Tarihin en çok yazılı dönemini bilmemize karşın ki o da doğallıkla tam değil, insanlıkla birlikte kurban uygulaması başlar.
Tanrılarla, ardından Tanrıyla bir alışveriş ilişkisi kurulur. Kimi insanbilimciler potlaç da demekteler. Ben kurban sunayım, karşılığında dileklerimi gerçekleştir, beni koru, gözet! Kurban ilişkisi temelde budur. Ve ne lginçtir, günümüzde İslam üzerinden sürmektedir. İbrahim Peygamber oğlu İsmail’i (Samuel) tam kurban etmek üzereyken, Cebrail (Gabriel) bir koç getirir. İsmail değil, koç kurban edilir. Benzer tema Dede Korkut anlatılarında vardır ve çocuk kurbanı son anda önlenir. İnsan kurbanına vicdansal tepkidir bu anlatı. İbrahim, İbrani dinler başlığı altında önce Museviliğin, sonra İslam’ın, Muhammediliğin atasıdır. Kurban Musevilikte yalnızca Süleyman Tapınağında uygulanan ritüeldi. MÖ 70’te Süleyman Tapınağı Babil saldırısıyla yıkılınca kurban sona erdi. Tevrat’ta sıklıkla geçen kurban Filistinli kanı akıtmaya dönüştü. İslam Büyük olasılıkla kurban uygulamasını Yahudilerden aldı.
Kurban eski Yunan’da yaygındır. Ksenefon’un Anabasis-Onbinlerin Dönüşü adlı kitabında neredeyse adım başı kurban kesilir, bağırsaklarından fal bakılır. Karduklar adlı bir eşkıya, boğazı kaya yuvarlayarak kesip geçenleri yağmalayan, kıyıma uğratan bir kabileden kısa söz edilir.
Homeros’un İlyadasında kurban, tanrılar önemli yer tutar.
İsevilikte (Hıristiyanlık) kurban İsa Peygamberin bedeni sayılan ekmek, kanı sayılan şaraptır. Semboliktir, comünyon adıyla anılır. Kan akıtılmaz.
Anadolu’nun tarihinde kurban Türklerce de önemsenir. Bugün de velilerin, erenlerin türbelerine topluluk olarak gidilip kurban kesilir.
İsmail’i kurban ettirmeyen vicdan Türkiyemizin 1960’lı, 1970’li yıllarında cahil bırakılmış babanın minicik oğluna kıymasına, bebesini kurban etmesine engel olamadı. Çok çok acı...
Vicdan artık hayvan kurbanına izin vermemeli. Hayvanın yalvaran bakışına karşın, boynuna bıçağı sürüp, gövdesinden ayırmakla; endüstride hayvan kesimi aynı şey değildir. Hani derler ya: nokta!
Türk inceyazınında genellikle dolaylı da olsa kurban izleğinin işlendiği görülür. İnsanlık dışı baskıcı düzene kurban edilen sıradan, erdemli, iyi insanlar! Genel motif budur. Ancak doğrudan dinsel amaçlı yapıtlar da söz konusudur. Nâbi, Süleyman Çelebi yapıtında bölüm, Necip Fazıl Kısakürek -Çöle İnen Nur, Yaşar Kemal, Osman Şahin, Mustafa Kutlu-Kurban Bayramı, Refik Halit Karay-Kurban Bayramı... Somut, görünür anlamıyla kurban daha fazla sağ eğilimli yazarların yapıtlarındadır.
Oyun sanatında izlek olarak sembolik anlamda kurban yeğlenir ve kalem sahipleri yeniden aydınlanmacılardır. Cahit Atay, Murathan Mungan, Güngör Dilmen, Melih Cevdet Anday, Orhan Asena, Turgut Özakman, Ferhan Şensoy...
Kurban, aydınlanma yaşamış Türk ulusu için sinrinilmesi çok güç bir uygulamadır. Acıdır. Hayvanlara yönelik artan acımasızlıkla birlikte de kabul edilemezdir. Ve keşke inceyazın yapıtlarına konu olmak gereksinimi kalmasa...
Hayvan kurbanının yerini bağışın, armağanın, endüstri kesiminin alması gereken günler geldi geçiyor.
Günay Güner
28 Mayıs 2025, Ankara