Bu adı nereden hatırlıyorum? Tobias Feldman...
Biraz belleğimi zorlayınca, CSO’nun afişinde yer alan kemancıyı Berlin’de dinlediğimi anımsadım. 2014 Eylülünde Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası, Deutsche Welle'nin organizasyonuyla Bonn'daki Beethovenfest'ten sonra Almanya'daki ikinci konserini veriyordu...
İkinci harpte hasar görmüş, çatısı camla kapatılıp sağlam kalan sıvaları indirildikten sonra, konserler için uygun duruma getirilmiş Doğu’daki bir eski kilisede, Işın Metin yönetimindeki BGSO ile sahneye çıkıp Beethoven Keman Konçertosu’nu seslendirmişti. O zaman “Almanların gelecek vaadeden genç solisti “ diye yazmışım.
2014-Berlin 2017-Ankara CSO
Bu kez, aradan üç yıl geçtikten sonra Tobias Feldman’ı (d.1991) Naci Özgüç yönetimindeki CSO eşliğinde Sibelius Keman Konçertosu’nda dinleyince, “Galiba Tobias için gelecek gelmiş” diye düşündüm.
Elinde bir Gagliano (1796 Napoli) vardı . Bu yüksek fiyatlı eski enstrümanı kendi olanaklarıyla alamayacağına göre, mutlaka bir koleksiyoner ya da vakıf tarafından kendisine tahsis edilmiş olmalıydı. Tobias Feldman, konçertoyu gayet olgun bir yorumla seslendirdi. Birinci ve üçüncü bölümlerde zıtlıkları güçlü vurgulayarak iyi bir karşıtlık yaratırken, orta bölümdeki duygusallığı ne denli içselleştirmiş olduğunu gösterdi.
Feldman, dinleyiciden coşkulu ve israrlı alkış alınca, çok zarif bir bis parçası seslendirdi. Bu, çeşitli filmlerde kullanılmış, piyano ve keman başta olmak üzere pek çok düzenlemesi yapılmış olan, İspanyol gitarist-besteci Francisko Tarrega’nın “Recuerdos de la Alhambra-Elhamra Hatıraları" başlıklı ünlü parçasının keman uyarlamasıydı.
Tobias Feldman’ın özeti, “İyi yay tekniği, müzikalite ve duygu yansıtımının mükemmel birleşimi”... Dünya sahnelerinde önümüzdeki yıllarda daha çok ses getirmesi sürpriz olmayacak.
Tek konserdi bu hafta ve salon doluydu. İkinci yarıda iki Çaykovski eseri yer alıyordu. İlki, daha 23 Aralık’ta BSO’da dinlediğimiz, ezgi zenginliğine senfonik bir örnek oluşturan Op. 32 Franceska da Rimini Senfonik Şiiri’ydi. Çaykovski'nin biraz kendini de bulduğu günahkâr ruhların cehennemdeki acılarını konu alan eserde, bakır ve tahta üflemeli çalgılar başta olmak üzere, başkemancı sandalyesinde Bilgehan Erten’in oturduğu CSO dinamik bir seslendirme çıkardı.
Klarnetle orkestranın karşılıklı konuştuğu bölümde grup şefi Bülent Civelek, bu soloyu hemen yanında oturan yardımcısı ve oğlu Orçun’a bırakmayarak duru ve duygulu bir tınıyı ulaştırdı kulaklarımıza. Şef Özgüç, deneyimli klarnetçiyi selama kaldırmakla yetinmedi, sahne önüne alıp şef kürsüsüne çıkararak dinleyicinin özel alkışını almasını sağladı.
İkinci Çaykovski eseri, 1876’daki Osmanlı-Sırp savaşında yaralanan askerler yararına Moskova’da verilecek bir konser için bestecinin sipariş üzerine yazdığı Op. 31 Slav Marşı’ydı. Üflemeli ve vurma çalgıların gayretli katılımıyla orkestra eseri parlak biçimde seslendirdi. Şef Özgüç, grupları dolaşarak teşekkürlerini belirtti, kendisine verilen çiçeği de viyola grup şef sandalyesinde oturan Artemis Sis Balkız’a sundu.
Orkestra, sadece çalıcılık anlamında değil, duygusal anlamda da katılımcı bir görünüm sergiledi. Çektiğim fotoğraflarda da göreceksiniz. Tobias Feldman’ı nicedir görülmedik bir memnuniyetle alkışladılar, hem Civelek şef kürsüsüne davet edildiğinde, hem de konser sonunda yüzlerde genellikle mutlu bir ifade vardı.
Arka kapıdan emektar binayı terkederken, hemen solda yükselen CSO’nun yapımı tam 24 yıldır sürdürülen, bir takım teknolojilerin bu yapım sürecinde eskidğinden endişe duyduğum binasına bakarken hüzünlenmemek elde değildi. Bina biter de tören yapılırsa, herhalde Slav Marşı değil, Mehter Marşı seslendirilir açılışta!
Şefik Kahramankaptan
20 Ocak 2017