Yılda birkaç konserle, müzik yaşamını sürdüren Başkent Oda Orkestrası'ndan sıkça sitem alırım, “Konserimize niye gelmediniz?” diye... “Kaç parça olayım?” diye sorsam da, Ankara dışında olsam da, onlar gene sitemi sürdürürler. 1 Aralık 2019 Pazar gecesi CSO salonunda verdikleri konsere iki nedenle gittim. Hem orkestranın kuruluşunun 55. yıldönümü kutlanıyordu, hem de iki çocuk solist vardı.
1 Aralık 1964'den bu yana gönüllülük esasıyla sahneye çıkan orkestranın yapısı ilginçtir. Aralarında emekli profesyoneller, çeşitli mesleklerden amatörce yaylı enstrüman çalanlar, müzik öğrencileri biraraya gelir. Orkestranın bu denli uzun yaşamasında, emekli kemancı ve eğitimci Ömer Can'ın büyük payı vardır. Upuzun yıllar her şeyi organize etmiştir. Elinden geçirdiği operasyon sonrası çalmayı bırakmak zorunda kalmıştır. Ama konserlerinde orkestrasını yalnız bırakmaz. Şu an, en yaşlı üye, israrla katılımını sürdüren CSO'dan emekli, 84 yaşındaki viyolacı Olcay Sağdıç.
Orkestranın önemli bir işlevi, yetişmekte olan genç şeflere deneyim kazanmaları için kapıyı hep açık tutması olmuştur. Son dönemde ise artık bir daimi şefleri var. Altı yıldır, orkestrayı çoğunlukla Orkestra Akademik Başkent'in viyolonsel grubu üyesi ve şeflik diploması sahibi Şerif Can Ünver toparlayıp yönetiyor. Ömer Can'ın zorunlu bırakışından sonra bir süre değişik kemancıların oturduğu başkemancı sandalyesinde son birkaç konserdir, organizatörlük yapan ADK mezunu Mehmet San oturuyor.
55. yıl konserinde ilk bölümde Antonin Vivaldi'nin (1678 – 1741) Dört Mevsim Konçertolarından İlkbahar ile Yaz başlıklı olanları yer alıyordu. Bu konçertoların dördü de hızlı-yavaş-hızlı bölümlerden oluşur. İlkbahar konçertosunu, müzisyen bir aileden gelen Derin Şensoy (d. 2005) seslendirdi. Çukurova DSO keman grubu üyelerinden Tamer Şensoy'un kızı olan Derin, halen Almanya'da keman lisans eğitimini sürdüren ablası Deniz'in izinde, Bilkent'te Lise 9. sınıf öğrencisi olarak İrina Nikotina ile çalışmalarını sürdürüyor. Küçüklüğünden beri hep sahnede soğukkanlı duruşuyla dikkat çeken Derin, konçertoyu hocasının hazırladığı eseri değiştirmesi üzerine 24 günde hazırlamış. Teknik olarak pek sorunu yok ama müzikalitesini geliştirmesi lazım.
Yaz konçertosunu da ortaokul 7. sınıf öğrencisi, Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda yarı zamanlı olarak Can Özhan'la çalışan Elif Eroğlu (d.2007) seslendirdi. Elif'i ilk kez dinledim. Derin'e göre sahnede daha canlı bir duruş ve çalış sergiliyor. Şefin yanı sıra birinci keman ön rahlesiyle de göz iletişimi kuruyor. Sahnede bulunmaktan zevk aldığı belli. Kendisinin de farkına vardığı bazı entonasyon hataları yapmasına karşın, Yaz konçertosunu hayli müzikal biçimde seslendirdi.
Burada Elif Eroğlu'nun ailesine ve kendisine bir uyarı yapmak istiyorum. 12 yaşında bir ortaokul ve keman öğrencisinin program kitapçığında, tam iki sayfa yer işgal eden özgeçmiş bilgisi olmaz! Çocuğun her keman çaldığı yer özgeçmişe yazılmaz, keman çalmak zaten onun öğreniminin doğal bir parçasıdır.
Orkestra, konserin ikinci yarısında da W. A. Mozart'ın ( 1756-1791) 1 ve 3 No'lu Divertimento'larını seslendirdi. Program kitapçığında, çalınan eserlerin bölümleri belirtilmemişti. Dinleyici her arada alkışladı. Hoş kitapçıkta belirtilse de bir şey fark etmeyecekti!
Program kitapçığına da değinelim. Hayli iyi kağıda rahat algılanır bir grafik çalışmasıyla hazırlanmıştı ama metinlerde gerek gramer, gerekse imla açısından çokça hata vardı. Konçertolarla ilgili konulan kısa metinlerde bölüm başlığı ile devamındaki cümle birbirinden ayrılmamış, ortaya “Allegro ilkbahar geldi” gibi durumlar çıkmıştı! Grafikerler ellerine gelen metni sadece biçim olarak görür ve kullanırlar. Metinleri hazırlayanların, kontrol edenlerin özenli ve dikkatli olması lazım.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
2 Aralık 2019, Ankara