İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, bu sezonun ikinci konserini Türkiye-Polonya dostluğu için verdi. İDSO’nun, Polonya'nın bağımsızlığını tekrar kazanmasının 100. yılı dolayısıyla Aya İrini Müzesi'nde düzenlenen konsere, müzikseverler yoğun ilgi gösterdi. Havanın kapalı ve yağışlı olmasına karşın Aya İrini Müzesi, konser için gelen dinleyicilerle tamamen dolmuş, tüm biletler önceden tükenmişti.
İstanbul’da uygun koşullarda yeterince konser salonu olmayışı, olanların da kiralama ücretlerinin yüksek olmaları nedeniyle, Devletin sanat kurumları, etkinlikler için yine, bu etkinliklere uygun olan salonları tercih ediyorlar. İşte bu konser mekanlarından biri de Sultanahmet’teki Aya İrini Müzesi’. Bu müze yıllardır konser etkinlikleri için kullanılıyor. Aya İrini sahnesi birçok dünya yıldızına ev sahipliği yapmıştı. Ancak, Topkapı Sarayı Müdürlüğü'nün Aya İrini’de konser etkinliklerini durdurma yönündeki girişimleri, İDSO yönetimini zor durumda bıraktı. Konserin niteliği Türkiye-Polonya haftası ile ilgili olunca, Polonyalıların da devreye girmesi ile bu kez bir şekilde olumlu yönde gelişme oldu.
Konser 12 Ekim 2018 tarihinde İDSO DenizBank Konserleri kapsamında, Aya İrini Müzesi’nde, Polonya’nın bağımsızlığa kavuşmasının 100. yılı olarak İstanbul’da muhteşem bir atmosferde verildi.
Polonyalı keman sanatçısı Liv Migdal ve uluslararası alanda istisnai bir Chopin icracısı kabul edilen, Polonya devlet nişanı sahibi değerli sanatçımız Gülsin Onay, 1500 yıllık Aya İrini Kilisesi Müzesi’nde Polonyalı orkestra şefi maestro Ewa Strusińska'nın yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde unutulmaz bir geceye imza attılar. İDSO, müzikseverlerin yanı sıra Polonyalı yetkililerin de yoğun katılım gösterdiği konserin başlangıcında Türkiye-Polonya ilişkileri ile ilgili konuşmalar yapıldıktan sonra İstiklal Marşı ile Polonya Ulusal Marşı'nı Polonyalı şef yönetimindeki İDSO tarafından icra edilince, tüm seyirciler ayakta marşlara katıldılar.
Konserin ilk eseri, Frederic Chopin'in, aslı piyano için bestelenmiş olan "Op 40. No 1 Polonez" adlı eserinin orkestra düzenlemesiydi. Neredeyse tamamen ya da daha yüksek sesle çalınmasıyla bomba etkisiyle sona eren bu güzel Polonez, güzel bir icra sonucu Aya İrini’yi dolduran seyircilerin alkışlarıyla ödüllerinildi.
İkinci eser olarak Polonyalı keman sanatçısı Liv Migdal, Polonyalı besteci Henryk Wieniawski'nin "2 numaralı Keman Konçertosu" yorumladı. Op. 22, 2 numaralı, Re minör Keman Konçertosu, Polonya keman virtüözü Henryk Wieniawski tarafından çalışması 1856 yılında başlatılmış, ancak ilk performans 27 Kasım 1862'de Anton Rubinstein ile St. Petersburg'da yapılabildi. Besteci eserini 1879'da sevgili arkadaşı kemancı Pablo de Sarasate'ye yazmıştı. Üç bölümlük konçerto Allegro moderato, Andante non troppo ve Allegro con fuoco - Allegro moderato (à la Zingara) bölümlerinden oluşmaktadır.
Uzun bir girişi olan konçertonun, hüzünlü ve romantik solo melodilerini icra etmeye başlayan konuk kemancı, eserin ileri bölümlerinde de son derece başarılı arşeleri bizlerin gönlünü kazanmasını bildi. Eserin sonlarına doğru gösterdiği ustalık dinleyenleri öylesine büyüledi ki, parçasını tamamladıktan sonra, kesilmeyen alkışlara güzel bir Barok bisle karşılık verdi.
Aradan sonra konserin ikinci bölümünde usta piyanistimiz, Devlet Sanatçısı Gülsin Onay sahneye geldi ve Polonyalı Frederic Chopin'in, aslında ilk olmasına karşın 2 numaralı olarak kabul edilen Fa Minör Piyano Konçertosunu icra etti. Chopin ustası Gülsin Onay’ın yıllardır repertuvarında olan bu zarif konçertoyu, Aya İrini’nin o mistik ve büyülü ortamında, üstelik kendine has o özel akustiği olan atmosfer içinde bizlere sunarken kendimizden geçtik dersek yalan olmaz. Konser bu konçerto ile sona erdi, ancak, atmosfer, solist ve orkestranın uyumlu beraberliği seyircilerin arkası kesilmeyen alkışlarına neden oldu. Sahneye tekrar gelen Devlet Sanatçımız, tekrar bir Chopin parçası ile alkışlara teşekkür etti. Bestecinin çok sevilen Op. 53 La Bemol Majör Polonezini seslendirdi.
Gülsin Onay, Chopin’in, konçertolarında niçin ‘’kadans’’ yazmadığını hep merak edermiş. Sonradan fark etmiş ki, konçertoları baştan sona kadar ‘’kadans’’ özelliğinde.
İDSO’nun Aya İrini’deki, sezonun ikinci etkinliği olan ve kadın sanatçıların damgasını vurduğu, Polonya-Türkiye Dostluk Antlaşmasının 100. Yılı münasebetiyle düzenlenen bu müstesna gecede, seyirciler yıllarca unutamayacakları anlar yaşadılar.
Bu konserler için mükemmel bir salon niteliğinde olan Aya İrini'de, benzer etkinliklere daha fazla yer verilmesi düşüncesindeyim. Buranın benzer etkinliklerin merkezi olarak kabul etmek, hem yerli seyircilerin olduğu gibi, daha çok, ülkemizin dış dünyada turizm açısından tanıtımı bakımından son derece yararlı olacaktır. Bunu tüm dünya ülkeleri çok iyi bildikleri için benzer alanları kültür ve sanat faaliyetleri için kullanmaktadırlar. Sağ duyulu ve isabetli bir kararla Aya İrini Müzesini, klasik müzik gibi kültür ve sanat etkinliklerine tahsis eden Kültür ve Turizm Bakanlığına minnettarlığımı sunuyorum. Ancak, buralarda sanatçı ve seyirci konforu için asgari gereksinmelerin de giderilmesi iyi olur diye düşünüyorum.
İsmail Hakkı Aksu