Dünyada, başta BBC olmak üzere çok sayıda yayın kurumunun bir klasik müzik orkestrası, hattâ orkestraları vardır. Bu orkestralar hem radyo televizyon yayınlarında görev alır, hem de ülkelerindeki müzik öğretimi ve ortamıyla bütünleşik olarak hizmet verirler. Bizim TRT'de kuruluşunu rahmetli Muammer Sun'un Hikmet Şimşek'le birlikte sağladığı TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ile İstanbul'daki TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası, bu anlamda değerlendirilebilecek iki profesyonel topluluk. Şimdi, bu iki topluluğa, 5 Mart 2021 Cuma akşamı saat 20.00'de TRT-2 ekranında ilk kez izleyiciyle buluşması planlanan ancak helikopter kazasında 10 şehit verilmesi nedeniyle açılış yayını ilerki bir tarihe ertelenen TRT Filarmoni Orkestrası ekleniyor.
TRT FO'nun ilk provasından...
TRT-2'nin yeniden kuruluşunun ikinci yıldönümü olan 22 Şubat 2021'de, İstanbul Zorlu'da kayda alınan Gala Konserini ileriki bir tarihte izleyeceğiz. Genel Müdür İbrahim Eren'in kısa konuşmasından sonra, değerli şef Antonio Pirolli yönetiminde 46 kişilik TRT Filarmoni Orkestrası'ndan şu programı dinleyeceğiz:
- Yusuf Yalçın: Açılışa özel beste
- Johannes Brahms : Macar Dansları, No: 1 ve 5
- Ludwig van Beethoven: 7. Senfoni
- Ulvi Cemal Erkin: Köçekçe
Orkestra TRT-2 Koordinatörlüğü altında İstanbul'da yapılanıyor. TRT'de her kanalın bir koordinatörlüğü bulunuyor ve görev tanımı şöyle:
“Kanal Koordinatörlükleri, kurumun yayın ilkelerini, kanal kimliğini ve kurumun diğer kanalları ile kurum dışı kanalların yayın akışlarını, araştırma sonuçlarını ve izlenme/dinlenme oranı analizlerini dikkate alarak yayın akış planlarını hazırlamak, uygulanmasını sağlamak, yayın planlarına uygun olarak program üretimini ve teminini sağlamak, dış alımı yapılacak programların yapımı-alımı sürecinde ilgili birimlerle işbirliği yapmak, programların tanıtımını yapmak veya yaptırmak görevlerini gerçekleştirmektedir.”
Ebru Sanatçısı Garip Ay'ın konser sırasında yaptığı Beethoven ebrusu ekrana yansıtılıyor.
TRT-2 kanalı, Selman Yılmaz'ın koordinatörlüğünde, Hüseyin Özcan (Program) ve Nilay Aydıncı'nın (Kurumsal İletişim) yardımcılıklarında yeniden yayına başladıktan sonra çoğu nitelikli programları ve iyi seçilmiş dış alımlarıyla yerli kanallar içinde bir boşluğu doldurmaya başladı. Klasik müzik çekimlerinde uzmanlaşmış yapımcı Levent Mayda ve ekibinin, salgın öncesi çeşitli Devlet Senfoni Orkestraları'nın programlı konserlerinde yaptığı çekimler, Devlet Opera ve Balesi'nin salgın devam ederken Bakanlık organizasyonuyla verdiği açıkhava konserlerinin kayıtları bu alandaki yayın gereksiniminin karşılanmasını sağladı.
Şimdi, TRT FO'nun da çalışmaya başlamasıyla müzik alanında daha geniş yelpazede projelerin yaşama geçirilmesine çalışılacak. Orkestra elemanları, konservatuvar mezunu, şu anda herhangi bir orkestranın kadrolu veya sözleşmeli üyesi olmayan genç müzisyenlerden seçildi. Aralarında deneyimli olanlar da yer alıyor. Böylece tıpkı Kadıköy Belediyesi Pandemi Orkestrası gibi, salgın ve ekonomik kriz döneminde işsiz bulunan genç müzisyenlere kaşeli de olsa iş ve kazanç olanağı sağlanıyor.
Orkestraya niye “Senfoni” değil de “Filarmoni” adı verildi? Sanırım bu durum, sadece klasik müzik değil, popüler müzikler, dünya müzikleri, film müzikleri, Türk müziği de çalacak olmasından kaynaklanıyor. Aslında “teknik” anlamda bir senfoni orkestrası ile filarmoni orkestrası arasında hiç fark yok. Türkiye'de üyelerini proje veya konser bazlı olarak toplayan “özel” orkestralar kelime anlamına uygun olarak “filarmoni” nitelendirmesini kullanıyor. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası, Limak Filarmoni Orkestrası, Gedik Filarmoni Orkestrası gibi... Sözüm Viyana Filarmoni'den dışarı, “filarmoni” daha sivil hava verdiğinden olsa gerek, TRT tarafından bu nitelendirme yeğlenmiş olmalı.
Peki, Devlet Senfoni Orkestralarına bir rakip mi geliyor? Ne program, ne kadro yapısı bakımından, ortaya bir rekabet çıkacağını sanmıyorum. TRT, kendi yoluna gidecek. Peki bu yol ne olacak? Henüz ortada orkestra ile ilgili amaç, çalışma yöntemi vs. konusunda ulaşılabilir bir metin yok. Ama TRT-2'nin “her kesime hitap etmek” gibi bir kaygısı olduğunu biliyoruz. Koordinatör Selman Yılmaz'ın, kanalın yayına başladığı 22 Şubat 2019'da AA'na verdiği demeç, TRT FO'nun da nasıl kullanılacağı konusunda bazı ipuçları içerebilir:
“Biz bir kültür, sanat kanalıyız. Gelenekselden çağdaş sanata, orta oyunundan opera ve baleye, sanatın her dalına yer vereceğiz. Milli kültürün içinde ve izinde yani yaşadığımız kültürün farkında bir yayın çizgimiz olacak. Tabii bununla sınırlı değiliz. Dünyanın farklı kültürlerini de zenginlik olarak görüyoruz ve onlar ekranımızda yer bulacak. İyi kültür, kötü kültür diye bir ayrımımız yok. Ülkemizin kültürel zenginliklerini anlattığımız bir yayıncılık yapacağız.”
Günün pandemi koşullarında TRT FO, şimdilik ayda bir konser verecek gibi görünüyor. Orkestranın gelişimi ve çalışma yöntemleri, uygulanacak projeler konusunda açıklanmış bilgi olmaması, “milli kültürümüzün bir parçası” olan “Göç yolda düzülür” deyimini anımsatıyor. Ancak, orkestranın müzik yönetmenliğine, hem müzisyenliği, hem kişiliğiyle yıllardır ülkemizde takdir kazanmış Antonio Pirolli'nin getirilmiş olmasının isabetli bir adım olduğunu söylemek gerek.
Ülkemizde son dönemde çok sayıda genç besteci yetişti. Bu besteciler, eserlerini seslendirtmekte güçlük çekiyorlar. Devlet Senfoni Orkestraları, her biri kendi program anlayışına göre, yılda belirli sayıda Türk bestecisine yer veriyor ve bunların çoğu da bilinen bestecilerimiz oluyor. Bu bağlamda TRT FO'ya, bence önemli bir görev düşüyor. Yarışmalarda dereceye girmiş, bir kez çalınmış ya da hiç çalınmamış pek çok Türk eseri var. Bunların araştırılıp programa alınarak seslendirilmesi, aynı biçimde konçerto türü eserler için genç solistlerimizin seçilmesi yararlı bir hizmet olacaktır. Aynı biçimde, yurtdışında pek çok başarıya imza atan, ancak ülkemizde birkaç küçük festival dışında görmezden gelinen “yeni müzik” bestecileri de dikkate alınarak, TRT FO'nun seçkileri içinde kendine yer bulmalıdır. Bu konularda, BESOM ( Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği Derneği) eğer danışılırsa kendilerine yardımcı olabilir.
TRT 2 yöneticilerine bir önerim de, başlatılan ve hemen kendi dinleyici kitlesini arttırmaya başlayan Pazar Konseri programıyla ilgili olacak. Saat 13.00'de Vefa Çiftçioğlu ile Antonio Pirolli'nin yayımlanacak dış kaynaklı konserle ilgili söyleşisi yayımlanıyor ve bu söyleşi “Gelin şimdi konseri dinleyelim” türü bir cümle ile sona eriyor. Ama hemen konsere geçmek yerine araya TRT 2'nin kendi başka program anonsları konuluyor ve sohbetin sıcaklığı soğuyor, ardından 13.30'da konser yayınına geçiliyor. Sohbet ile konser bağlantısı kesilmemeli, araya anonslar girmemelidir diye düşünüyor ve öneriyorum.
TRT FO, dilerim ülkemizin kültür-sanat yaşamına umduğumuz katkılarda bulunur, başarılı olur.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
4 Mart 2021, Ankara