Bir kez daha anladım ki Türkiye’de kültür, sanat özverili, yürekli gönül insanlarının çabasıyla ayakta kalıyor. Bunu ne mi düşündürdü: Bodrum Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü.
Bir kültür insanının görüp de mutlu olmaması düşünülemeyecek bir yer yaratmış Sayın Cenap Tezer ve eşi Mimar Gülay Tezer. Cenap Tezer bakışlarından, sesinden, konuşmasından dostluk yansıyan bir gönül adamı. Tüm olanaklarını sanata, ekine, uygarlığa, bilginin yayılmasına adamış. Sürekli sergiler, sinema gösterimleri, konuşmalar, söyleşiler, dinletiler, yine sanat işi ürünlerin sunulduğu dükkânlar… Eşi Mimar Gülay Tezer’le ve oğullarıyla birlikte koca bir kurum kurmuş. Halikarnas Balıkçısı gibi sevgiyle bakıyor yeryüzüne.
Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü’nde son dönemde “İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı” ile “Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği”nin de destek sağladığı; köy enstitüleri konulu sergiler, söyleşiler, dinletiler düzenleniyor.
9 Temmuz 2017 akşamındaki buluşmada Prof. Dr. Ayfer Kocabaş müzikle ilgili bir sunum yaptı: “Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi.” Ayfer Kocabaş’ın saydam eşliğinde yaptığı sunumda Köy Enstitüleri eğitim dizgesinde müzik dersinin önemini, insanın değişmesindeki ve gelişmesindeki yaşamsal etkisini ayrıntılarıyla anlattı. Enstitülerde mandolinin, kemana, çoksesli müziğe geçişi kolaylaştırdığı için de öğretildiğini biliyor muydunuz? Çünkü perde, ses, akort yapısı çok benzer. Dolayısıyla çok sesli müziğe, kemana geçiş için çok uygun. Kuşkusuz neden salt bununla sınırlı değil. Müzikteki gelişme algıyı, dünyaya bakışı değiştiriyor. Sayın Ayfer Kocabaş sunumunun hemen ardından içlerinde “Ziraat Marşı”nın da bulunduğu üç marşı mandoliniyle seslendirdi, söyledi.
Günay Güner ise “Köy Enstitülerinin Yazın Dünyamıza Yansımaları” başlığı üzerine konuştu. Köy Enstitülerinde onlarca yazar ozan yetişti. Kitaplar, yazılar yazdılar. Gerçek okuryazarlığı Türk kültüründe onlar başlattılar. “Toplumcu gerçekçi” yazın Köy Enstitülü yazarlarca başlatıldı. Bu büyük başarı başta Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un, düzeyi ve saygınlığı tüm dünyaca benimsenen eğitim yöntemi ve buna bağlı olarak kısa zamanda çevrilen ve yayımlanan yaklaşık 500 doğu-batı klasiğinin dolu dolu okunmasına dayanır. Köy Enstitüleri kitap demektir. Adnan Binyazar, Mahmut Makal, Emin Özdemir, Dursun Akçam, Fakir Baykurt, Ali Yüce, Mehmet Başaran, Ali Dündar, Abdullah Özkucur, Ümit Kaftancıoğlu, Osman Şahin…daha niceleri; 1940-1946 yılları arasında, topu topu altı yılda yetiştiler. Yazın dünyalarını tek izlekle sınırlamadılar, geliştirdiler.
Etkinlik Günay Güner’in türkü dinletisiyle son buldu.
Kısa süre önce Sayın Gülsin Onay yine “Köy Enstitüleri” çalışmaları kapsamında Dibeklihan’da konser vermişti.
Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü Halkla İlişkiler Yönetmeni Şafak Yaşar’la karşılaşmak da güzeldi. Sayın Yaşar Ruhi Su Dostlar Korosu’nda türküler söylemiş bir müzik-sanat insanı aynı zamanda. Onun beğenisi de yüreklendirdi.
Işık Kansu ve Yılmaz Özdil’in de yazdığı gibi, Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü sürekli sanat, kültür solunan bir bilinç yeri; adeta bir yüksek “köy enstitüsü”…
Sevgili Cenap Tezer’e ve onun güzel kişiliğinde emek veren tüm dostlara yürekten, sonsuz gönül borcumu sunarım.
Günay Güner