İstanbul Resitalleri, 3 Ekim 2018 akşamı, sürekli etkinlik yaptığı, Emirgan’daki Sabancı Müzesi The Seed’de, 12. Sezonunu dört el piyanodaki eşsiz uyumu ile "İki Ruh Tek Beden!" olarak tanımlanan; yeni kuşağın sıra dışı ve enerji dolu piyanistleri Lucas ve Arthur Jussen Kardeşler ile müthiş bir başlangıç yaptıl.
Rahmetli Kamil Şükun tarafından 12 yıl önce kurulan ve Genel Koorninatörlüğünü Nazan Ceylan’ın yapmakta olduğu, İstanbul ve Türkiye’nin en güzide etkinliklerinden olan İstanbul Resitalleri, bu açılış konserinde Hollandalı Jussen kardeşlerle sezona merhaba dedi.
Jussen kardeşler, Alman romantiklerinden çağdaş bestecilere kadar uzanan geniş bir yelpaze ile seyirci karşısına çıktılar. Programın ilk eseri ünlü Alman besteci L. V. Beethoven’in Kont Waldstein teması üzerine aynı adla 8 çeşitleme ve son 2 final ile 10 bölüm olarak 1804’de bestelediği WoO 67 Do Majör Çeşitlemeleri idi. Daha ilk notalarını çalmaya başladıklarında, ne derece yetenekli sanatçılar olduklarını belli ettiler. Konser sırasındaki aralarındaki uyum ve iş birliği son derece başarılıydı.
Konserin ikinci eseri yine bir Alman romantiği olan Franz Schubert’in, 1828 yılında ölümünden kısa bir süre önce bestelediği, D.940 Fa Majör (op.103) Dört El Piyano İçin Fantezi idi. Besteci hamisi olan Dük Esterhazy’nin kızı Carolin’e olan aşkı ile bestelemiş olduğu zarif melodileri, Jussen kardeşler aynı güzellikle icra ettiler.
Fransız çağdaş besteci Francis Poulenc’in gençlik yıllarında besteleyip, 40 yaşında düzenlediği FP 8 Dört El Piyano Sonatı da programın üçüncü eseri idi. Tamamı 6 dakika süren ve Simone Tiliard’a ithaf edilen üç bölümlü sonat sanatçılar tarafından güzel bir şekilde yorumlandı.
Fazıl Say'ın da Jussen Kardeşler için "Night" (Gece) adlı bir eser bestelediğini biliyor muydunuz? Evet, bestecimiz Fazıl Say bu eserini, bu kardeşler için bestelemiştir. Dört el ve iki piyano ile de çalınabilen, ritmik ve atmosferik yapısı, kuyruklu piyanolarda uygulanılabilen sürdin ve tellerle çalma özellikleri olan bir eserdir. Solistler bu eseri yorumlamadan önce seyircilere İngilizce olarak eser hakkında bilgi verdiler. Bu bilginin ardından sanatçılar Fazıl Say’ın kendileri için bestelemiş olduğu Gece adlı parçayı yorumlarken, The Seed salonunda bestecinin havası esmeye başladı.
Konserin ikinci yarısındaki eser bir bale müziği idi. XX. Y.Y. ın büyük Rus bestecisi İgor Stravinski’nin, üçlü bale dizisinden (Petruşka, Bahar Ayini ve Ateş Kuşu) Bahar Ayini bale müziğinin 4 el piyano düzenlemesiydi. Balenin ilk sahnelenmesi 29 Mayıs 1913'de Paris Champs-Elysées Tiyatrosu'nda yapılmış, klasik baleden tamamen uzak, antik Rus esintileri ile tasarlanmış kostüm, dekor ve koreografisinin yanı sıra uyumsuz seslere ağırlık veren, çalgıların ses sınırlarını zorlayan müziği o gece seyirciler arasında büyük bir kızgınlığa yol açmış, prömiyer bir skandalla sonuçlanmıştı. Ancak eser, ortaya koyduğu kavramların tarihin akışına uygunluğu nedeniyle kısa sürede özümsendi ve Stravinsky’nin modern müziğin, tasarımcı Nicolas Roerich ile koreograf Vaslav Nijinsky'nin modern balenin öncüleri olarak kabul edilmelerini sağladığı bu bale müziğini sanatçılarımız, senfonik orkestra tınılarını aratmayacak tınılarını salonun her yanına yansıttılar. Sanatçı kardeşlerin biri birileri ile uyumlu ve başarılı bir şekilde icra yetenekleri, tüm izleyenlerde olduğu gibi bende de hayranlık bıraktı. Sonunda, bu iş böyle olur dedirttiler herkese. Sempatik davranışlarından tutun da Romantik çağdan Çağdaş döneme kadar her dönemin yorumlama yeteneklerindeki üstün başarıları hepimizi derinden etkiledi. Hepimizde hayranlık bırakan bu konser, Stravinski’nin güzel melodileri ile sona ererek, salondaki seyircilerin coşkulu alkışları bir de bis getirdi.
Lucas ve Arthur Jussen
Hollandalı Kardeşler Lucas (1993) ve Arthur (1996) henüz daha 8 yaşlarında ilk ödüllerini almaya başladılar; Maria João Pires'in özel öğrencisi oldular ve son yıllarda dünya klasik müzik arenasında ‘’Jussen Kardeşler’’ olarak adlarından söz ettiriyorlar. Solo ve ikili performanları ile hem basının hem de izleyicilerin büyük beğenisini kazanan Jussen Kardeşler, aralarında Lang Lang'ın da bulunduğu birçok ünlü isimle iş birliği yaptılar.
Royal Concertgebouw başta olmak üzere aralarında Rotterdam Filarmoni, Hague Filarmoni, Radio Chamber Filarmoni gibi orkestralarında da bulunduğu Hollandalı neredeyse tüm orkestralarla aynı sahneyi paylaştılar. Dallas Senfoni, Hong Kong Filarmoni, Londra Oda Orkestrası, MDR Senfoni ve Şangay Senfoni gibi orkestralar da aynı sahneyi paylaştıkları uluslararası orkestralar arasında yer alıyor. Birlikte çalıştıkları şefler arasında ilk akla gelen isimler ise Jaap van Zweden, Claus Peter Flor, Elihu Inbal, Jan Willem de Vriend, Stéphane Denève, James Gaffigan, Sir Neville Marriner ve Frans Brüggen. Ünlü La Roque d’Anthéron Piyano Festivali ve Klavier- Festival Ruhr gibi festivallerden davetler alan Jussen Kardeşler, Concertgebouw'un "Master Pianists" ve "Robeco" piyano serilerinde de sahne aldılar. Deutsche Grammophon etiketiyle yayınlanmış 5 albümü bulunan, Steinway özel sanatçısı olan Jussen Kardeşler, bugün Güney Kore, Çin ve Japonya'dan Avrupa'ya uzanan konserleri ile büyük beğeni topluyorlar.
12. Sezonunu yaşayan İstanbul Resitalleri gerçekten çok düzeyli konser etkinlikleri düzenlemektedir. Bu güç koşullarda ayakta durabilmeleri bile büyük başarı. Bu etkinliği gönülden kutluyor ve uzun soluklu olmasını diliyorum.
İsmail Hakkı Aksu