18 Mayıs Pazar günü, son olarak “Kalesiyle Ankara” kitabımızı birlikte kaleme aldığımız Mehmet Tunçer ve Necati Yalçın’la birlikte, daha önceki türlü Ankara etkinliklerinden tanıştığımız Hulusi Gürpınar’ın Gölbaşı’ndaki evine gidiyoruz. 11.00’de başlayacak Bahara Merhaba Pikniği’nde, Selma-Hulusi Gürpınar çiftinin pandemi nedeniyle kutlayamadıkları 50. evlilik yıldönümleri için düzenledikleri “brunch”da, açma dönemlerini yaşayan Sevgi Çiçekleri ile iç içe olacağız.
Birlikteliği düzenleyen sevgili Necati Yalçın’ın uyarısıyla önce, Gürpınar’ın evinin hemen karşısında Belediyece oluşturulan Sevgi Çiçeği Gen Merkezi’ne geçiyoruz. Tam ortasına küçük bir Sevgi Çiçeği heykeli yakıştırılmış yaklaşık 5 m. çapında dairesel bir alanda kırmızı-pembe-eflatun binlerce çiçek pırıl pırıl. Yalçın’ın çiçek üzerine bilgilendirmesini ve 50’yi aşkın konuğu tanıştırmasını takiben, bu çiçeği Gölbaşı’nda ilk olarak saptayıp 1990’lardan beri takibine alan, yaşatılması ve korunması için sayısız uğraşlar veren sayın Mecit Vural da tamamlayıcı bilgiler aktarıyor. Sonra, yıllardır endemik Sevgi Çiçeği’ne ilişkin olarak düzenlenen her türlü etkinliğe ve tanıtıma katılan, yetiştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çabalayan ve bu çevrede “Sevgi Çiçeğinin Babası” olarak adlandırılan Gürpınar içini döküyor. Tekrar eve dönüyor, çok değişik çiçeklerin de birbirleri ile yarıştıkları bahçede brunch ziyafetine katılıyoruz.
Bitkiyle ilgili ayrıntıları öğrenmeniz için Çağdaş Türk Dili Dergisi’nin Ağustos 2014 sayısına yazdığım “Gölbaşı Sevgi Çiçeği (Yanar Döner)” adlı yazımı iliştiriyorum. Gürpınar’dan, o yazıdaki dileklerimin gerçekleşmediğini, festivallerin sonlandırıldığını, çiçeğin adının türlü etkinliklerde kullanıldığını, ama “yetiştirme-koruma-yaygınlaştırma” çabalarının harcanmadığını duymak içimi acıtıyor. Ayrılırken sayın Vural’dan Sevgi Çiçeği tohumları, sevgili Gürpınar’dan da “dağ muşmulası” fideleri alıyorum. Bakalım, sonbaharda Çayyolu’nda dikeceğimiz tohumları yeşertebilecek miyim ? Sizlere, Haziran ayı çıkmadan Gölbaşı’na giderek yukardaki yazımda belirttiğim alanlarda, Centaurea Tchihatcheffii” ile tanışmanızı hararetle öneriyorum.
SAVAŞ SÖNMEZ
19 Mayıs 2025 , Ankara/Çayyolu
G Ö L B A Ş I S E V G İ Ç İ Ç E Ğ İ ( Y A N A R D Ö N E R)*
ADI NEREDEN GELİYOR ?
Prof.Dr. Ayşe Boşgelmez’in editörlüğünde yayımlanan “Centaurea Tchihatcheffii - Ankara Gölbaşı Sevgi Çiçeği” adlı kitaptan edindiğimiz bilgilere göre; ülkemizde “Peygamber Çiçeği” olarak da tanınan bitkinin “endemik” bir türü Gölbaşı’nda yaşamakta, kendisine “Gelin Düğmesi”, yerel bir aşk öyküsünden ötürü “Sevgi Çiçeği” ve güneşin yansıma açısına göre kırmızının farklı tonlarını yansıtmasından dolayı “Yanardöner” gibi adlar da verilmektedir.
Kısaca CT olarak söz edeceğimiz bitkinin cins adı, Hipokrat’ın değindiği “Centaur” adındaki insan başlı mitolojik attan gelmektedir. Bitkinin “Tchihatcheffii” tür epiteti ise İstanbul’daki Rus Elçiliği’nde 1842-1844 yılları arasında ataşe olarak çalışan Pierre de Tchihatcheffii adlı koleksiyoncudan kaynaklanmaktadır. Adı geçenin Anadolu’daki inceleme gezilerinde topladığı 4500 örneklik bitki koleksiyonu Paris Herbaryumu’nda yer almakta, 1848 yılında Afyon yöresindeki Mehmet Köyü’nden topladığı CT örneklerini, 1854 yılında Ann.Sci.Nat. Dergisinde yayımlamasıyla yeni bir centaurea türü bilim dünyasına girmiş bulunmaktadır. CT’nin ilk kez Afyon yakınlarından toplanmış olduğu kaydedilmişse de, o zamandan bu yana oralarda rastlanmadığından, etiket bilgisinin yanlış kaydedildiği sanısına ulaşılmaktadır. Zaten CT, Mogan Gölü çevresinde de çok sınırlı bir yörede yetiştiği için, Afyon yakınlarına kadar yayılamamış olmalıdır.
ÖZELLİKLERİ ve KORUNMASI
Kırmızı, pembe, mor ve eflatun renklerinde tek yıllık bir otsu bitki olan endemik CT, Mayıs ve Haziran aylarında çiçeklenir. Step ekosisteminde ve ekin tarlalarında yayılış gösterir. Gölbaşı Belediyesi Peyzaj Mimarı Erol Coşar’ın söylediğine göre, özellikle Hacıhasan Köyü yöresindeki “bor” bakımından zengin tarlalarda bolca bulunur. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’nda , “Çok Tehlikeli-Critically Endangered(CR)” grubunda yer alır. Bu nedenle kendi habitatında, yaşamını sürdürmesinin sağlanması çok önemlidir.
İlki 9-10 Temmuz 2004’de başlatılan Sevgi Çiçeği Festivali, son yıllarda Haziran ayına kaydırılarak “Gölbaşı Göller, Andezit Taşı ve Sevgi Çiçeği Festivali” adıyla sürdürülüyor. Ancak bu endemik bitkinin türünü sürdürebilmesi için festivaller düzenlemek yeterli olmuyor. Bilim adamlarının, yöre halkının bilinçlendirilmesi ve CT’nin tanıtımının yaygınlaştırılması, adına bir Botanik Bahçesi düzenlenmesi, yöredeki yerleşim birimlerinin bahçe düzenlemelerinde kullanılması, yabani otlarla savaşımda kullanılan herbisitlerin bu bitkiye olan zararının anlatılması ve kontrol altına alınması, “kesme çiçek” olarak koparılıp satışının yasaklanması, kooperatifinin kurulması, yeni yapılanmalara izin verilmemesi, Gölbaşı Belediyesi’nce “amblem ya da maskot” imişçesine sahip çıkılması ve koruma önlemlerinin çok sıkı tutulması, her yıl belli miktarda toplanacak tohumların yörede elverişli toprak yapısı özelliği taşıyan boş alanlara dikilmesi… gibi öğütlerine kulak verilip uygulamaya geçilmesi gerekiyor.
SEVGİ ÇİÇEĞİ ile TANIŞMAMIZ
Birkaç yıldır gündemimde olan, fakat çiçeklenme dönemini saptayıp da bir türlü erişemediğim CT ile bu yıl nihayet tanışıyorum. Atılım Üniversitesi Kütüphanesi Müdiresi sevgili Nilüfer Ünal’ın çağrısı üzerine, 15.4.2014 günü yerleşkeye gidiyor, Peyzaj Mimarı sayın Esra Işıkan’ın da katılımı ile, üzerine titredikleri “Sevgi Çiçeği Tarhı”nı görüntülüyorum. Bakımdaki aksama nedeniyle sayıları bu yıl hayli azalmış olsa da kimi kırmızı çiçekler açmış, goncaları ise beklemede. Prof. Dr. Erdoğan Tekin’in yazmış olduğu “Atılım’ın Yaban Çiçekleri” adlı bir kitabı da basmış bulunan ve CT için özel bir tarh oluşturup yaygınlaştırmaya çabalayan Atılım Üniversitesi Yönetimi, yörenin ender bitkilerine verdiği önemi CT’nin yanı sıra Ankara Çiğdemi de yetiştirerek pekiştirmek istiyor.
Sevgi Çiçeği, Prof.Dr. Ayşe Boşgelmez ve ekibi tarafından Gölbaşı’nda; Küçük Aşıklar Tepesi(1,4,7 no.lu lokaliteler), Ormaniçi Dinlenme Tesisi ve Çevresi (2,3,5,8,9 no.lu lokaliteler), Devlet Opera ve Balesi arazisi ve Çevredeki Tarlalar (11 no.lu lokalite), Aquapark ve Çevresi (6 no.lu lokalite) ve 41 Evler ve Çevresi (10 no.lu lokalite) olmak üzere 11 bölgede belirlenmiş. Bunlardan 11 no.lu lokalite olan Devlet Opera ve Balesi Arazisi’ne 21.5.2014 günü sayın Erol Coşar ile birlikte gidiyor, hayli geniş bir araziye yayılmış bulunan “CT Denizi”nde, çiçeğin 4 rengiyle de karşılaşıyoruz.
Bir Ankaralı olarak dileğimiz, endemik bir bitki olan Gölbaşı Sevgi Çiçeği’nin akla ve bilime uygun olarak korunup yaşatılması ve yaygınlaştırılması.
* ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ DERGİSİ, Ağustos 2014, Sayı:318