İnanılmaz bir durum!
Bakanlığına doğru dürüst uğramadığı için imza kartonlarının üstüste biriktiği bilinen Turizm ve Kültür Bakanı Ömer Çelik, gerçekleri bilen yığınla insanın gözünün içine baka baka, Fazıl Say'ın eserlerinin CSO programından Bakanlık (Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü) tarafından çıkarttırıldığı konusunda bakın ne diyor:
“ Kişilerle ilgili konuşmayayım ama o haberler baştan sona yanlış. Çıkarılmış bir şey yok. Eserin icra edileceği tarih ve yer belli. Bakanlık buna çok net cevap verdiği halde, bazıları sansür iddiasını bir propaganda zemini olarak gördükleri için, bazıları da mağdur sanatçı rolünü çok sevdiği için bu iddiayı sürdürdüler. “Bakanlık sansür yaptı” demek kolaycılık. İddia ediyorum, kültür sanat mahallesinin ideolojik muhtarlarının yaptıkları baskılar karşısında en özgürlükçü pozisyon bakanlığa aittir!”
O haberin doğru olduğunu, kendi bürokratları dahil yüzlerce kişi biliyor!
Demagojinin kısa tariflerinden biri şöyledir:
“ Sütliman denizde kayığı sallayıp, herkesi fırtına çıktığına inandırmaya çalışmak!”
Bakan Bey tersini yapıyor, deniz fırtınalı, şimşekler çakıyor, o da milleti “denizin sütliman” olduğuna inandırmak istiyor!
“Çıkarılmış bir şey yok” diyor Sayın Bakan. Belki de bürokratları öyle söylemiş, o da inanmıştır!
İşte CSO'nun Bakanlığa (Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü) mail olarak gönderdiği ilk programda yer alan, hem Bakanlığın hem CSO'nun bilgisayarında bulunan, “çıkarttırılmış” iki Fazıl Say haftası:
İSMET İNÖNÜ’YÜ ANMA KONSERİ
PERİYODİK KONSER TARİHİ : 11-12 ARALIK 2014
YER : CSO Konser Salonu
SAAT : 20:00
ŞEF : RENGİM GÖKMEN
SOLİST : ELVİN HOCA “Keman’’
BURCU KARADAĞ “Ney’’
HAKAN GÜNGÖR “Kanun’’
AYKUT KÖSELER “Vurma çalgılar’’
PROGRAM :
PETER İLYİÇ ÇAYKOVSKİ ……………………………. Keman Konçertosu Op.35 Re Majör
FAZIL SAY ……..…..…………………………………………. İstanbul Senfonisi
***
PERİYODİK KONSER TARİHİ : 15 Mayıs 2015
YER : ATO Congresium
SAAT : 20:00
ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ
SOLİST : FAZIL SAY “Piyano”
PROGRAM :
FAZIL SAY …………………….…………………………….. Su Konçertosu
***
15 Mayıs konserinde, o sırada görüşmesi tamamlanıp henüz tam kesinleşmediği için “Hermiyas - Yunus Sırtındaki Çocuk” eseri eklenmemiş. İkinci eser de odur.
Evet, bu iki haftanın yer aldığı mail, hem Bakanlık, hem de CSO bilgisayarlarında mevcut, sunucularda tarihi kayıtlı. Okuyuculara içindeki eksik ve yanlışla birlikte aynen sunuyorum. Nedir derseniz, İstanbul Senfonisi'nin usta vurmalı çalgılarcısı Aykut Köserli'nin soyadı “li”si eksik yazılmış!
Sonra “Çıkartın, yoksa yıllık program onaylanmayacak” emrinden sonra çıkartılmış hali de elimizde mevcut. Zaten o program internet sitesinde de yer alıyor artık...
Sanattan Yansımalar yazarı Hüseyin Akbulut'un sansür konusundaki önemli yazısında sözünü ettiği ve “bende mahfuz” dediği e-mail kopyaları budur: (http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/huseyin-akbulut/bakanlik-f-say-yanlisini-duzeltirken-cso-yu-harcadi/305/)
Bu belgeler, Bakanlığın elindeyken, Sayın Bakan bakın ne diyor:
“Çıkarılmış bir şey yok. Eserin icra edileceği tarih ve yer belli. Bakanlık buna çok net cevap verdiği halde, bazıları sansür iddiasını bir propaganda zemini olarak gördükleri için, bazıları da mağdur sanatçı rolünü çok sevdiği için bu iddiayı sürdürdüler. “Bakanlık sansür yaptı” demek kolaycılık. İddia ediyorum, kültür sanat mahallesinin ideolojik muhtarlarının yaptıkları baskılar karşısında en özgürlükçü pozisyon bakanlığa aittir!”
Bakanın kastetmek istediği “özgürlükçü pozisyon”, kendilerinde gördükleri kurumlara sürekli müdahale, sansür, program, repertuar değiştirtme, sonra da çıkıp “yalan ve propagandadır” demek özgürlüğü olsa gerek!
Peki, Star Gazetesi'nin Necip Fazıl Ödülleri töreninde kendilerini “devrimci” olarak tanımlayan Sayın Bakan bununla ne kastediyor ?
“Entelektüel hayatı, muhafazakarlar, solcular ya da liberaller olarak ayırmamak gerekir. Topyekün bakmak gerekir. Siyasetçiler entelektüellerin verimliliğini ölçemez. Öyle bir hakları yoktur. Herhangi bir entelektüel grubun verimliliğini ölçmek benim işim değil. En azından üstümde siyasetçi gömleği olduğu sürece bu konuya girmem.”
Fazıl'a gelince yasak! Sipariş Necip Fazıl Oratoryosu'na gelince “çoğulculuk”!
Politika mahallesinin demagoglarının söyleminde yumurta küfesi yok!
Perhiz ile turşu hikayesi!
Yazıyı daha fazla uzatmanın herhalde gereği yok! Herşey apaçık ortada!