Evet kurumumuzun bölümleri var. Müzik, dans, galeri ve tiyatro… Aynı zamanda uluslararası klasik müzik yarışmaları da organize ediyoruz. Bu yıl kurumumuza „academia musica“ adlı bir de müzik okulu ekledik. Viyana'da önce Türkçe tiyatro grubu oluşturduk ve Türkçe müzikal oyunlar sahneledik. Önemli tiyatro sanatçısı, Cumhurbaşkanlığı eski sanat danışmanı Dinçer Sümer Beyi Viyana'ya bir çok kez davet ettik. Kendisinin „Maviydi Bisikletim“ adlı oyununu da Viyana'da sahneleyip izleme şansımız oldu. Tiyatro grubumuzun eğitilmesi sonucu, ilk oyunumuz „Yedi Kocalı Hürmüz“ müzikalini 38 kişilik bir kadro ile seyirci karşısına çıkardık. Daha sonra sırasıyla Deli Dumrul, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz ve çocuk oyunu Nasrettin Hoca ile Till Eulenspiegel oyunlarının yapımcılığını ve PR tanıtımını üstlendim.
Dernek bir tür organizasyon şirketi gibi mi çalışıyor?
Evet, burada dernekler polisine kayıtlı, kâr gütmeyen ama ihtiyaçlarını karşılamak kaydı ile organizasyonlar düzenleyen bir şirket gibi çalışıyor diyebiliriz.
25 yılda elde ettiğiniz sonuçlardan memnun musunuz?25 yılda böyle kısıtlı imkanlarla elde ettiğim sonuçtan memnunum diyebilirim. Ama bu yeterli midir diye sorulursa, kesinlikle hayır, yeterli değil bence. Bu 25 yılda kurum olarak yaptıklarımızı bu söyleşiye sığdıramayacağımı belirtmek isterim. Bunları bir katalog haline getirmeyi planlıyoruz. Bu konuda hazırlıklara başladık. Bugüne kadar organizasyon anlamında düzenlediğiniz etkinliklerin başlıcaları neler? 1997’den itibaren Esperantella adı altında kültür sanat festivalleri yaptım, Macaristan, Polonya, Slovakya, Avustralya, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Yunanistan, Bulgaristan, Kıbrıs, Hırvatistan, Filipinler, Meksika, Moldova ve Türkiye'den Avusturya’ya ekipler davet ettim. Festivale her yıl çeşitli ülkelerin sanatçılarını davet ediyorum. Viyana’nın çeşitli mekânlarında yapılan etkinliklerle amacım, Avusturya’da yaşayan insanların kültürlerini sergileyebilmesine imkan vermek, festivaller sayesinde o kültüre ait insanların, kendilerine olan özgüvenlerini güçlendirmek ve unutulmasını engellemek.Doğrudan Türkiye'yi konu alan etkinliğiniz var mı?“Türkiye’nin Festivali” (Festival der Türkei /kultTürkei) ismiyle de her yıl elimizdeki bütçe ile Türkiye festivali düzenliyorum. Bu festival kapsamında bir de Caz Festivali bulunuyor. Türk sanatçıların caz söylediği bu festival için Avrupa'dan caz gruplarını getirmeye çalışıyorum. Bu projenin ortaya çıkışının da bir hayli ilginç olduğunu belirtmeliyim. Türkiye’den Cengiz Baysal, Quartet Muartet ve Sabri Tuluğ Tırpan isimli sanatçı ve grupları davet etmiştim, bu sanatçılar için caz mekânı arıyordum. Görüştüğümüz mekânlardan birinin sanat yönetmeni konseptimi beğendi, ‘’Nerden geliyorlar, nasıl bir müzik yapacaklar?’’ diye sordu. Türkiye’den geleceklerini söyledim. Mekânın sanat yönetmeni şaşkın bir ifadeyle, ‘Aa, Türkler caz mı çalıyor?’ dedi. Şaşırdım tabii. Bunu söyleyenin bir sanat yönetmeni olması beni daha da şaşırttı. Bunun üzerine, demek ki bazı eksiklerimiz var diye düşünerek her yıl Türk Caz Festivali yapmaya karar verdim. İlkini Avusturya Radyo Televizyon (ORF-RadioKulturhaus) Konser Salonunda organize ettim.Çok sayıda ülkeden sanatçı ve topluluk davet etmek masraflı bir çalışma değil mi? Elinizdeki bütçe nereden sağlanıyor?
Evet masraflı bir çalışma, bütçe buradaki sponsorlardan, Avusturya' daki kültür sanattan sorumlu mercilerinden sağlanıyor. Türkiye Büyükelçiliği ile Türkiye Başkonsolosluğunun ilgi ve desteklerini de ekleyebiliriz.
Peki, bu Türk caz festivali ilk hangi yıl düzenlendi? Hâla devam ediyor mu?
Evet, devam ediyor. İlk 2007'de yaptık, daha sonra bazı tarih kaydırmaları ile her yıl oldu. Eskisi kadar destek alamasak ta ben şahsen buradaki bazı Türkiye karşıtı düşünceler ve İslamfobiyi bir şekilde azaltmak için bunun gayretindeyim.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ile nasıl bir işbirliği içindesiniz?1998 yılında Yunus Emre Dörtlüsü'nü Viyana'ya konsere davet etmiştim. Yolladıkları program çok dikkatimi çekmişti. Ulvi Cemal Erkin ile Şostakoviç'in eserleri seslendirilmişti. Piyanoda da Anadolu Üniversitesi'nden Prof. Zöhrab Adıgüzelzade solist olarak katılmıştı. Bu konser ile Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarını tanımış oldum. Daha sonraki yıllarda aynı grubun 3 kez Viyana ve bir kez de Bratislava'da konserlerini organize ettim. Akademik Oda Orkestrasını Viyana'ya ve Senfoni Orkestrasını da Bratislava'ya davet etmiş oldum. Son olarak Viyana'nın meşhur yeni yıl konserlerine sizin de bir yenisini eklediğinizi duyduk. Bu konserle ilgili bilgi verebilir misiniz? Viyana Şehir Orkestrası‘nın (Wiener Stadtorchester) Yeni Yıl Konserini bu yıl şef Martin Kerschbaum ile şef Murat Sümer yönetti. Viyana’nın önemli konser salonlarından biri MUTH Konser Salonunda verilen konserin solistleri; Viyana Yeni Yıl Konseri Uluslararası Müzik Yarışması’nın tüm kategorilerinin birincileri olan; Kanahi Yamashita (Gitar), Lynn Nam (Keman), Zsuzsanna Csilla Ádám (Soprano), Yoojung Yoon (Piyano) idi. Konsere ilgi büyük oldu. Yeni Yıl Konserinin sunuculuğunu üstlenen tiyatro sanatcısı Julia Margarita Hödl, 1995 yılında kurulmuş olan Viyana Kültür-Sanat Kurumu‘nun (Culture Meeting Point) 2020 yılında 25. Kültür-Sanat yılını kutladığını ve kurum tarafından bu konserin organize edildiğini müzikseverlerle paylaştı. Kurumun müzik bölüm başkanı piyanist, müzikolog-yazar sayın Doç. Dr. Farah Tahirova, Yeni Yıl Konseri Uluslararası Müzik Yarışması’nda dereceye girmiş olan solistlere sertifikalarını takdim ederek kendilerine sahne hayatlarında başarılar diledi. Sahneye olan hakimiyeti, espirili, sempatik görüntüsü ve teatral tavrıyla şef Murat Sümer’in yönettiği konserin son eseri Johann Strauss'un Radetzky Marşı dakikalarca alkışlandı. Yoğun istek üzerine şef Martin Kerschbaum ile birlikte tekrar Radetzky seslendirilerek seyircilerin alkış temposu eşliğinde konserin kapanışını her iki şef birlikte gerçekleştirdiler.Türkiye'den hangi kuruluşlarla nasıl bir işbirliği yapıyorsunuz?Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı ile işbirliğimiz oldu. Bu işbirliğimizi Budapeşte Viyana ve Bratislava şehirlerinde gerçekleştirmiş olduk. Ayrıca 2010 yılında Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye'den İstanbul'un Almanya'nın Essen kenti ve Macaristan'ın Pecs kenti ile birlikte Avrupa Kültür Başkentleri arasına girmesi nedeniyle, Viyana'da Istanbul 2010 adı altında etkinliklerin düzenlenmesinde Culture Meeting Point olarak Türkiye ile işbirliğimiz oldu. Büyükelçiliğimiz hangi konularda size yardımcı oluyor?Genelde daha çok mekân, koordinasyon ve davetliler konusunda destekleri oluyor ama daha çok olmasını arzu ediyoruz. Viyana ve Avrupa’nın diğer şehirlerinde Türkiye’nin deniz-kum-güneş üçlemesinin dışında daha büyük ve kapsamlı değerlerimizin olduğunun bilinmesini, bu potansiyeli de bir başka pencereden buradaki sanatseverlerle paylaşmak istiyoruz.