1970'lerin başında, o zamanlar Atlantic Records'un yapımcılarından biri olan besteci İlhan Mimaroğlu ile İdil Biret arasında New York'ta dikkate değer bir işbirliği başladı. Hızlı bir şekilde arka arkaya Pierre Boulez'in 2. Sonatı, Anton Webern'in Çesitlemeleri, Alban Berg'in Sonatı, Igor Stravinsky'nin Petruska Süiti, Maurice Ravel'in Gaspard de la Nuit'i, André Boucourechliev'in Archipel IV'ü, Ilhan Mimaroğlu'nun Session'ı, Scriabin'in 10. Sonatı, Op. 74 Prelüdleri ile Miaskovsky'nin 2. ve 3. Sonatları sonra da Prokofiev'in 2. Sonatı ve diğer başka eserler kaydedilerek Atlantic Records'un bir yan kuruluşu olan Finnadar etiketiyle yayınlandı. Bunlardan en çok ilgi çekeni 2. Boulez Sonatı oldu. Bu LP’nin tanıtımını Finnadar şöyle yaptı: “Pierre Boulez’in 2. Piyano Sonatı ile İdil Biret yalnızca Amerika’daki kayıt çıkışını yapmıyor, aynı zamanda bu önemli çağdaş eserin ABD’deki ilk kaydını da sunuyor… 1948’de bestelenen bu sonat, Boulez’in sonraki müziğinde nedensel bir etki bırakan bir konuma sahiptir.”
Hakkında ABD basınında parlak eleştiriler çıkan bu kayıt Stereo Review dergisinin Aralık 1973 sayısında asağıdaki eleştiri ile ayın en iyi iki LP kaydından biri seçildi.
“İdil Biret, Boulez'in 2. Sonatı'nın meydan okumasına eşit. Sadece otuz dakikalık uzunluğu sürdürmekle kalmıyor - tonalitenin bilindik dönüm noktalarına geri dönemeyen müzik için son derece hırslı - aynı zamanda onu dikkate değer bir şekilde eğip büküyor ve şekillendiriyor. Buradaki drama... bir düşünce süreci ile onun bedensel gerçekleşmesi, müziksel fikrin kendisi ile neredeyse doğaçlama bir doğanın ses rengi olarak ifadesi arasındaki diyalogdur. İdil Biret bunların hepsini yakalıyor ve bunu harika bir şekilde yapıyor. Artık klasikleşmiş Webern Çeşitlemeleri’nin hassas bir performansı, bu etkileyici ilk Amerikan kaydını tamamlıyor.”
İlhan Mimaroğlu, 2001 yılında verdiği nadir bir röportajda, Biret'in Boulez 2. Sonat kaydını yaptığı Finnadar etiketini kurma hedefini şöyle anlatmıştı: “Finnadar Records'u yetmişli yılların başlarında elektronik müziğimin bir LP'si ile başlattım ve yıllar boyunca, aralarında Türk piyanistler İdil Biret ve Meral Güneyman'ın da bulunduğu, daha iyi tanınması gereken sanatçıları halka sunmak amacıyla öncelikle çağdaş bestelerin kayıtlarıyla devam ettim”.
İdil, Finnadar ile Pierre Boulez’in 2. Sonatı'nı kaydetme kararının nasıl alındığını ise şöyle anlatıyor: “ Boulez sonatlarını çalma fikrini bana Claude Samuel verdi. Claude, 1960'ların başında Paris'te Vega LP plaklarımın prodüktörü ve Boulez’in yakın dostu idi. Çok sonra, Boulez ile yaptığı söyleşileri kitap halinde yayınladı. O zamanlar üç sonatın hepsini henüz öğrenmemiştim. Bu nedenle, 1973 yılında Fransa’da Claude Samuel'in düzenlediği La Rochelle Festivali'nde 2. Sonatı çalmayı kabul ettim. Notadan çaldığım bu konseri radyo yayınladı. Konsere gelen Pierre Boulez daha sonra beni tebrik ederek ‘Korkusuzca çaldın’ dedi’. Bana göre bu eserlerin korkusuzca çalınması gerektiğini söyledim. ‘Ancak korkusuzca çalınınınca eserin karakteri ortaya çıkıyor. Her notayı dikkatlice çalmak yanlış anlaşılmalara yol açabilir. O zaman neredeyse bir bale olarak düşünülebilir. Tıpkı Beethoven'ın Hammerklavier sonatını korkusuzca çalarsak onun gerçek karakterini ifade edebileceğimiz gibi; eğer (orada) uzun atlamalardan korkmadan hareket etmek ne kadar doğruysa, bu sonatlar da aynı yaklaşımı ve korkusuz icrayı gerektiriyor’ diye ekledim. Fransa’daki konserin ardından İlhan Bey’e Boulez’in üç sonatını New York’ta kaydetmeyi teklif ettim. Hemen kabul etti. Aynı yıl, 1973, Atlantic Records'un bir yan kuruluşu olan Finnadar tarafından yalnızca 2. Sonat kaydedilip yayınlandı.”
The New Yorker mecmuası eleştirmeni, İdil Biret'in Londra, New York, Los Angeles ve diğer şehirlerde resitallerde çaldığı Boulez’in 2. Sonatı hakkında 1982 Subat sayısında şunları yazdı: “Bulunduğum konserin ortasında sessizce salon dışına çıktım ve Broadway'den Merkin Konser Salonu'na doğru ilerledim; burada Türk piyanist İdil Biret, Pierre Boulez'in İkinci Piyano Sonatı'nın ender bir performansını sergiliyordu. Biret Hanım'ın parçayı nasıl kullandığı hayret vericiydi. Klavyeye çarptı ve müziğe fırtınalı bir şekilde hücum etti. Hafızasından çaldı ve müziği amansız bir ustalıkla yönlendirdi. Çalışmanın tüm jestleri - ses ve ton arasındaki keskin kontrastlar, cümlelerin açısal yapısı, kısmi yazının keskin çizgileri - ana hatlarıyla mevcuttu... Bu, hükmeden bir notanın sürükleyici, etkileyici bir anlatımıydı.”
Los Angeles konseri ardından Herald Examiner gazetesi, İdil'i “Biret, Boulez'in meydan okumasına eşdeğer” başlığıyla okurlarına tanıttı.
1980'li yıllarda çağdaş müzik çalmayı/kaydetmeyi biraz da eşinin önerisi ile geri plana alan İdil Biret, kendini bu dönemde klasik ve romantik repertuvar icrasına adadı. Beethoven'ın tüm senfonilerinin piyano uyarlamalarını, Chopin ve ardından Brahms ve Rachmaninov'un tüm piyano eserlerini kaydetti ve konserlerde seslendirdi. Fakat, uzun tereddütlerden sonra, 1995 yılında bestecinin 70. yıldönümü için Paris'teki Radio France stüdyolarında Pierre Boulez'in üç piyano sonatını kaydetmeyi kabul etti.
O zamanki Naxos’un Fransa distribütörü Yves Riesel'in fikri olan bu proje, bu konuda oldukça şüphesi olan ve başlangıçta CD'nin bir fiyasko olacağını düşünen Naxos'un kurucusu Klaus Heymann tarafından büyük bir isteksizlikle onaylandı. Heymann daha sonra ise şunları söyledi: “İdil Biret'in Boulez sonatlarını yorumlaması olağanüstü bir başarıdır ve Naxos'a büyük bir prestij kazandırmıştır; üç sonatın kaydı ilk yıl otuz bin kopya satmıştır. ”
Anı kitabında yazar Dominique Xardel Boulez sonatlarının kayıt hikayesini sorduğunda İdil şöyle bilgi veriyor: “1994’ün Aralık ayında, Boulez’ in üç sonatını ertesi yılın şubat ayına kadar kaydetmem istendiğinde, yalnızca İkinci Sonat’ı çalmış durumdaydım, o sonatı Amerika'da plağa kaydetmiştim. Birinci ve Üçüncü sonatları öğrenmem gerekiyordu. Birkaç hafta boyunca, iyice çalıştım onlara, zahmetime de değdi. İkinci Sonat’ı konserlerde arada bir çalmıştım. Büyük bir gözüpeklilikle, parlaklıkla, karşılaşabileceğiniz tehlikelere pek aldırış etmeksizin çalmak gerekir o sonatı. 20. asırda piyano için yazılmış en önemli eserler arasında olan, virtüozluğun çok büyük yer tuttuğu bu sonatı çekinerek çalmak tam olarak hakkını vermemek olur. Kanımca, doğallık ve risk öğesine alabildiğine yer vermek için, ideal olan, bu sonatları ezberden çalmaktır. Üçüncü sonatta takip edeceğimiz parkuru sadece belleğimize dayanarak seçebilseydik, ne kadar heyecan verici olurdu!”
Fransa'da Naxos, CD’yi üzerinde Boulez’in resmi de olan kışkırtıcı bir ilan/duyuru ile tanıttı: Eğer müziğinden nefret ediyorsanız, nedenini de şimdi bileceksiniz. Sonuç - ucuz bir fiyatla piyasaya sunulan CD on binlerce satış rakamına ulaştı.
İdil Biret ilerde, bu CD yayınlandıktan sonra Pierre Boulez'in arkadaşı piyanist Marie-Françoise Bucquet'e, 'Bu sonatların en iyi icrası İdil'inkiler' dediğini öğrendi.
Boulez, 2. sonatı çalması ve sonra da 3 sonatı kaydetmesiyle ilgili İdil’e ve ilerde kendi çevresine övgü dolu sözler söylemişken, bu konuda kamuoyuna açık hiçbir beyanat vermedi. İnsan bunun nedenini merak ediyor. Cevap şu: Boulez, 1970'li yıllardan itibaren bestecilik günlerinden uzaklaşmış, dünyaca ünlü bir orkestra şefi haline gelmiş ve Deutsche Grammophon (DG) ile özel bir sözleşme imzalamıştı. İdil'in 3 Boulez Sonat CD’sinin yayınlandığı 1995’de yeni kaydedilen CD’leri çok ucuz fiyatla satan Naxos, fiyatlar üzerindeki tekelini kırdığı için DG'nin baş düşmanıydı. Naxos için kayıtlar yapmaya başlamasından itibaren de DG İdil Biret'in Almanya ve diğer ülkelerdeki konser faaliyetlerini durdurmak için onu kara listeye almıştı (https://www.sanattanyansimalar.com/klasik-muzikte-suskunluk-yemini-omerta/7046/).
Boulez gibi ünlü ve çok güçlü bir sanatçı bile bu ortamda fikrini rahatça söyleyemezdi - yıllar önce bestelediği sonatlar böylece ilk defa Biret’in olağanüstü icrası ile onbinlerce dinleyiciye ulaşmıs olsa da. DG ve diğer büyük plak firmalarının kontrolu ve ticari baskısı altında zamanla klasik müzik dünyası işte bu hale geldi .
Herhangi bir klasik plaktan üç bin kopya satmanın başarı sayıldığı bir dönemde, Boulez sonatları kaydının bir yılda otuz bin adet satması inanılması güç bir olaydı ve çok dikkat çekti. Olağanüstü bulunan icra nedeniyle CD Fransa'da Diapason dergisi tarafından 1995’ te Yılın Altın Diapason ödülüne layık görüldü ve Le Monde gazetesi tarafından yılın en iyi kayıtlarından biri seçildi. Ayrıca İngiltere, ABD, Avustralya, Almanya, İsviçre, İspanya basınından da övgü dolu eleştiriler geldi. Bunlardan bazılarını yazının sonunda bulabilirsiniz.
1995 İdil Biret'in kariyerinde çok özel bir yıl oldu. O yıl piyano literatürünün iki zıt ucunda ödüller kazandı. Fransa'da Boulez kayıtları için kendisine verilen Yılın Altın Diapason ödülünün yanı sıra, Polonya'da her beş yılda bir verilen Grand Prix du Disque Frederic Chopin ödülünü Varşova'da aldı .(https://www.sanattanyansimalar.com/chopin-buyuk-odulu-ve-m-j-pires-vakasi-varsova-1995/7842/ ). Böylesine bir başarı klasik müzik tarihinde yoktur. Ancak, ülkesi Türkiye'den kendisine yalnızca bir mesaj geldi. Müziksever Korgeneral (sonra Orgeneral, Kara Kuvvetleri Komutanı) Aytaç Yalman görevi icabı bulunduğu Adana’dan Altın Diapason ödülü için tebrik telgrafı gönderdi. Değerli müzikolog Leyla Pamir, Biret'in Boulez yorumu hakkında Cumhuriyet gazetesinde yarım sayfalık mükemmel bir yazı yazdı (bugün ülkede böyle bir analiz yazabilecek kimse var mı acaba; olsa da bugünkü Cumhuriyet muhtemelen yayınlamaz). İlhan Mimaroğlu’nun bu kayıtları New York dükkanlarında merakla arayıp da bulamayınca yazdığı hârika bir köşe yazısı “Biret’in Boulez’ini bulamazken” başlığı ile Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı. Hepsi bu kadar. Chopin Büyük Ödülü ise Türk basınında daha çok yer aldı ama sadece haber olarak. Kimse bu iki ödülü bir arada değerlendirip, daha önce hiç kimsenin yapamadığını bır Türk piyanist’in nasıl başarabildiğini merak etmedi.
ŞEFİK BÜYÜKYÜKSEL
15 Mart 2025, İstanbul/Moda
“İdil Biret sayesinde bu eserler Beethoven'ın son sayfalarının yanı sıra Sonat formunun tarihinde yerini buluyor.” DIAPASON - Yılın Altın Diapason ödülü (Fransa) 1995
“Enerjik, virtüöz, sonatların ruhuna sadık bir şekilde çalıyor. İdil Biret, iyi bir enstrümantal anlayış ve hassas bir yapısal zeka sergileyerek farklılıklara hakim oluyor. Nadiren karşılaşılan güçlü şiirsel anlar yaratıyor.” LE MONDE Yılın en iyi bir kaydı (Fransa) 1995
“İdil Biret'e Boulez'in üç Piyano Sonatını kaydettirdiği için Naxos'a tebrikler. Heyecan verici bir disk.” TELERAMA (Fransa) 1995
“İdil Biret, modern müziğin seçkin bir yorumcusu olarak tanınmaktadır. Boulez'in piyano eserleri üzerine yaptığı örnek çalışma da yaygın olarak biliniyor. Bu CD'de egemenlik ve gençliğin ritmik tazeliği, büyük bir birikmiş deneyimle olağanüstü bir biçimde birleşiyor.” NEUE MUSIKZEITUNG (Almanya) 1995
“Bundan çok daha tavsiye edilebilir bir versiyon hayal etmek zor. İdil Biret, doğası gereği zorlu müziğe ilgi duyan, zorlu ve maceracı bir virtüözdür.” AMERICAN RECORD GUIDE (ABD) 1995
“Bazen Pierre Boulez gençliğinde besteciliği bu kadar kolay bulmanın cezasını bir ömür çekmiş gibi görünüyor… Bu tür düşünceler İdil Biret'in sürükleyici yeni diskinden ilham alıyor. Birinci Sonat'ta genç bestecinin sabırsızlığı ve kibri Biret'in sert dokunuşunda hissedilir. İkinci Sonat da en az bunun kadar emin bir şekilde çalınmış. Biret'in müzikal ikna kabiliyeti ve güncel sesi bu CD’ye güçlü bir tavsiye sağlıyor." GRAMOPHONE (Ingiltere) 1995
“Boulanger, Cortot ve Kempff'in öğrencisi İdil Biret, baştan sona son derece başarılı, düşünceli, göz kamaştırıcı ve şiirsel bir yorum sunuyor.” TRIBUNE DE GENEVE (İsviçre) 1995
“1995 yılında İdil Biret Boulez'in sonatlarını kaydetti. Benim için bu CD’nin başarısız olacağı kesindi” dedi Klaus Heymann. “Bunu etiketimizin imajı için yapıyorduk. Reklam sloganı doğrudan kışkırtıcıydı: 'Bu müziği sevmediğinizi düşünüyorsanız, nedenini artık bileceksiniz'. Sonuç: 40.000 CD satıldı!” LE FIGARO Klaus Heymann ile röportaj 2012
Pierre Boulez'in 100. Yıldönümü için önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak LP kapaģı