Az bilinen ve kullanılan çalgıları dinleyiciye tanıtmak da orkestraların görevleri arasında. Ankara'da “teremin” adlı elektronik çalgıyı üstelik özel olarak yazılmış bir konçertoyla CSO 23-24 Kasım konserlerinde dinleyicisine sundu. Böylece “Öğretmenler Günü”nde öğretici bir görev üstlenmiş oldu.
Benim hatırladığım kadarıyla bu çalgıyı Ankara'da üçüncü görüşümüz. Teremin'in icadından yaklaşık 90 yıl sonra Mezopotamya başlıklı senfonisinde kullanan Fazıl Say Türkiye'ye tanıttı. 2012'de Bodrum TurgutReis 8. Festivaldeki ilk seslendirilişinde oradaydım, sonra eser Ankara'da da seslendirildi.
2014'te Bilkent, Macar kemancı kardeşler Katica İllenyi ile Csaba İllenyi'yi ağırlarken,hem kemancı, hem şarkıcı, hem de Teremin çalabilen Katica Illenyi bu enstrümanı BSO dinleyicisine tanıtmıştı. Bu elektronik aletle Puccini’nin "I Mio Babbino Caro"su ile ünlü film müzikleri bestecisi Morricone’den " Once Upon a Time"ı orkestra eşliğinde seslendirerek büyük alkış almıştı.
2016'da Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, Avrupa'nın sayılı teremin çalıcılarından Thorwald Jorgensen'i davet ederek, CSO'ya yol gösterdi. CSO da 2017-18 sezonu için bu tereminciyi davet etti.
NEDİR BU TEREMİN?
Şimdi kısaca nedir teremin, bir göz atalım.
Teremin ilk elektronik ve çalarken temas gerektirmeyen müzik aleti. Adını mucidi olan Rus Profesör Leon Theremin'den (1896-1993) alıyor. 1917'de geliştirme çalışmalarına başlamış, 1919'ta tamamlamış, 1928 de patentini almıştır. Özgün adı Termenvox veya Aetherphone ama sonra ingilizceleşerek zamanla Teremin (İng. yazılış theremin) adını almıştır. Kontrolü iki metal anten arasında sağlanır, bu antenler aleti çalan kişinin ellerinin pozisyonunu algılar. Bir el ile titreşim dalgaları gönderilir diğer el ile de sesin şiddeti ayarlanır. Yani iki algıç, çalgıcının el deviniminin titreşimlerini algılıyor. Bir el ezgiyi, bir el sesin şiddetini ayarlıyor. Sinyalleri büyütüp sese dönüştürerek yükselticiye gönderen bu alet Bohuslav Martinu, Dimitri Şostakoviç başta olmak üzere çeşitli besteciler tarafından kullanıldı. Ama esas sinemacıların işine yaradı. Örneğin Alfred Hitckok'un korku filmlerindeki efekt müzikler hep bu aletle elde edildi. Uzay Yolu dizi filminin müzikleri de öyle.. O tüm uzay sesleri bu aletten çıktı. Bazı gruplar rock müziklerinde bile kullanıyor bu aleti.
JORGENSEN'E BÜYÜK İLGİ
Dönelim konsere. CSO'yu, ÇDSO'nun şefi iken İzmirDSO'ya atanan Emin Güven Yaşlıçam yönetiyordu. Berlioz'un Roman Karnaval Uvertürü'nden sonra, uzun boyu ve Kuzey'den geldiği için olsa gerek CSO binasını pek sıcak bulan Thorwald Jorgensen (d.1980) gömleği, pantolonunu belinde tutan askıları ve lacivert rugan pabuçlarıyla sahneye geldi. Önce Rahmaninof'un Vocalise'i ile dinleyiciyi ısındırdı. Ardından Leopold Stokowski'nin siparişi üzerine Kıbrıs doğumlu İngiliz asıllı besteci Anis Fuleihan'ın (1900-1970) üç bölümlü, klasik hızlı-ağır-hızlı biçimindeki Teremin Konçertosu'nu seslendirdi. Sonraki eser ise Rus besteci A. Alabiev'in “Bülbül'üydü. Burada Jorgensen, bir bülbül gibi şakıtarak aletin kapasitesini de göstermiş oldu. Yoğun alkışlar karşısında da Korsakov'un “Bal arısının uçuşu” ile konserin ilk yarısını kapattı.
Kişisel fikrim, tereminin kısa parçalarda eşlikli solo ve programlı orkestral parçalarda da değişik sesleri elde etmek için kullanılmaya elverişli olduğu ama konçerto gibi klasik yapılarda bestecilere ve dinleyiciye yeni bir kapı açmayacağı yönünde.
Norveç asıllı bir aileden gelen, Hollanda doğumlu ve orada yerleşik Jorgensen aslında vurma çalgılar eğitimi görmüş, sonra teremine yönelmiş ve şimdi sayılı çalıcılardan. Eserin Hollanda prömiyerini de o yapmış. Antene yaklaşıp uzaklaşmak ve ezgiyi sağ eliyle görünmez dalgalara hükmederek tınlatabilmekte ne denli ustalaştığını gösteren Jorgensen, orkestra sahneyi terkederken ayrılamadı, çünkü çoğu genç pek çok kişi sahne kenarına gelerek ona programı imzalatma, birlikte fotoğraf çektirme yarışına girdi. Jorgensen ikinci yarı için orkestra sahneye giriş yaptığında ayrılabildi oradan, aşağı inip seyirciler arasına karıştı.
Konserin ikinci yarısında Robert Schumann'ın “Ren Senfonisi” olarak da bilinen Mi bemol Majör 3. Senfonisi seslendirildi. Başkemancı koltuğunda Bilgehan Erten vardı. Tatmin edici bir seslendirme oldu. Önemli rol üstlenen üflemeli grupları, kornolardaki birkaç küçük entonasyon hatası dışında iyi sonuç aldılar. Şef Yaşlıçam, aktörlüğünü şefliğin önüne geçiren bir kişilik. Kendini zaman içinde biraz dengelemekle birlikte bu seslendirmede de huylunun huyundan vazgeçmediğini gördük.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
24 Kasım 2017
Başta atanan ve atanamayan müzik öğretmenleri ile ilkokul sınıf öğretmenleri olmak üzere, tüm Cumhuriyet öğretmenlerinin Öğretmen Günü'nü kutluyorum. ŞK.