Mozart'ın bir eserini İtalyan orkestrası mı daha iyi çalar, yoksa Avusturya orkestrası mı? Böyle bir soruya Mozart Avusturyalı olduğu için pek çok kişi “Avusturya orkestrası” yanıtını verir. Ama efsanevî şeflerden Riccardo Muti (d.1941) yönetiminde Luigi Cherubini Gençlik Orkestrası'ndan Mozart'ın “Haffner” kod adlı Re Majör 35. Senfonisini dinleyenlerin yanıtı tam aksi olacaktır. Evet, 29. Uluslararası İzmir Festivali'nin 26 Mayıs gecesi AASSM'ndeki açılış konserinde safkan İtalyan Mutti ve orkestrası, Mozart'ı Avusturya geleneğini sürdüren bir büyük Viyana orkestrası gibi, hâttâ belki onlardan da iyi seslendirdi.
Riccardo Muti yönetimindeki orkestranın yaylıları inanılmaz bir bütüncüllük içinde fevkalade bir tını elde ederken, tahta üflemelilerin tümü olması gereken güçlülükte, hiç gereğinin üzerinde güçlü seslere yönelmeden, yaylılarla tam bir denge içinde kendilerini gösterdiler. Bu üstün nitelikli seslendirmede, AASSM'nin iyi akustiği yanısıra bir başka etken daha olabilir. O da, tümüyle İtalyan çalgıcılardan oluşan orkestrada kullanılan yaylı enstrümanların büyük olasılıkla en iyi yaylıların yapıldığı Cremona ve öteki İtalyan çalgı yapım merkezlerinin ürünü olması. Bunun da tınısal bütünlükte bir payı bulunduğunu düşünüyorum.
En küçük nüans bile atlanılmadan çalınan Mozart 35. Senfoni aslında konser programının ikinci eseriydi. İlk eser F. Schubert'in Do majör İtalyan stilinde Uvertürüydü. Dönemsel yakınlık ve Schubert'in bu eserinde kullandığı yazı tarzı ve seslendirmede özellikle hafif çalınması gereken yerlere özen gösterilmesi sonucu, bu açılış parçası âdeta Mozart senfoninin habercisi gibi oldu.
Ricardo Muti, solistsiz, akıllıca bir program yapmıştı. İlk yarıda orkestra bütüncüllük ve pianissimolardaki duyarlığını sergilerken, ikinci yarıda bu kez bakır ve tahta üflemeliler ve vurmalı çalgıların da katkısıyla Verdi coşkusu, rengi ortaya konulacaktı.
İtalyan operasının dev bestecisi G. Verdi'nin ilk hali 5 perde ve Fransızca olan, sonra İtalyancaya çevrilen ve genellikle üç perde olarak sahnelenen “I Vespri Siciliani” operasının uvertürü olan “Sinfonia” yı, aynı operanın üçüncü perdesinin dansları izledi. Az önce Mozart'ta hafif çalma konusundaki ustalığını ortaya koyan orkestra, bu kez Verdi müziğindeki fortelerin hakkını nasıl verdiğini gösterdi. Ezgi yoğunluklu müzikteki görkem ve coşku, Mutti'nin bagedi ve vücudunun abartısız hareketlerine uygun biçimde ortaya konuldu.
Onca alkışa bir “bis”i hak etmişti dinleyici. Muti zaten önceden hazırladığı bisi anons etti: “Verdi, Nabucco Sinfonia”... Halkın Verdi'nin cenazesinde söylediği ünlü “Esirler Korosu”nun yer aldığı ve bestecinin ilk büyük başarısı olan Nabucco operasının uvertürünün aynı güzellikte seslendirildiği bilmem eklemeye gerek var mı?
Konserin bütünü, Riccardo Muti'nin neden konsere bir konçerto ve solist koymadığının da yanıtıydı. Çünkü 11 yaşındaki bu orkestra bizatihi bir “solist”ti. Yığınla orkestra izledim ama şefini bu denli dikkatle izleyenine az rastladım. Tüm bakışların saygı dolu olduğunu, orkestranın ciddiyet yansıttığını, birbirine bakıp gülüşme, konuşma gibi durumlara rastlanmadığını özellikle belirtmekte yarar var.
Tek itirazım orkestranın adındaki “gençlik” sözcüğüne. 30 yaş altı müzisyenlerden kurulu olduğu ve sürekli yenilendiği künyesinde yazılı orkestrada, 30 yaşın üzerinde, hâttâ 40'ında görünen hayli müzisyen vardı. Belki müziğin bu denli olgun seslendirilmesinde deneyimli çalgıcı sayısının çokluğu da olumlu bir etkendi.
Konser sonrası, İKSEV Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper'i, bu orkestrayı getirdikleri için özel olarak kutladım. Filiz Eczacıbaşı Sarper, konserden önceki açılış ve destekçilere teşekkür töreninde, her zamanki gibi şiirsellik içeren bir konuşma yaparak, sanatı, müziği ve İzmir'i yüceltti. Ardından Belediye Başkan Vekili Dr. Sırrı Aydoğan da bazı örnekler de vererek F. E. Sarper'in konuşmasını ayrıntılandırdı. Vali Yardımcısı H. Hüseyin Can'ın konuşması ise daha bürokratik çerçevedeydi. Konserin katılımcıları arasında Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Sanat Danışmanı Muzaffer Tunçağ, eski bakanlardan Işılay Saygın da vardı.
Peki ya müzik dünyası? Böylesine eşine menendine az rastlanır bir konsere gereken ilgiyi göstermiş miydi? Üç orkestra şefi Rengim Gökmen, Alessandro Cedrone ve İbrahim Yazıcı oradaydı. İzmir operasından sopranolar Birgül Su Ariç ve Aytül Büyüksaraç, Linet Şaul, bas Alpaslan Mater ve Teyfik Rodos'u gördüm. Arkas Trio'nun kemancısı Tuncay Yılmaz, KODA'nın genç çello grup şefi Yusuf Çelik, arpist Cansu Çine oradaydı. Sahne sanatları camiasının İzmir'de önde gelen isimlerinden Prof. Murat Tuncay, Ankara'dan SCAMV Yönetim kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Bozkurt da izleyiciler arasındaydı. Mutlaka göremediğim müzisyenler de vardı ama gene de bana sayı biraz az geldi.
Evet, Filiz Eczacıbaşı Sarper'in beş yıllık düşü gerçekleşti ve Ricardo Muti, önemli İtalya besteci Luigi Cherubini'nin adını verdiği orkestrasıyla, her yıl olduğu gibi Ravenna Festivali'nin yerleşik orkestrası görevine başlamadan önce İzmir'den geçti... İyi ki de geçti...
Konser sonrası Tuncay Yılmaz, Aytül Büyüksaraç'la birlikte Riccardo Muti'nin çevresinde.