Abartıya karşı olduğumu sürekli okurlarım bilir. Bir kısım iletişimcinin her müzisyen için klişeleştirdikleri “muhteşem, büyüleyici, sihirli” gibi nitelendirmelerinin, bu sıfatlara ağırlığını, gerçek anlamlarını kaybettirdikleri düşünen bir müzik yazarı olarak, aynı hataya düşmemeye özel özen gösteririm. Ama piyanist Gökhan Aybulus'un 26 Kasım 2019 gecesi Erimtan Salı Konserleri'ndeki resitalini dinledikten sonra, “müzikalitenin doruklarında” başlığını atıyorsam, bilin ki gerçekten öyledir.
Rus piyano okulunun ülkemizdeki en önemli temsilcisi ve Moskova Çaykovski Konservatuvarı mezunu ilk Türk piyanisti olan Gökhan, dinleyiciye bir “Avrupa bestecileri” programı hazırlamıştı. Busoni düzenlemesi J.S. Bach “Chaconne” ile başladı, Liszt düzenlemesi Schubert'ten üç lied ile devam etti. F. Chopin'den iki valsten sonra, L. V. Beethoven'in “Moonlight /Ayışığı” adıyla tanınan Op. 27 No:2 Piyano Sonatıyla kesintisiz 60 dakikalık programını tamamladı. O denli özenliydi ki, Chopin Valslerin el kitapçığındaki yerini değiştirerek çaldı, böylece Do Diyez minör tonalitedeki Op.64. No 2 Valsten, aynı tonalitedeki Ayışığı sonatına geçti. Gökhan çalarken, salonda mutlak sessizlik hakimdi, herkes âdeta soluğunu tutarak dinledi.
Aybulus'un başarısı, müthiş tekniğini, fevkalade müzikalitesiyle birleştirebilmesinden kaynaklanıyor. Tuşesi, eserlerdeki esas ruhu, yerine göre romantizmi, lirizmi, agresiviteyi ve benzeri özellikleri mükemmel yansıtıyor.
Yoğun alkış karşısında Aybulus , geldiği ekolün önemli bestecisi Rahmaninov'un son iki eserdeki tonaliteyi taşıyan Do diyez minör Prelüdüyle dinleyiciyi ödüllendirdi. Kendimi, yaklaşan yeni yıl için ilk değerli hediyeyi almış gibi hissettim.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Kasım 2019, Ankara