Şehirde Caz Var sloganıyla yola çıkan Uluslararası Antalya Akra Caz Festivali’nin 8.sinde, “Akra Genç Caz” dahil 8 müthiş konser izledik, Akra Hotels’in Açıkhava Sahnesi’nde. Beydağları ve Antalya Körfezi’nin olağanüstü manzarası her konserde ayrı bir tablo sergiledi, üç haftaya sarkan süreçte.
FAZIL SAY’LA KAPANIŞ
14 Mayıs akşamı Ibrahim Maalouf ile başlayan Antalya Akra Caz Festivali iki akşam üst üste yapılan Fazıl Say konserleriyle sona erdi. Günlerce beklenen yağmur da, ilginçtir iki Say konserine denk düştü. Önceden alınan önlemler gereği, alana giren herkese yağmurluklar dağıtılıyordu etkinlikler öncesi. Konserlere engel bir durum yaşanmadı.
Festivalin kapanış konuşmasında Yekta Kopan şunları söyledi: “Bu yıl Akra Caz Festivali yalnızca ana sahne konserleriyle değil, dünyanın hiçbir festivalinde olmadığı kadar ‘masterclass’ ve artık festivalin gelenekseli haline gelen ‘jam session’ geceleriyle bize muhteşem bir deneyim yaşattı.”
Fazıl Say’ın yaptığı konuşma da ilginçti, Özellikle Ferit Odman’la müzik yapmaktan duyduğu mutluluk sözlerine yansıyordu: “Müthiş yaratıcılığıyla ve her parçadaki harika birlikteliğiyle sevgili Ferit Odman’a içtenlikle teşekkürler. Daha pek çok konserimiz olacak tüm dünyada. Antalya’da Akra Otel parkında, falezlerin üstünde, bir yanda müzik, bir yanda uçsuz Akdeniz manzarasıyla, her akşam binlerce kişiyi ağırlayan Akra Caz Festivali müthiş noktaya vardı, Türkiye’nin gururu oldu. Tüm emeği geçenleri kutlarım.”
Ferit Odman da bu övgü dolu sözleri karşılıksız bırakmadı; Yıllar öncesinden bir düşü, Fazıl Say ile konser gerçekleştirdiği için ne kadar mutlu olduğunu anlattı.
Fazıl Say’ın, tek tek anlattığı konserlerinde yer alan eserleri: Ses, Kehanetler Tapınağı Klaros, İnsan İnsan, Hayat Ağacı, Kara Toprak, Kumru Balad, Babam Ahmet Say, Küçük Kara Balık ile Summertime, Nazım Oratoryosu ve Paganini eserlerinden bölümlerin caz uyarlamaları idi. Her iki değerli sanatçının birer solosu da dinlemeye, görülmeye değerdi.
AKRA GENÇ CAZ
İKSV işbirliği ile İstanbul Caz Festivali kapsamındaki “Genç Caz+” yarışmasına katılan ve sahne alan grupların yanı sıra, Antalya’dan da caz topluluklarının davet edildiği “Akra Genç Caz”da bu yıl, Alân, Emre Berk Trio ve Blue Kiss Collective yer aldı. O akşam, bu genç cazcıların sahne deneyimlerine tanık olup, alkışladık. Blue Kiss Collective’in vokali İdil Görgülü’nün iyi performansı geceye renk kattı.
Alân:
Ahmet Alan, Piyano ve Perküsyon
Utku Gürler, Trompet
Egemen Tosunbaş, Elektrik Gitar
Kaan Ahıskalı, Davul
Çağatay Öncü, Kontrbas ve Bas
Johannes Bowling, Saksafon
Emre Berk Trio
Emre Berk Balta, Gitar
Barış Dağhan, Bas
Ahmet Kazım Müftüoğlu, Davul
Blue Kiss Collective
İdil Görgülü, Vokal
Eren Yenigül, Trompet
Ezgi Aydın, Davul
Aylin Melek, Piyano
Erim Selim Erenyol, Bas
RİCHARD BONA
Grammy ödüllü bas gitarist, vokalist ve birden fazla çalgı grubundan enstrüman çalan (multi-enstrümantalist) Richard Bona, grubuyla birlikte festivalde fark yaratanlardan oldular. Kamerunlu Richard Bona, muazzam vokal yeteneğiyle Afrika’nın geleneksel ritimlerini cazla bütünleştirip yüksek tempolu, keyifli bir konser gerçekleştirdi.
Dansın en etkili, en keyifli olduğu konserlerden biriydi. Üç bis yaptı konuk sanatçı.
Richard Bona, Bas ve Vokal
Ludwig Afonso, Davul
Ciro Manna, Gitar
Lucas Saint Cricq, Üflemeliler
Jesus Pupo, Klavye
Kurt Elling & Charlie Hunter “SuperBlue”
Bu yıl Akra Caz’da Grammy ödüllü sanatçı sayısının fazlalığı dikkat çekiciydi. Kurt Elling (Vokal)de bu sanatçılardan biriydi.
Birlikte sahne aldığı Charlie Hunter (Hibrit Gitar)da ünlü bir gitarist. Sekiz telli özel tasarım gitarıyla bas partilerini, melodileri ve akorları aynı anda çalabilmesiyle biliniyor. Birlikte oluşturdukları "SuperBlue" ile unutulmayacak bir konser sundular.
Topluluğun tüm üyeleri:
Kurt Elling, Vocals
Charlie Hunter, Hybrid Guitar
Kenny Banks Jr., Keyboard
Marcus Finnie, Drums
Tom Walsh, Trumpet
Nichol Thomson, Trombone
Graeme Blevins, Saxophone
MELODY GARDOT
Romantik, slov parçaları ağırlıklı bir konser yapan Melody Gardot, bir anne adayı olarak karşımıza çıktı. Sonradan da doğumuna iki hafta kaldığı bilgisine ulaştık. Anne adayı değerli sanatçıya, bebeğini sağlıkla kucağına almasını dilerim.
Güzel konseri sonrası; “Ev sahipliğiniz, cömertliğiniz ve sevginiz için çok teşekkürler. Biraz daha alkışlarsanız bebeğime rağmen buradan hiç gitmeyeceğim” diye espri yapmayı da ihmal etmedi. Gardot, solo gitarıyla “Baby I’m A Fool For You” parçasını seslendirdi. Bu şarkının sözlerini, karnında taşıdığı bebeği için söylediğini var saydık.
Özellikle ekibin saksafoncusu muhteşemdi, bunu belirtmem gerek. Grubun sahneden ayrılışı da ilginç oldu; Konu olarak ilgisi olmasa da biçim olarak Haydn “Veda Senfonisi” gibiydi. Önce solist, peşinden saksafon, vurmalı, piyanist sıralı olarak çıktı. Sahnede en son kontrabas kalmıştı.
FATOUMATA DİAWARA
Fatoumata Diawara konserinde müziğinin yani sıra, mücadele ettiği sosyal konularda da izleyicilerle etkileşime girdi. Çok detay vardı, konseri birlikte izlediğimiz oğlum Umut’tan yardım almak durumundaydım. Burada sözü ona bırakıyorum:
“Sanatçı, başta Afrika olmak üzere tüm dünyada yaygın bir hak ihlali olan ‘kadın sünneti’ (female genital mutilation) sorunundan bahsetti. Bu benim çalıştığım UNFPA nüfus fonunun da üzerinde önemle durduğu ve tüm dünyada ortadan kaldırmayı hedeflediği bir konu. Tıbbi olmayan nedenlerle kadın genital bölgesini yaralayan bu müdahale nedeniyle, dünyada 230 milyon kadının etkilendiği tahmin ediliyor. Eğer mücadele edilmezse 68 milyon kadın 2030 yılına dek bu hak ihlali riski ile karşı karşıya kalabilir.
Fatoumata, bu konuyla mücadele için kadın siyasi liderlerinin sayısının artması gerektiğini söylüyor. Dünyada çok az ülke lideri kadın. Ancak kadınların liderliği, bu konu da dahil olmak üzere, pek çok sorunun çözümü için büyük potansiyele sahip.
‘Dünyada bir dengesizlik var’ diyor. Ateş ve suyun gezegenimizde dengeli olması gerek. Erkek ateş, kadın da su diyor ve ateşin baskın olduğunu dile getiriyor”.
Müziğe gelecek olursak:
Afrika müziğinin başarılı temsilcisi Fatoumata Diawara, şarkılarını ülkesi Mali’nin resmi dili Bambaraca ile söyledi. Yukarıda Umut’un özetlediği haliyle bana Joan Baez’i anımsatıyordu sosyal konulardaki tavrıyla.
Temsil ettiği kıtanın canlı, hareketli müziğini gitarıyla destekleyen, müthiş ivme katan bir sanatçı izledik. Festivalin en iyilerinden olarak hafızalarda iz bıraktı Diawara ve arkadaşları.
İGOR BUTMAN-FANTİNE VE MOSKOVA CAZ ORKESTRASI
Geceye Alexander Borodin etkisi hakimdi diyebilirim. Zaman zaman tekrarladıkları temalarla sanki Borodin’i andı Butman ve arkadaşları.
Festivalin daimi grubu İgor Butman ve Moskova Caz Orkestrası, deneyimli ve genç üyelerden oluşan bir virtüozler topluluğu adeta. Orkestrada yer alan neredeyse her çalgıya solo yaptıracak zaman buluyor Butman. Bu konseri festivalin en uzun süreli konseriydi üstelik, tam 2 saat 15 dakika sahnede kaldılar. Topluluklarının 25. Yılı nedeniyle hazırladıkları özel bir repertuvar sundular.
Butman’ın mükemmel saksafon performansı ve Fantine’nin enfes şarkıları alanı dolduran sanatseverlere coşkulu bir akşam yaşattı.
***
Festival bitti, müziğin tınıları yer etti kulaklarımızda. Organizasyonda çok sayıda “masterclass” gerçekleştirildi. Konser sonraları müzikal etkinliğin sürdüğü İkiBeşBir diye tanımlanan “The 251 Soul” programlarına katılma şansım olmadı. Turizmin başkentinde o etkinlik sonrası toplu ulaşım araçlarıyla Konyaaltı’nda evime ulaşma şansım kalmıyordu. Muazzam bir organizasyon ve ulaşım sorunu. Bu da ilginç bir tezat olarak burada kalsın.
Gün içinde gerçekleşen bir de Akra Jazz Talks vardı, bu yıl ona da katılamadım.
Antalya’nın, hatta ülkemizin yüzakı bu festivale sahne önünde, sahne arkasında emek veren herkese çok teşekkür ederim. Akra Hotels yönetimiyle birlikte Kadir Dursun ve ekibi teşekkür ve alkışı en çok hak edenler oldular.
***
ADSO SEZONU POYRAZ BALTACIGİL İLE KAPATTI
Son iki yıldır ADSO ve Akra Caz konserleri çakışınca, ADSO’nun üç konserini kaçırmış oluyor, tercihini Akra Caz’dan yana kullananlar. Benim için de böyle oldu. Ancak kapanış konserinin genel provasını izleme şansımız oldu. Bunun için ADSO müdürü Utku Kapçı’ya teşekkür ederim.
Kapanış konserini Avustralyalı şef Matthew Coorey yönetiyordu. Ülkemizin en yetenekli çellistlerinden Poyraz Baltacıgil de solist olarak görev aldı. Başkemancı sandalyesinde Olgu Kızılay oturuyordu.
Baltacıgil, A.Dvorak “Silent Woods” adlı kısa yapıtını ve R.Schumann “Viyolonsel Konçertosu”nu seslendirdi. Konuk çellist, duo ve trio olarak konserler verdiği partneri Barış Büyükyıldırım’ın “4P, for Poyraz” adlı eserini “bir daha”(bis)olarak çaldı.
Konserde yer alan diğer eserler; C.Debussy’nin “Petite Suite” ve W.A.Mozart’ın “Prag Senfonisi” vardı. Belirttiğim gibi bu güzel programın genel provasını izleyebildim. O nedenle bir konser yazısı gibi düşünülmesin.
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası biten sezonun programıyla muazzam bir iş gerçekleştirdi. Solistleri, şefleri ve konser programlarıyla bu yıl çıtayı bir hayli yükselttiler. Umarım gelecek sezon daha başarılı işlere imza atarlar. ADSO konserlerine emek veren sahne önü, sahne arkası tüm görevlilere teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN DULUN
3 Haziran 2025, Antalya