“Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sezonun klasik büyük opera yapımı Turandot ile opera-severlerin karşısında.” Bu cümle 2019 yılının mart ayında Turandot temsili üzerine yazdığım yorum yazımın giriş cümlesiydi ve şimdi de aynı cümle ile giriş yapıyorum, çünkü geçtiğimiz sezonlarda birkaç kez sahnelenen (hâtta Külliye’de de), ardından bu yıl önce 14 Eylül 2025’de 32. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali çerçevesinde Aspendos’da sunulan, ardından 4 ve 6 Ekim 2025 akşamı ADOB’da izlediğim yapım 2019’dakinin aynısı (1).
Yazıma şöyle devam etmiştim: “Turandot, Giacomo Puccini’nin 1924‘teki ölümüne kadar bestelediği, devamını öğrencisi F. Alfano’nun 1926’de bitirdiği meşhur üç perdelik operası. Uzun bir tarihi olan konunun librettosunu F. Schiller’in 1801’de yazdığı oyunundan ilhamla G. Adami ve R. Simoni yazmış (2-6). Schiller, C. Gozzi’nin 1762’de yazdığı Turandot adlı dramadan esinlenmiş (2). Gozzi ise 12’inci yüzyılda İranlı şair Nizami’nin “haftanın yedi gününü, yedi rengi, yedi gezegeni anlattığı “Yedi Güzeller” adlı yedi epik öykü serisinin “Salı gününün” öyküsünden etkilenmiş (3,4). İlginç bir nokta, Turandot adının “Turan diyarının kızı” anlamında Turan-dokh, Fars şiirinde Orta Asyalı prensesler için sık kullanılan, sıfattan türetilmiş isim oluşu. Aynı kalfa, halef anlamındaki Calaf gibi; Timur’un oğlu, halefi Calaf ve Timur da büyük olasılıkla Tatar imparatoru aksak Timur.” Puccini’den önce C. Gozzi’nin librettosuyla Ferruccio Busoni da Turandot adlı iki perdelik bir opera bestelemiş. Puccini bu eseri 1911’de izlemiş ve kendine göre değişiklikler yaparak yeniden bestelemiş. Eserin dünyada ilk sahnelenişi 1926’da, ülkemizde ilk sahnelenişi 1959’da gerçekleşmiş (3-6). Bir de Bertolt Brecht’in Turandot versiyonu var, “Turandot ve Aklayıcılar Kongresi” adlı Mao’ya övgü içeren politik tiyatro eseri (7).
KONU
Çin prensesi Turandot, kendisinden bin yıl önce yaşamış ve aşkı yüzünden eziyet görüp ölmüş Prenses Lou-Ling’in erkeklerden öcünü almaya kararlıdır ve bu yüzden kendisiyle evlenmek isteyen adaylara çok zor üç soru sormakta ve cevapları bulamayınca da kafalarını uçurtmaktadır. Derken bir gün yaşlı ve devrik Tatar Kralı Timur ile yoldaşı köle kız Liu’nun yolu, prens Calaf ile kesişir. Kör olan Baba Timur sesinden uzun zamandır kayıp oğlu Calaf’ı tanır ve hepsi birbirlerine kavuştukları için mutlu olurlar. O sırada yine bir aday prensin infazı esnasında Turandot’u uzaktan görüp vurulan Calaf sorulara talip olur. Hem babası ile Liu hem de saray soytarıları Ping, Pang ve Pong onu bu kararından vazgeçirmek isterlerse de başarılı olamazlar. Neyse ki Calaf soruların cevaplarını bilir (sabır, kan ve Turandot) ama Turandot bir erkeğe teslim olmayı hemen hazmedemez. Bunun üzerine Calaf da ona bir soru sorar, kendisinin kim olduğunu bilmesini ister; bulursa Calaf ölmeye hazırdır ama bulamazsa evleneceklerdir. Tüm ülke onun kim olduğunu bulmak için sabahlar ama başaramazlar (Calaf’ın meşhur Nessun dorma: “Kimse uyumasın” aryası, Bkz. Dipnot 1). Liu onun kim olduğunu kendisinin bildiğini ama Calaf’a âşık olduğu için onun kimliğini ele vermeyeceğini söyler ve ağzından kaçırmamak için hançeri kapıp intihar eder. Bu aşamadan sonra Calaf ani bir hareketle Turandot’a sarılıp öper ve onun kalbini kazanır. Perde mutlu ve görkemli bir sonla kapanır. (Bkz. Dipnot 2).
YARATICI SANATÇILAR
Eseri Vincenzo Grisostomi Travaglini sahneye koymuş (8). Dekor tasarımı Özgür Usta’ya, Kostüm tasarımı Savaş Camgöz’e, Işık tasarımı Fuat Gök’e ait. Koroyu İvan Pekhov, Çocuk korosunu Hülya Kazan Günay ile Öykücan Yavşan çalıştırmış. Koreografiyi G. Armağan Davran, Dramaturji çalışmasını Ravivddhana Monipong Sisowath yapmış. Reji konusundaki izlenimlerim 2019’dakilerle aynı (1).
YORUMLAYICI SANATÇILAR ve İZLENİMLERİM
Turandot rolü son derece titiz bir söyleyiş gerektiren, sık ve (üçüncü oktav Do diyezden beşinci oktav Do notasına) ani tiz ses çıkışları içeren dramatik soprano partisi olarak tanımlanıyor (6).

Bu rolde Mehlika Karadeniz Bilgin (4 ve 6 Ekim) hem sesi ve partiyi yorumlayışı hem de sahnesi ile öylesine “her istediğini anında elde etmeye alışkın egolu Turandot” idi ki, Karadeniz Bilgin bence sadece Turandot (ve Leydi Macbeth) söylemeli ve ondan başka hiç kimse bu role çıkmamalı. Buz kalpli prenses Turandot’un erkeklere öfkesini şöyle bir metaforla tanımlayabilirim: Bir mangal ateşinin içine yanıcı bir madde atınca aniden iyice parlayıp alevlendiği anı veya içi dondurmalı servis sırasında alkol dökülerek üstü alevlendirilmiş tatlıları (flambée) gözünüzün önüne getirin. Ateş nasıl beklenmedik anda kıpkızıl parlar, alevlerin tepesinde sarı parlak ateş damlaları görünür, işte Karadeniz Bilgin’in Turandot’u da böylesine alevli ve böylesine çarpıcı lezzetteydi.
Calaf partisi üzerine hem güçlü hem lirik ve hem de uzun nefes gerektiren pasajlar içerdiği belirtiliyor (6). Bu rolde Bulgar tenor Valeriy Georgiev’in sesi (4 ve 6 Ekim) ilk anda eskiden uzunçalar plaklardan dinlediğimiz, tenorların “teknolojiyle ayar verilmemiş” doğal sesini hatırlattı. Hatta değerli tenorlarımız Yalçın Davran, İsmet Kurt ve İhsan Ekber’in Calaf’ları özlemle zihnimde çınladı. Operanın endüstriyel ticari bir sektör halini almasından önceki salt “sanat alanı” olarak kabul edildiği dönemlerde opera sanatçıları “söyleme tekniği torna tezgahından” geçmezdi, ses rengi gibi herkesin tekniği kendine özgüydü. Diğer bir deyişle botoks’suz, dolgusuz doğal ve yerel tınılar içerirdi sesleri. Georgiev’in söyleyişi öyleydi ki, Nessun Dorma aryasına gelince birçok tenorun başvurduğu şekilde bağırma moduna geçmeden, partiyi olgun kayısı renginde yorumlayıp sadece finalinde forte yapınca “kimse uyumasın” ne kelime, o ana kadar hiçbir aryayı alkışlamamış olan tüm seyirciyi uyardı ve yüksek enerjili bir alkışı tetikledi. Sahnesi de canlı olan Georgiev’in sesini yine mangal ateşi metaforuyla tarif edecek olursam, ateş kor haline geldiğinde insan sakinleşir, alevlerin sağa sola sıçrayıp yangın çıkarma tehlikesi bittiğinden huzur ve emniyet hisseder. Üstelik ortam daha çok ısınır ve uzun bir nefes gibi bu sıcaklık da sürer. Bende bu duyguları uyandıran Georgiev’in gösteriş için değil kendisi de zevk alarak söyleyişini 2023’te La Scala’da izlediğim Stefano la Colla’nın Calaf’ına bin kat tercih ederim (9)
Lirik soprano olarak tanımlanan Liu rolünde Seda Ayazlı (4 ve 6 Ekim) için 2019’da “pembenin açıklı koyulu tüm tonlarını içeren sesi, başta kırılgan, sonra aşkıyla güçlenen söyleyişi ve sahnesiyle tam olması gerektiği gibi bir Liu kompozisyonu çizdi. Özellikle son perdedeki aryasını söylerken gözü yaşlanmayan, ona sarılıp intihardan vazgeçirmek isteği duymayan eminim olmamıştır.” şeklinde yazmışım. Geçmişteki izlenimlerim bu temsiller için de geçerli. Üstelik 2023’te Ayazlı’yı, zavallı-ezik-kırılgan Liu’nun duygulu partisinin tam zıttı güçlü-korkusuz-baskın auralı karakter Tosca rolünde akorlarla dolu partisini de aynı başarıyla yorumlayabilmesine şahit olmuştum (6,10,11).

4 Ekim

6 Ekim
Yaşlı olgun âkil Ping rolünde Tuncer Tercan (4 Ekim) ve Çetin Kıranbay (6 Ekim) temiz söyleyişleri ve hem kendilerine özgü ve etkileyici sahneleriyle; Pong rolünde, haşhaşla öforik, etkileyici özgün yorumuyla İbrahim Halil Turgut (4 Ekim) ve Madama Butterfly’daki Goro yorumunu hatırlatan söyleyişiyle Emre Pekşen (6 Ekim); Pang rolünde güçlü teatral yanı ile haşhaşla uykuya meyilli Emre Akkuş’un (4 ve 6 Ekim) içinde camgöbeği ve sarı tını barındıran mavi sesi, Turandot-Calaf arasındaki çekişmeye denge sağlama işlevini de yerine getirerek temsillerin belkemiğini oluşturdu. Tüm sanatçıların koreografiyle zarif dans adımları hayata neşe katmanın önemini vurgular nitelikteydi.

Timur rolünde Özgür Savaş Gençtürk (4 Ekim) doğru entonasyonla söyledi ve rolü sağlıklı bir yaşlı adam olarak sundu. Mithat Karakelle’nin (6 Ekim) ise hem söyleyişi etkileyiciydi hem de sahnesi parmaklarının ucuna varana kadar gideceği yönü kollama refleksi olan kör ve yaşlı Timur’du.

İmparator Altoum rolünde tenor Okan Başel (4 Ekim) yaşlı ses yorumuyla ve Cem Akyüz (6 Ekim) tertemiz sesiyle gerçekten başarılıydılar. Mandarin rolünde Emre Uluocak (4 ve 6 Ekim) dikkati çeken sahnesinin yanı sıra güzel bariton sesini ortaya çıkardı. İran prensi rolünde Serkan Sarıkaya (4 Ekim) ve Emre Yalçın (6 Ekim), iki Çinli kadın rollerinde Filiz Çark ve Ece Aslı İşcan küçük rollerde de temsile büyük katkı sağlanabileceğini kanıtlamış oldular. İvan Pekhov’un çalıştırdığı güçlü tınılı ADOB korosunu ve Hülya Kazan Günay ile Öykücan Yavşan’ın çalıştırdığı yürekleri fetheden çocuk korosunu ve konuyla uyumlu koreografiyle estetik şekilde dans eden balerinleri de alkışlamayı ihmal etmemek gerekir.

Her iki temsilde de orkestrayı Sunay Muratov yönetiyordu, baş-kemancı koltuğunda Erkin Onay oturuyordu. Muratov, Turandot operasının hayli kalabalık kadrosunu, yani solistler-opera korosu ve çocuk korosu-bale ile orkestranın beraberliğini en müzikal şekilde sağladı. Eser gereği sahne arkasında ve orkestrada çalan tüm bakır nefesliler uyumlu tını yakaladılar. Tahta nefesliler yumuşak ve beraber çaldılar. Yaylı sazlar da her zamanki kalitede müzik yaptılar. Özetle Muratov, Onay ve tüm ADOB Orkestrası yine orkestranın klasik opera ve bale temsillerinin başarısında başat unsur olduğunu kanıtladı.

İZLEYİCİLERİN İZLENİMLERİ
4 ve 6 Ekim 2025 temsillerini locadan izledim. İlk temsil bitiminde kısa bir sohbet imkânı bulduğum opera-sever bir çift her sezonda bol sayıda böylesine muhteşem eserler izlemek istediklerini, üç Fransız seyirci hem sesleri hem de sahneyi çok beğendiklerini ifade ettiler. İkinci temsil bitiminde izlenimlerini sorduğum çoğu operaya ilk kez gelmiş olan genç seyirciler temsilden çok etkilendiklerini ve yine gelmeyi düşündüklerini söylediler. Üç genç kız ise Turandot’un neden böyle davrandığını “bazı toplumlarda kadınlar için yaşamın zorlukları” gerçeği çerçevesinden tartışmaktaydılar. Konuştuğum herkes temsil gecelerinde ADOB’a ayrılan Gençlik Parkı otoparkının kapatılmış olmasından dehşetli şekilde yakındı. İkinci temsilde Puccini’nin eseri tamamlayamadan öldüğü bölümde (Liu’nun öldüğü sahnenin sonu) onu anmak için alkış başlatan bilgili seyirciyle tanışmak için can atıyorum.
Dipnot: 1. “Nessun dorma”, Puccini’nin Tosca operasında son perdede Mario Cavaradossi’nin Calaf gibi gece vakti söylediği “E lucevan le stelle” (ve yıldızlar parlıyor) aryası gibi eserin duygusal zirvesidir. Ancak aralarındaki fark ertesi sabah Cavaradossi’nin infaz edilmesi, Calaf’ın ise âşık olduğu Turandot’a ulaşabilmesidir.
Dipnot 2. Distribüsyonda İtalyanca yazılı rollerin çevirisi: La Principessa: Prenses; L’imperatore: İmparator; Un Mandarino: Mandarin; Il Principino di Persia: İran Prensi.
ADOB YÖNETİMİNDE DEĞİŞİKLİK
Ekim ayı itibarıyla opera sanatçısı Mithat Karakelle ADOB “müdür vekilliği”nden ayrıldı, aynı göreve viyolonsel sanatçısı Demet Gökalp getirildi. Bu tip görevlerin “bayrak devri” olduğu göz önüne alınacak olursa Karakelle’nin kendisinden önceki vekil müdürden devraldığı “repertuvar, deneyimler ve sorunlar” bayrağının bir kısmını Gökalp masasının üzerinde bulacak. Karakelle’ye çalışma arkadaşlarıyla beraber biz seyircilere birçok güzel temsilin sunulmasını sağlamak için döktüğü emeklere teşekkür eder, bayrağı daha yüksekte dalgalandıracağına inandığımız Gökalp için enerji, cesaret, sabır ve başarılar dileriz.
Pınar Aydın O’Dwyer
10 Ekim 2025
Fotoğraflar: Demet Gökalp ile fotoğrafımızı ricamı kırmayarak ADOB müzik işleri yöneticisi Tolga Atalay Ün çekti. Temsil fotoğrafları Recep Taha Kalmaz, Selam fotoğrafları :Pınar Aydın.
Kaynaklar
- Aydın O'Dwyer P: https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/ecce-opera-turandot/1962/ Erişim: 24.3.2019
- Schiller F: Turankızı Çin Prensesi Turandot. (Çev: Ülger S, Ülger S), Kaynak Yayınları, 2020
- Altar CM: Opera Tarihi, Cilt 3. Pan Yayıncılık, 2001, s72
- The New Grove Dictionary of Opera (Ed Sadie S), Cilt 4. 1992, s837
- Aydın O’Dwyer P: Opera Kitabı, Akılçelen Kitaplar, 2015
- Eaton Q: Opera Production, Cilt I. University of Minnesota Press, 1961, s148
- Brecht B: Turandot ve Aklayıcılar Kongresi. (Çev: Duru S), Kaynak Yayınları, 1999
- Travaglini VG: Turandot: Yalnızlık Operası. ADOB Turandot Program kitapçığı, 2019
- Aydın O’Dwyer P: Avrupa Opera-Bale Sahnelerinde Gezintiler ve Alınabilecek Dersler. Sahne Dergisi, Sayı 69, Temmuz-Ağustos 2015
- Aydın O’Dwyer P: Sezon Ortasında Tosca Üzerine. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/sezon-ortasinda-tosca-uzerine/2927/ Erişim: 16.1.2023
- Aydın O’Dwyer P: Başkent Kültür Yolu Festivali İzlenimleri-2: Tosca. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/baskent-kultur-yolu-festivali-izlenimleri-2-tosca/3073/ Erişim: 30.9.2023




























