Bu sezon gördüğüm en hiperaktif, yüksek enerjili, orkestraya neşe saçan şef ile dinlediğim en müzikal çellist, 27 Nisan 2019 akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası'nda buluştu. Konsere “İspanyol Zarafeti” başlığı konulmuştu ama bestecilerin ikisi Fransız, biri İspanyol asıllı Fransız, sadece biri İspanyol'du. Fransa ile İspanya arasındaki karşılıklı sanatsal geçirgenliğin doğal bir sonucuydu bu.
Tayvan kökenli Çin-Amerikan kadın şef Mei-Ann Chen (d.1973), yerinde duramayan, sağ elinde bagedi ve aynı elin serçe parmağı, sol elinin tüm parmaklarıyla orkestrayla iletişim kuran aşırı enerjik bir şef. Fransız besteci Emmanuel Chabrier'nin (1841-1894) İspanya gezisi sonrası etkilendiği ezgi ve danslardan yola çıkarak yazdığı España başlıklı rapsodi, konserin hem dinleyici, hem şef, hem orkestra için ne denli coşkulu geçeceğinin habercisiydi.
Kökeni İspanyol olmakla birlikte doğma-büyüme bir Fransız olan Eduard Lalo'nun ( 1823-1892) Re minör Viyolonsel Konçertosu için sahneye çıkan Andreas Brantelid ( d. 1987) heyecanla beklediğimiz bir isimdi. İsveç-Danimarka karışımı bir İskandinav, Kuzey'in çıkardığı sayılı çellistlerden biri olarak çıtasını sürekli yükseltiyor. Lalo'nun konçertosunda 31 yaşına karşın, yapıtı büyük bir olgunlukla seslendirdiğine tanıklık ettik. Eseri yeni öğrenmekte olduğunu düşünüyorum çünkü bellekten değil, notayı kollayarak çaldı. Yüksek tekniğine hârika bir müzikalite eklerken, tını güzelliğinde elindeki 1707 yapımı “Boni-Hegar” kod adlı Stradivarius'un da büyük payı vardı. Brantelid bu eski ve iç dengesi mükemmel sazı, İskandinav dayanışması sayesinde kullanıyordu. Norveçli koleksiyoner Christen Sveaas, bu çelloyu kendisine tahsis etmişti.
Lalo'nun çelloyu tam bir solist olarak kabul ettirdiği konçertodan sonra, zaten aralarda da alkışlamış olan salondan alkışlar yükselirken, şefin daha yüksek alkış isteğine tanıklık ettik. Bir yandan eliyle işaret ediyor, bir yandan da “more / daha” diye sesleniyordu. Brantelid de yoğun alkış karşısında bis olarak J. sebastian Bach'ın 6 çello süitinden ilkinin Sarabande bölümünü mükemmel biçimde seslendirdi.
Nedense, orkestralar, keman ve piyanoya ağırlık verir, ya da bu sezon BSO'nun yaptığı gibi programlarını bir şancılar geçidine dönüştürürken, insan sesine en yakın tınıyı veren viyolonseli ihmal ediyorlar, sezonda bir ya da iki çellistle yetiniyorlar. Oysa Avrupa'da, aralarında birkaç genç Türkün de bulunduğu çok sayıda iyi çellist var. Brantelid üst düzeylerden biri. Kendisini yeniden Türkiye'de görmeyi isteriz.
Konserin ikinci yarısında bu kez saf İspanyol Joaquin Turina'nın (1882-1949) Danzas fantásticas başlıklı üç danstan oluşan yapıtını ve ardından George Bizet'nin( 1838-1875) dünyada en popüler opera olan Carmen'inden düzenlenmiş iki süitten ilkini dinledik. Şef gene kıpır kıpır bir hareketlilikle orkestrayı yönetti, bakır ve tahta üflemeli tüm grupları, vurmalıları, yaylı gruplarını tek tek kaldırarak dinleyiciye alkışladı, hep daha fazla alkış istedi. Doğrusu hepsi de alkışı hak etmişti. Üç haftadır konser vermeyen Orkestra da hayli eğlendi, herkesin yüzü gülüyordu.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
27 Nisan 2019, Ankara