtenliğini gösterir. Buluşma sürmeyecektir, daha önce Paris’te olacağını söylemişken, Jacqueline ülkeden ayrılmıştır.
Yalnızlık, geçici birliktelikler, kısa süren coşku anları… Okurda oluşan gerilim.
Patrick Modiano’nun her kitabında aynı kitabı yazdığını söylemesi ilginç ve yerinde.
Modiano, yalnızlığın, bağlanamamanın şiirini yazıyor.
“En Uzağından Unutuşun” nereden mi geliyor, Stefan George’un bir yapıtından.